Pazar 14.08.2011
Son Güncelleme: Cumartesi 13.08.2011

Tanpınar tutkunu bir Amerikalı

13 yıldır Türkiye'de yaşayan ABD'li Alexander Dawe, gerçek bir Ahmet Hamdi Tanpınar sevdalısı. Dawe, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü İngiliz bir yayınevi için çevirme teklifi aldı. Ayrıca Mevlana'nın seçme şiirlerinden oluşan iki çeviri kitabı da bulunuyor

Her şey, Yaz Yağmuru ile başladı. 1986'da Harry Dawe'in önünde üç seçenek vardı: Türkiye, Avrupa ya da ABD. Tanınmış bir eğitimci olan Harry Dawe, hiç duraksamadan eşi Pet ve küçük oğlu Alexander'ı (Alex) yanına alarak New York'tan İstanbul'a doğru yola koyuldu. Tercihini, Türkiye'nin en tanınmış okullarından Robert Kolej'e müdür olmak yönünde kullandı. Üstelik eşi Pet de okulun kütüphanesini idare edecekti. Anne ve babasının bu kararı, o sıralar 12 yaşında olan Alex'in hayatında da izler bıraktı. İstanbul'da geçen iki yılın ardından Alex, lise ve üniversite eğitimi için ABD'ye geri döndü. Orada, Fransız edebiyatı ve klasik müzik eğitimi aldı. Hukuk fakültesinden sonra avukatlık yapan küçük ağabeyi Christopher ile ABD'de tanınmış bir klasik müzik kompozitörü olan büyük ağabeyi Julliard'ı kendine örnek alan Alex, eğitimini başarıyla tamamladı. Ohio'daki Oberlin Üniversitesi'nden iki diploma birden aldı. Genç Alex, diplomalarını eline aldığında takvimler 1998'i gösteriyordu. Sabırsızdı. En büyük arzusu bir an önce İstanbul'a kavuşmaktı. Bu istek, en sonunda onu, İstanbul âşığı Yahya Kemal'in öğrencisi Ahmet Hamdi Tanpınar (23 Haziran 1901, İstanbul -24 Ocak 1962, İstanbul) ile buluşturacak ve genç Alexander Dawe'in bundan sonraki yaşamı için yeni rota çizecekti. Taksim'de bir kafede buluştuğumuz 37 yaşındaki Alexander Dawe, İstanbul aşkının nasıl filizlendiğini şu sözlerle dile getiriyor: "Üniversite ikinci sınıftayken, staj için Fransa'ya gitmiştim. 1996'nın kışıydı. Bir ara, anne ve babamın 1992'de ayrıldığı Türkiye'ye çok yakın olduğumu düşündüm. Strasbourg'dan trene atladım hemen. Üç günlük maceralı bir yolculuğun ardından da, vapurla İstanbul'a geldim. Üç gün kaldım. 14 yaşımdayken ayrıldığım İstanbul ve insanlarının değerini yeniden anladım. Daha önce gelmediğime çok hayıflandım. Ondan sonra da mezun olana kadar her yazımı Türkiye'de geçirdim." Karşısına, Rusya ve Estonya'da çalışmak gibi çok makul fırsatlar çıkmasına rağmen, yeni mezun Dawe de tıpkı babası gibi tercihini Türkiye'den yana kullanır ve 1998'de İstanbul'a 'temelli' dönüş yapar. Aslında o tarihte 25 yaşında olan Dawe'in amacı, İstanbul'da sadece bir yıl kalmaktır. Ama Türk kültürüne, insanlarına ve Türkçeye giderek tutkuyla bağlanır. Türk edebiyatının seçkin kalemlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar ile tanışmasına daha iki yıl vardır. Bir yandan, özel bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmeni ve ardından bir Fransız şirketinde dil koordinatörü olarak çalışırken, bir yandan da yabancılara Türkçe dersi konusunda uzman bir isim ve çevirmen olan Şule Ertaş ile çevirmen Yurdanur Salman'dan özel dersler almaya başlar.
BENİMKİ BİR MEYDAN OKUMAYDI
Dawe, "Benimki bir meydan okumaydı. 25 yaşındaki bir yetişkin, sıfırdan başlayarak yabancı bir dile hakim olabilir miydi? Çünkü dil, kültürün aynasıdır. Ben de sevdiğim Türkçe yazıları İngilizceye çevirmeye başladım," diyerek anlatıyor dille olan savaşını. İlk çevirdiği hikaye ise Sait Faik'in Son Kuşlar'ı. Faik'in, Rumca 'İyi Geceler' anlamına gelen Kalinikhta hikayesini, That Magazine'de yayımlatmış. Ardından Nâzım Hikmet başta olmak üzere diğer şair ve yazarlardan yoğun çevirilere başlamış. Şimdi büyük buluşmaya geliyoruz. Türkçe âşığı Dawe'i, Tanpınar ile ilk tanıştıran, kız arkadaşı Pınar Kaynar olmuş. "2002'nin başlarıydı," diye söze giren Dawe, devamını şöyle getiriyor: "Sen de bilirsin, Tanpınar yeniden keşfediliyordu. Kız arkadaşım Pınar bana hararetle Ahmet Hamdi Tanpınar'ı tavsiye etti. İlk olarak Tanpınar'ın öykülerinden başladım okumaya. Ama renkli ve Osmanlıca kelimelerin sıklıkla kullanıldığı dilinden dolayı, çok azını anlayabiliyordum. Daha iyi anlamak için ben de Tanpınar'ı kendi kendime çevirmeye başladım. Çünkü Tanpınar ilk okuyuşta kendini ele vermeyen bir yazar." İlk eline aldığı öykü Yaz Yağmuru oluyor. Doğu- Batı sorunsalını sembolik öğelerin yoğun olduğu anlatımlarla işleyen Tanpınar'ın 73 sayfalık, hikaye içinde hikayelerden oluşan çalışmasının çevirisi hâlâ sürüyor. Kendi halinde iki çocuğu ve bir eşiyle mutlu bir hayatı olan Osmanlı bürokratı Sabri Bey (Doğu) ile bir yaz gününde yağmurdan sırılsıklam halde Sabri Bey'in bahçesindeki palmiye ağacının altına sığınmış, sıra dışı ve çok güzel bir kadın olan Fatma'nın (Batı) aşk macerasının anlatıldığı hikayede, Dawe'i en çok Tanpınar'ın renkli ve olağanüstü lirik üslubu çarpmış. Yaz Yağmuru'nun dil açısından kendisini hayli terlettiğini kaydeden Dawe, ardından şu serzenişte bulunuyor: "Örneğin Tanpınar'dan görüp vurulduğum bir yığın kelime var. En çok 'müşkülpesent (titiz)', 'meşakkatli (zorlu)' ve 'eleğimsağmayı (gökkuşağı)' beğeniyorum. Favorim ise eleğimsağma... Bu güzelim kelimeler yaşatılmalı, ihmal edilmemeli. Ama insanlar nedense bu kelimeleri öksüz bırakıyor."
YAZ YAĞMURU' NUN BEREKETİ

Sözü Tanpınar'ın 1962'de yayımlanan ve Türk edebiyatının kilometre taşlarından biri olarak gösterilen ünlü romanı Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ne getiriyorum. Biraz da, amatör ruhlu çevirmen Dawe'in, Tanpınar sayesinde nasıl da profesyonel bir çevirmene dönüştüğünün hikayesini dinlemek için. Çünkü, İngiltere'nin saygın yayınevlerinden Penguin, Tanpınar'ın bu eserini Dawe'in çevirisiyle önümüzdeki yıl 'Klasikler' dizisinden basacak. "Bir arkadaşım, Penguin'in çeviri bursuna başvurmam için beni cesaretlendirdi. Ben de Yaz Yağmuru'nun çevirdiğim kısımlarını geçen yıl gönderdim. Bursu kazandığıma hem çok sevindim hem de şaşırdım. Öykünün İngilizce çevirisinin ilk bölümü, Penguin'in internet sitesinde şu an," diyen Dawe, Saatleri Ayarlama Enstitüsü için teklifin de yayınevinden değil, Orhan Pamuk'un kitaplarının çevirmeni Maureen Freely'den geldiğini anlatıyor: "Penguin ona başvurmuş. O da iki yıl önce bana, romanı birlikte çevirmeyi teklif etti. Severek kabul ettim. Çünkü Tanpınar'ın şiir ve öykülerini sırf sevdiğimden dolayı zaten çevirip duruyordum. Şimdi son okumaları yapıyoruz. İki yılımızı aldı. Roman önümüzdeki yıl tanpınar'ın 50. ölüm yılında yayımlanacak."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.