Pazar 28.08.2011

Tatil haşeratı

Bayramı fırsat bilip tatile çıktınız. Ama yemeğe musallat arılar, bacakları taciz eden sivriler, kafa ütüleyen cırcırlar yetmezmiş gibi, karşınızda bir de bu çeşit mahlukat: 'Annecim' ve 'Ablası'lar, hadsiz geleceklerimiz, sabah teröristleri... Üstelik bunlardan korunmanın ne spreyi ne de kremi var

SULTANLAR, PAŞALAR, PRENSESLER, KRALİÇELER: Kumlu ayakla başkasının havlusunda tepinme hududu, ne zamandan beridir ayak numarasına göre çizilir oldu? 38'e yasak ama 24'e hak mı? Tamam, çocuklar geleceğimiz, güzel de, bunların ana babaları tarafından bu kadar yüceltilip şımartılmadığı, sonsuz hak ve özgürlükle böyle şirazeden çıkarılmadığı, kafamıza etseler de hoş görmemizin beklenmeyeceği günler için beş nesil mi geçmesi gerekiyor?
TERRIBLE TWO VE TAKİPÇİLERİ: Zaten uzaktan bakıp "Allah yardım etsin," diyeceğiniz yaşlar var; sırf sesi uyumlu, tınısı tatlı diye değil, bilimsel tabir olaraktan: Terrible two, treacherous three, furious four. İkilerde o da benim, bu da benim diye sürekli yaygara kopartıp el âlemin topuna, simidine saldırıp bir dakika arızasız oynayamıyorlar. Üçlerde tehlike manyaklığı baş gösteriyor, illa kenardan yürüyecek, yürek hoplatacak. Dörtlerdeyse aktiviteye doyulmuyor; koş koş, zıpla zıpla, geberten bir azgınlık. Yani işgüzarlıklarından takmıyor uzmanlar bu isimleri, kimsede hal takat bırakmıyor zaten bu yaşlar. Peki uyuyan devi uyandırmak, iki dakika sönmüş canavarı gıdıklamak niye ebeveyn kardeşim?
ÇOCUK BEZİNE NUTELLALI NİMET MUAMELESİ YAPANLAR: Çocuklarının kakalı popolarını ısırabilirler, karışamayız, herkesin sevgisini gösterme şekli başka. Ama bu işte bizim de bir Nutella, Chokella, bitter ya da diabetik Sarelle nefaseti bulamıyor olmamız onları niye şaşırtıyor? Çocuğunun altını şezlongun üstünde değiştiren, bezi kıvırıp çöpten ziyade aksesuar niyetine konmuş ağzı açık saksıya atan çağdaş kadınlar... Halk plajında değil, en incelikli küçük otelde, en afili tatil köyünde kalan, başkasına hijyen kursu vermeye kalkacak modern anneler... Dövme imkanınız yoksa kaçın!
DADICILAR, ABLACILAR: Yardımcı, bakıcı, dadı, kadın, kız, abla, ne derseniz adına, pek çok çocuklu şehirli ailenin demirbaş tatil elemanı. Bazısı doğrudan girişiyor, kazara tarhana yerine yayla çorbası yaparsa, mazallah kocasıyla çocuklarının da yanında olmasının hayalini kurarsa, "Biz mi tatil yapıyoruz, dadılar mı!" diye isyan edip, mesela dalış kursuna gitmek isterse kafasını dalış tüpü olmadan suya gömeceğini beyan ediyor! Bazısı daha yüce gönüllü, ama onlarda da "Lara'nın/Alara'nın/Alya'nın/Leyla'nın ablası," derkenki zarif ima... Ne hikmetse 'abla'nın 'b' harfindeki hafif esnetmeli farklılık...
GRUBUN GÜCÜYLE COŞANLAR: Grup psikolojisi hakikaten enteresan bir şey; tek başına yapmaktan utanacağı, çekineceği bir şeyin daniskasını, içinde bulunduğu grubun gazıyla yapıverebilir insan. Grup korkusuzdur, fütursuzdur. Gürültülüdür, yayılmacacıdır, baskındır. Bitişik şezlongları, yan masaları, normal şartlarda tıkır tıkır işleyen servisi duman eder. Uzağa!
AĞDALI ÇEKİRDEKLER: Anne, baba ve bir ya da iki çocuktan oluşan çekirdek aile. Ne şeker değil mi? Evet, ama bazen tadı fazla kaçıyor. Herkes birbirine aşkım, tatlım, bebeğim, bebişim, aşkitom, tontişim, şekoşum diyor, cup cake üstü kiraz şekerlerinden baygınlık geliyor. 'Dondurmam' dedi bugün denizde bir adam kızına, 'aşkım'ın bayatlığındansa gene bunu takdir ettik. '
ANNECİM'CİLER: O kadar kıvranıp, dönemin ruhuna uygun ama çok da ortaya düşmemiş hem de içinde ö'ler, ş'ler olmayan isim arıyorlar, sonra da ona hep bir ağızdan "Annecim!" diyorlar. Ailecek tatildelerse, geçmiş olsun. Piyale Madra'nın nefis bir karikatürü vardır: Çocuk okuldan gelir, önce anne, sonra hala, teyze, ailenin bütün kadınları onu sevinçle bağrına basar: "Annecim! Halacım! Teyzecim!" Son karede çocuk "Ben kimim ya!" diye sorar. 2000'lerin ortalarından beri popüler olan bu hitap belli ki hâlâ tedavülde ve insanlar tatilde çocuklarına neden bu kadar çok, devamlı, sürekli, ha bire, mütemadiyen, insanı çileden çıkaran bollukta sesleniyorlar, anlaması çok zor. '
ANNESİ'CİLER: Kayınvalidesine 'anne' diyemeyen kadınların çocuğu bahane ederek 'babanesiiii' diye bağırmasını anlarız da, niye herkesin hitabı çocuk üstünden ki? Bir adam ve bir kadın sadece 'annesi" ve 'babası' diye sesleniyorlarsa birbirlerine, müesseseleri hakkında ne düşünmeliyiz? Çok mu sağlam, çok mu hasarlı? Ve gene: Lütfen hitapta israfa son! '
NE KONUŞTUN ÇOK, NE DEDİN HİÇ'LER: Bunca seslenmenin, kafa şişiren bunca laf kalabalığının tortusu: Hiç. Ne anlattılar da ne anladılar: Hiç. Bu kadar fazla kelimeyle bu kadar mı hiçbir şey denmez? Bunca kuru gürültüden hiç mi dem kalmaz? Pes.
NAKARATÇILAR: Bir laf kaç kere tekrarlanır? Karşı karşıya hasbıhalde ya da telefonda, bir teyit kaç defa yinelenir? Anlamını kuvvetlendirmek için, dikkati oraya çekmek için, tembih etmek için, vakit kazanmak için, söyleyecek başka sözü olmadığı için... Ama yine de bir üst sınırı olmalı değil mi? Max Aub'un 'Örnek Suçlar'ını hatırlatıyor!
MAYMUN BABALAR: Türkiye tarihindeki baba-çocuk ilişkilerine bakarsak, bir ifrat tefrit meselesi görürüz herhalde. Yıllar yılı çocuklarını insan içinde sevmekten tırsan, kucağına almaktan imtina eden babalar, son 10 yıl içinde tersine evrim geçirerek çocuklarının maymunu oldu. Yunusu, balinası, köpekbalığı, atı, köpeği... Yeni babalar o kadar fazla kul köle ki çocuğa, yazık günah koca adamlara, insan sırf seyrinden helak oluyor, bunun bir ortası yok mu?
SIKI FIKI İLİŞKİLER: Bütün kızlar babalarına meraklıdır, bütün anneler oğullarına düşkün. Ama öyle hastalıklı baba-kız ve anne-oğul münasebetlerine şahit olunuyor ki bilhassa tatilde, gün boyu annesine "Biz babamla denize giricez, sen girme,", "Biz babamla yemek yiycez, sen yeme,", "Biz babamla odaya çıkıcaz, sen gelme," diyen küçük kız ile bunu teşvik eden babanın oyununa dahil olmak için kendini harap eden 'yancı' annenin tek hayalinin derhal bir oğlan doğurup şunlara gününü göstermek olduğunu düşünmek fazla mı kötü niyetli?
KLİP ÇİFTLERİ: Seneidevriyeleri dolmamış olabilir, birlikte ilk tatilleri olabilir, yıllar sonra aralarında hâlâ elleşmeden duramamalarına sebep bir cereyan olabilir. Sevmek ne güzel! Bu romantik çiftler genellikle sessiz olduklarından, önce derin bir oh çektirirler. Fakat o kadar seri biçimde sarılıyor, öpüşüyor, elleşiyor, koklaşıyor ve bunu o kadar fazla gözünüze sokarak yapıyorlardır ki, bir süre sonra siz de kendinizde skor tutmaya başlarsınız. Gereksiz bir stres, manasız bir mukayese, yersiz bir kavgaya sebep olurlar!

MERDİVEN İŞGALCİLERİ: İskeledeki merdivenin denize girip çıkmaya yarayan bir aparat olduğunu nedense hiç umursamaz, buna tüner ve içlerinde ikiye ayrılırlar: "Pardon," dediğinizde boş ve bön bakanlar ile yine "Pardon," dediğinizde bir de üste çıkıp "Buyrun geçin, tabii ki geçin!" diye lütfedenler. En klasik eylemdir: Yanlışlıkla üstlerine basın.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.