Herkesin karşısına bir gerizekalı sevgili çıkar

Mustafa Topaloğlu şahsına münhasır biri. Çıktığı televizyon programının ya da ettiği lafın konuşulmama ihtimali yok. Son dönemde adı yine gündemde. Bu kez Gerizekalı Sevgilim Benim isimli şarkısıyla. Bu karmaşık sevgi anlayışı Twitter ahalisinin de bayağı ilgisini çekti. Ve Topaloğlu uzun süre Twitter'da çok konuşuldu; sadece Türkiye'de değil, dünyada da en çok konuşulan 10 konudan biri oldu. Hal böyle olunca bu 'ilginç' sevgi şarkısının hikayesini dinlemek için Topaloğlu'yla buluştuk. Bu buluşmaya, bir buçuk ay sonra albümü çıkacak olan oğlu Çağlayan Topaloğlu'nu da davet ettik. Baba ve oğulun birbirinden bu kadar farklı olması bizi şaşırttı. İşte baba-oğul Topaloğlular...
- Sizin albümünüz Geri Zekalı Sevgilim yeni çıktı. Bayağı sansasyon oldu...
- Mustafa Topaloğlu: Ben yeniden şöhret oldum.
- Gerizekalı Sevgilim Benim, diye şarkı mı olur Mustafa Bey?
- M.T: Çağlayan'ın fikriydi bu şarkıyı albüme koymak. Çünkü bu, yıllar önce söylediğim bir şarkıydı. Meğer herkes bu eski şarkıyı birbirine dinletiyormuş. Twitter'da dünyada en çok girilen mesaj olmuş. 15 yıl önce yaptığım bir şarkıydı. Yeniden düzenledik.
- Çağlayan Topaloğlu: Facebook'ta bana sürekli mesajlar geliyordu, 'Babanın şarkısını dinledik, harika,' diye. Hangi şarkı bilmiyordum. İnternette patlamış şarkı. Radyoda istek alıyormuş. Ben de babama 'Yeniden düzenlemesini yap,' dedim.
- M.T: Önemli olan insanların anlayışı, şarkıya vermiş oldukları değer. Tuttu filan diyoruz ama asıl tutan onlar.
- Ama birine de 'gerizekalı sevgilim,' denmez ki...
- M.T: İnsanın kendi yapısal özelliğinde de bir gerizekalılık halinin memnuniyeti olabilir. Bazen aptallığını da seversin. Burada çok sevmenin karşısındaki anlayışsızlığa bir sitem var. Gerizekalı eşittir yine sevgi. Anlamamazlığının gerizekalılığı var. Aşktan yana bir sitem.

AŞKA BIÇAK SAPLIYORLAR
- Değişik bir sitem...
- M.T: Değişik evet. Anlamayana bir tabir bulunur, 'gerizekalı,' denebilir. Burada da hakikatten bir gerizekalılık var. Onu çok mutlu edeceğine inanan bir sevgi var. Karşılıksız sevgiler çok seven tarafı yıpratıyor.
- Brütüs diye bir şarkı da var... Orada mesaj nedir?
- M.T: Aşktan sonra yaşanan sonra terkedilen anlayışa yazıldı. Gerizekalı ilk, Brütüs'te sonrasındaki kazık, yazık (gülüyor).
- Bu şarkıların ilhamı nasıl geliyor? Ne yiyor, ne içiyorsunuz, aya mı bakıyorsunuz, suya mı?
- M.T.: Yaşıyorsun, yaşıyorum, yaşıyoruz... Ve bu sadece yaşamda kalıyor. Müzikle, sözlerle bunu ortaya çıkarıyoruz. Düşünün, hayatımıza baktığımız zaman gerçekten bizi anlamayan bir gerizekalı çıkıyor. Gerizekalılık yok, bir aşk yaşıyorsun. Bir bakıyorsun aşka saplar gibi bir bıçak saplıyor sana, Brütüs oluyor yani. Aşkla bıçaklamış yani. Ben kadere kader demem ama her şeye kader demek de biraz aptallık olur. Bir şeyler yaşayacaksın ki, o kaderin içinde olacaksın.
Oğlum iyice pişti şimdi ekmek güzel
- Müzik piyasasının içindesiniz, artılarını eksilerini biliyorsunuz. Oğlunuzun müzikle ilgilenmesinden rahatsız olmadınız mı?
- M.T: Unkapanı'nı 15 yıl araştırdım ve içinde oldum. Hem araştırmacı, hem işin bilincinde olan, yıllarca emek vermiş biri olarak, bir düşünce ve birikimle Unkapanı'nda oldum ben. Prestij'i kurduktan sonra oradaki âlemin prestijini de kontrol etmeye başladık. Bir baktım ki yüzde 80'i işi bilmeyen, gerisi şansa, çok azı işi bilen insanlardan oluşuyor. İşin hamurunu bilmeyen insanlar doluydu. Çok komik geldi bana, yapımcı oldum. Başarılı olmamın nedeni işin bilincinde olmamdı. Bu iş dünyanın en zor mesleği. 'İyi bir şarkı bulduk, bu adam iyi okuyor, hadi meşhur ol,' kadar basit olursa üzüntü duyarız, maneviyat adına, üzüntü duyarız insanlık adına, üzüntü duyarız ruhaniyet adına.
- Oğlunuz demiştim...
- M.T: Bir şarkı bulduk. Onu sevdiler. Çok insan tarafından sevildi. Bir single yaptı, 'Kalbime gömerim seni,' diye. Bir kargaşa oldu o dönem. Biri çıktı 'benim' dedi, öteki 'benim'. Ben istemedim, 'Oğlum sen bu şarkıyı çok sevebilirsin ama senin çalışmaların var, başkasının var, bu çalışmaların arkasında bir karanlık var. O beyazlığı görmemiz lazım,' dedim. Çağlayan benim oğlumdur ama bu karanlık noktada 'Şarkı benim,' dese bile şüphe duyarım. Oğlum açıktır, temizdir, hep pozitiftir.
- Oğlunuzu müzik konusunda yetenekli buluyor musunuz?
- M.T: Şu an iyi. Pişmesini istemiştim. Bu sefer pişti, ekmek güzel. Okuttum ben onu. Akademi İstanbul'da konservatuvar okudu. Armoni Mızıkası'nda askerlik yaptı, çok şanslıydı. Sabah uyandığında beni müzik yaparken görüyordu. Ona hiç karışmak istemedim. Benim hayatıma da birileri karışmadı. Allah'ın dediği oldu.
Babam halk müziği yapmamı isterdi
- Pek ortalarda görünmüyorsunuz...
- Ç.T: Babam bizi çok gündemde tutmadı, camiadan uzukta tuttu. Müzikle ilgilenmeye başlayınca konservatuvar eğitimi aldım. Sonra 'Baba ben hazırım,' dedim. Bir single çıkardım, sevildi. Yeni albümü hazırlıyorum altı şarkılık. Yıldıray Gürgen'le, Emre Bayer'le çalıştık. Bir buçuk aya kadar çıkacak albüm.
- Babanız destekledi mi?
- Ç.T: Babamın Amerikalılar gibi bir tarzı var, kendi halime bıraktı beni. Bu, kişide yüksek bir özgüven yaratıyor. Kontrol altında tutarak beni kendi halime bıraktı.
- Müziğiniz, babanızın müziğiyle benzeşiyor mu?
- Ç.T: Ben pop müzik yapıyorum. İlk zamanlar halk müziğiyle uğraşıyordum, babam da hep halk müziği yapmamı istedi ama pop benim tarzım. Bunu babama anlatana kadar zorluk çektim. Babam beni canlı performansta dinlememişti, o dönem baskı yapıyordu. Dinledikten sonra popçu olmamı kabullendi. Albümde Mustafa Topaloğlu'nun ruhu var çünkü ben onun oğluyum.