Pazar 18.09.2011
Son Güncelleme: Cumartesi 17.09.2011

25 kuruşa mutluluk veriyorum, nasıl bırakıp tatile gideyim?

Bisküvi ve çikolata ile çocukları mutlu ettiğini söyleyen Murat Ülker, hiç tatil yapmadığı iş hayatını ve resim tutkusunu ilk kez anlattı

Yıldız Holding, uzun yıllar kapalı bir kutuydu. Bisküvi ve çikolata markasıyla herkesin tanıdığı bir isimdi ama bu markayı üreten Ülker Ailesi'ni kamuoyu pek tanımazdı. Kurucu Sabri Ülker arka planda kalmayı prensip edinmişti ve bu prensip, bütün aile üyelerine sirayet etmişti. Ama sonra bir gün bu strateji değişti. Peki neden? Bu değişiklik, direksiyona geçen ve resim tutkusu en son 2.2 milyon lira gibi rekor fiyata aldığı Burhan Doğançay'ın Mavi Senfoni'si ile herkesin merakını uyandıran Murat Ülker'le mi başladı? Yoksa bu, yeni yüzyıl için bir aile meclisi kararı mı? Bu hafta sonu sanatseverleri kendine çeken Art Beat sanat fuarına destek çıkarak dikkatleri üzerine çeken Murat Ülker, neden uzun tatil yapmadığından başlayıp, çalışanlarına gece yarısı attığı elektronik posta mesajlarına kadar birçok ilginç konuda ilk kez konuştu. Ülker'le Çamlıca'daki holding merkezinde, birbirinden değerli resimlerin ve hilyelerin duvarları süslediği özel bir toplantı odasında görüştük. Odadaki eserler göz kamaştırıyor. Hepsini bir arada görünce insanın nutku tutuluyor. Mavi Senfoni'nin yanı sıra odadaki tablolar arasında Burhan Doğançay'ın dört eseri daha var. Yücel Dönmez, Ömer Uluç (Mavi Kuş), Devrim Erbil, Onay Akbaş, Gülay Semercioğlu (Kırmızı), Mübin Orhon, Haluk Akakçe, Peyami Gürel, Ferruh Başağa, Erol Akyavaş'a ait müthiş resimlerin yanı sıra yakında Mabeyn Köşkü'nde sanatseverlerle buluşacak olan hilyeler de burada sergileniyor.
- Sanatla uğraşınız, tutkunuz yeni değil ama Burhan Doğançay'ın Mavi Senfoni isimli eserini 2.2 milyon liraya satın alınca, projektörler üzerinize çevrildi.
- Belki Burhan Doğançay'ın kendisi meşhur bir sanatçı olduğu için öyle olmuştur.
- Burhan Doğançay ünlü tabii ki ama siz de onun değerli birçok eserine sahip olduğunuz için dikkat çektiniz...
- Biraz da şanssızlık oldu. Mavi Senfoni'nin alınmasıyla ilgili arkadaşlarla konuştuktan sonra ben yetki verdim, sonra da yurtdışına gittim. ABD'de de yönetim kurulunda olduğum için... Saat farkı da var. Haberim olmadı. Geldikten sonra baktım, hakikaten soruyorlar. O zaman benim ekibin dahi haberi yoktu gerçekten, o yüzden cevap verememişler. Başka isimler ortaya atıldı ve biraz da ayıp oldu aslında.
KADERİMİ TAKİP EDERİM
- Mavi Senfoni, sizin almak için çok heves ettiğiniz bir eser miydi?
- Benim öyle tutkularım, hırslarım yoktur.
- Nasıl yani! Peki hangi duygularınızı takip ederek sanat eserleri satın alıyorsunuz?
- Kaderimi.
- Yani, kaderiniz sizi Mavi Senfoni'ye mi götürdü?
- Burhan Doğançay'ı tanıyordum, Mavi Senfoni gibi üç eseri olduğunu biliyordum. Müzayedeye çıkacağını biliyordum ve o zaman ben de 'Şu fiyata kadar çıkabilirim,' deyip yurtdışına gittim.
- Bu demek oluyor ki sizin limitleriniz içinde olan bir fiyattan aldınız. Müzayedeye telefonla müdahale etmediğinize göre...
- Piyasadan biraz haberim var.
- Fiyat çok yüksek bulunmuştu...
- O güne kadar Mavi Senfoni ya da eşdeğer bir eser satılmamıştı ki... Satılmayınca fiyat oluşmamıştı. Kabahat bende değil yani. Fiyatı ben yükseltmiş olsaydım düşerdi, oysa sonra daha da yükseldi. Mesela şurada Mübin Orhon'un bir eseri var, o da aşağı yukarı aynı değerde. Benim alamadığım Fahrelnisa Zeid'in bazı eserleri var, onlar da o değerde.
- Alamadığım derken, almak isteyip de mi alamadınız?
- Ben de bir fiyat vermiştim ama gidip müzayedede oturup, bayrak kaldıracak biri değilim.
- Müzayedelere bizzat katılmadığınız için bazı eserleri kaçırıyorsunuz yani...
- Bir fiyat aralığı veriyorum ama... Olmuyorsa şayet, kaçırmış olmuyorum. Kader öyle tecelli etmiş oluyor. Hiçbir konuda öyle bir hırsım yok.
- İşiniz için aynı şeyi söyleyemeyiz sanırım?
- İşimde en iyiyi yapmaya çalışmak bir hırs değil, bir görev. İş hayatında performansınız yüzde 110 olmalı. Niye? Çünkü bir kişi başarılı olacak. Çok şükür biz lider bir şirketiz, lider markalarımız var. Yıldızlı 10 için çalışıyoruz. Sihri ne? Her gün her şeyi aynen yapıp, biraz daha iyi yapmaya uğraşıyoruz.
- Söz konusu sanat olunca, başka türlü davranıyorsunuz. Farklı bir koleksiyoner imajı çiziyorsunuz.
- Ben kendimi koleksiyoner olarak adlandırmak istemiyorum.
- Neden? Müthiş eserlere sahipsiniz ve Türkiye'de ve dünyada dolaştığınız galerilerden önemli eserleri satın alıyorsunuz.
- Bence eserler, sahiplerinin koleksiyonunu yapıyor. Yani bu eserler için 'Ben bunların sahibiyim,' demenin bir manası yok. Ben gelip geçiyorum. Onlar duruyor. Bunları kalıcı kılabiliyorsak, sanatseverlerle paylaşabiliyorsak, anonim olabiliyorsa bir değeri var. Saklıyorsam neye yarayacak?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.