Pazar 04.09.2011
Son Güncelleme: Cumartesi 03.09.2011

Eylül: İstanbul'a dönüş zili mi, kaçış kornası mı?

Bir Mehmet Rauf romanı, edalı bir kadın adı, kurumuş sarı yapraklar, bayatlamayacak bir şarkı: Bülent Ortaçgil'den Eylül Akşamı ya da Alpay'dan Eylülde Gel... Ama çoğumuz için sökün eden kalabalıklar, kilitlenen yollar şehir hayatına zaruri dönüş demek. Kadere razı gelip keyfini mi sürmeli? Yoksa fırsat bu fırsat uzatma mı almalı?

DERHAL İSTANBUL'A DÖNMELİ, ÇÜNKÜ...
SOMALİ DEĞİL, İSTANBUL BİENALİ BAŞLIYOR: Başlıktaki 'Somali'nin açılımı için sizi soldaki kutuya davet edelim ki buradaki malumattan rol çalmasın. Eylül ayının en önemli kent olayı, kesinkes biçimde İstanbul Bienali. 17 Eylül'de başlayıp 13 Kasım'a kadar sürüyor ve lafın gelişi değil, sahiden çağdaş sanatın nabzı İstanbul'da atıyor. Sırf bizi alakadar eden bir durum değil artık, İKSV'nin bu sene 12'ncisini düzenleyeceği İstanbul Bienali, Avrupa'da Venedik Bienali'yle birlikte anılıyor ve de dünya sanat çevrelerinin ilgiyle takip ettiği bir sanat platformu sayılıyor. Bu senenin ilham kaynağı, 20. yüzyıl güncel sanatının en baba figürlerinden Kübalı-Amerikalı sanatçı Felix Gonzales-Torres, zaten 'İsimsiz' başlığı da ona gönderme, katılan sanatçıların isimleri bile açılışa kadar açıklanmıyor, önyargılara ve daha nefes almadan tüketilmeye son manasında. Bienal bu yıl tek bir mekanda, Antrepo'da. 3 ve 5 numaralı antrepolarda çarpıcı konstrüksiyon numaraları yapılmış, bakalım, mazruf kadar zarf da önemli!
DÜNYA KADAR PARALEL ETKİNLİK VAR:
Sadece bienal değil, onunla eş zamanlı organize edilen ve şehri bir kültür-sanat vahasına çeviren sürüyle sergi, parti, etkinlik var bu ay. Enerjik, artık demodeleştiğine göre kullanabiliriz, sinerjik bir vaziyet. İçlerinde en çok Art Beat'ten bahsediliyor; 14-18 Eylül'de Lütfi Kırdar'da gerçekleşecek olan tazecik bir çağdaş sanat fuarı. Meraktayız.
MODA SEYRİ BU HAFTA:
Rüküş organizasyonuyla çok topa tutulduğu da oldu ama ne yapalım, eksik/aksak yanlarıyla biricik moda haftamız. Dünyanın bizi onunla tanıması zor ama sektöre kan/can, magazin sayfalarına bol malzeme. Bu seneki İstanbul Fashion Week, 7-10 Eylül tarihlerinde. Özlem Süer'den Özgür Masur'a, Atıl Kutoğlu'dan Gamze Saraçoğlu'na (gibi bir klişeye giriliyor her seferinde, neden ondan ona da mesela Şafak Tokur'dan İpek Arnas'a değil, 'şundan buna'ları neye göre seçiyoruz? En popüler? Şahsen en bildiğimiz/sevdiğimiz?) 22 tasarımcı, beş marka, 22 defile, 600 kişilik çadır gibi rakamlar var, bir de binden fazla kişiye de istihdam sağlayacağı iddiası.
KIVANÇ TATLITUĞ'UN YENİ KASLI VÜCUDU HAZIR:
O dandik yaz filmleri filmden sayılmaz, müzik zevkiniz karaokeyi aşıyorsa çoğu havadar konsere de burun kıvırmış olmalısınız, ekranlar zaten outlet'ten farksızdı. Ve işte sinema, konser, dizi sezonu açılıyor. Sadece vizyon filmleri değil, Filmekimi programı da heyecan yaratabilir. Babylon'da ay sonuna doğru Mulatu Astatke sahne alacak; Berklee'nin ilk Afrikalı öğrencisi olan, Jim Jarmusch'un film müziklerini yazan, Duke Ellington dahil bir sürü mühim müzisyenle çalışan, Gilles Peterson'ın 'müziğin ulaşılabilecek en üst formunu yaptığını' söylediği Etiyopyalı bir müzik efsanesi, biri... Ha daha tanıdık olsun derseniz, Kıvanç Tatlıtuğ'un yeni kaslı vücudu için hazır mıyız, evet!

ŞEHİR LOKANTALARINI YOKLAYALIM: Denize tahta sandalye indirmece, çimende piknik yapmaca da bir yere kadar. İstanbul, eski şehir dokusuna, tarihi duvara, köhnemiş saraysı eve, komik sokak tabelasına hakim şehir lokantalarını da özletir. Yaz sıcağında da hep doluydu ama şimdi başka lezzette olur: Karaköy Lokantası. Aman diyeyim, Karaköy Balıkçısı değil! Evet, mavi fayanslı olan! Bütün yemekler iyi, ne yeseniz bir dahaki gelişe gene ısmarlayabileceğiniz düşüncesiyle yutuyorsunuz, ki standardın tek bir tabakta toplanmayıp umuma yayılması o kadar da sık rastlanan bir hal değil.
PALAMUT MEVSİMİ, KOŞ!:
Sırf bunun için ilelebet İstanbul'da yaşanır! Palamut, ağustos ortası gibi çingene palamudu olaraktan boy gösteriyor ama esas bolluk eylülde kestane palamuduyla ve de takoz formatında! Yarım kiloya kadar olanlarına gaco veya çingene palamudu denirmiş, sonrasında da kestane palamudu, zindandelen, torik, altıparmak diye boy sırasına dizilip, yedi kilonun üstüne çıktığında peçuta adını alırmış (Biz 'deve' de diyebiliriz halk arasında!), eski bir denizcilik-yatçılık dergisi var elimde, oradan öğreniyorum. "Palamutlar pek hızlı ve çevik balıklardır, avcılığı da pek zevkli olur bu yüzden. Saatte 10-12 mil hıza ulaşabilir, ralli otomobili gibi sert ve keskin dönüşler, ani frenler yapabilir, ama tornistanı yoktur bu acar ve yakışıklı balığın" diye yazmış Osman Günay. Bir de pilaki tarifi vermiş, minicik bir fiske de tarçın diyor.
SAYFİYENİN HASI BURADA:
Adalar'da bir ılık huzur, Uzunya'da en alasından tatil kasabası hissiyatı. Anadolu Kavağı, Anadolu Feneri, tekneyle Poyrazköy seferi derken, bir kuytuda denize önce ayak sonra gözü karartıp komple beden sokmak an meselesi. Ya da daha büyük ölçekli programların yanında, yakın diye kaybedenler denenebilir: Kavaklı'daki Çakırkeyif'te çimende hamağa serilip Hikmet Hanım'ın değme restoranlarla yarışacak Ege ve Rumeli esintili yemekleri tadılabilir. Kağıt inceliğindeki kabak kızartmasını hiçbir yer bu nefasette yapamıyor, telefonla sipariş durumunda oğlak tandır gibi hedef büyütülüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.