Pazar 02.10.2011

Yemekte milliyetçilik!

Slow Food örgütü, ülkemizde de yetişen Şalak kayısısının Ermenistan'a özgü bir meyve olduğunu söylüyor. İngiltere'nin Galler bölgesinde, klasik İngiliz kahvaltısı 'Galler kahvaltısı' adı altında sunuluyor. Örnekler çoğaltılabilir ama asıl önemlisi, yetkililerin bu tür durumlara müdahale etmesi

Slow Food örgütünün İtalya'daki genel merkezinden, örgütün dünyadaki faaliyetlerini duyuran bültenler sık sık posta kutuma düşer. Bundan bir ay kadar önce gelen bir bülteni okurken rahatsız oldum. Konu şu: Slow Food örgütü dünyadaki biyolojik çeşitliliği korumak, yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ürünleri yaşatmak amacıyla 1996'da 'Nuh'un Gemisi' adlı bir proje başlattı. Bu son bültende, o günden bu yana giderek zenginleşen, dünyanın her yerinde gıdalarımızın birer parçası olan ve soyu tükenmek üzere bulunan bitki ve hayvan çeşitlerini içeren listenin bininci ve sonuncu ürününün, Ermenistan'ın Şalak kayısısı olduğu ilan ediliyordu. Her şeyin kazanç penceresinden değerlendirildiği, örneğin raf ömrü kısa olan bir meyvenin ya da uzun sürede kesime hazır hale gelebilen küçük ve büyükbaş hayvan çeşitlerinin dışlandığı bir çağdayız. Yöre koşullarına uyum sağlamış, kuşaklar boyu o bölgelerdeki insanları beslemiş bu ürünler, daha verimli hemcinslerine yerlerini bırakıp tarih sahnesinden hızla çekilmekteler. Slow Food'un 'Nuh'un Gemisi' adlı kendi bünyesi içinde yer alan bir vakıf ise bu gidişi durdurmak için çalışıyor.
ŞALAK KAYISISI, IĞDIR'DA DA YETİŞİYOR
Bültende beni rahatsız eden, kayısının koruma altına alınışı değil, bunun coğrafi kökeninin sunuluş biçimi. Nuh'un Gemisi projesiyle Ağrı Dağı arasındaki sembolik ilişkiye dikkat çekildikten sonra, "Büyük Tufan'ın ardından Nuh'un Gemisi'nin karaya oturduğu, denizden 5.165 metre yükseklikteki Ağrı Dağı, Türk topraklarında. Ancak Şalak kayısısı Ermenistan'da, Erivan yakınlarındaki vadide yetişiyor," deniyor. Bülten, 'Ermeni kayısısının' korunması gerekliliğini vurgulayarak sürüp gidiyor. Şalak kayısısı, bizim bildiğimiz Iğdır kayısısı. Ağrı Dağı'nın görkemli zirvesinin altında, çok özel bir mikro klimaya sahip Aras Nehri vadisindeki Iğdır ilimizde de yetişiyor. Mesafenin uzaklığına, taşımadaki zorluklara rağmen, mevsiminde Batı Anadolu pazarlarında da taneleri 100 gram ağırlığa ulaşabilen, sulu, hoş aromalı bu kayısı cinsi büyük rağbet görüyor.
SİYASET KOKAN KARARLAR
Ermenistan'a "Hoşgeldin," demeden önce, Nuh'un Gemisi komitesinin, Aras Nehri'nin Türk topraklarından da geçtiğini, aynı coğrafi özelliklerin burada da bulunduğunu araştırıp saptaması gerekirdi. Ayrıca, bir ürünü bir ülkeye mal etmeden, onun bu topraklar üzerindeki geçmişine de bakılmalıydı. Ermenistan, 1918'de kurulmuş bir ülke; Iğdır ya da Şalak kayısısı ise bu ülkenin kuruluşundan çok daha öncesinden beri bu topraklarda yetişiyor. İşin bir ilginç yanı daha var. Aynı Slow Food örgütü, 2002'de Iğdırlı kayısı üreticisi Haydar Alagöz'ü bu ürüne yaptığı katkılardan dolayı büyük ödüle layık görmüştü. Ne yazık ki saygın, amaçları çok yüce bir kuruluş bile arşivlerine bakmaya gerek duymaksızın siyaset kokan kararlar verebiliyor. Yiyecek içecek konusunda abartılı milliyetçilik örnekleriyle sıkça karşılaşıyorum. Örneğin bu yaz İngiltere'nin Galler bölgesindeydim. Galler'de ilk resmi dil kendi dilleri; İngilizleri hiç sevmedikleri de hemen belli oluyor. Öyle ki, Galce bilmeyenler devlet dairelerinde işe bile alınmıyor. Kaldığım pansiyonda, sabah kahvaltı mönüsünün üzerinde "Gal Kahvaltı Mönüsü" yazıyordu. İngiliz kahvaltısı diye bilinen, sosisli, salamlı, yumurtalı zengin kahvaltıdan bir farkını göremeyince pansiyon sahibine sordum. "Aslında İngiliz kahvaltısı ama biz burada ona Gal kahvaltısı diyoruz," yanıtını verdi. Yine kahvaltıda sunulan poşet çayın paketinde bütün dünyada bilinen İngiliz çayına inat 'Gal Çay" yazıyordu.
BİTKİ HAZİNEMİZ YOK OLUYOR
Benzer komik yiyecek içecek şovenliğine birkaç yıldır Almanya'da da tanık oluyorum. Türkiye dışında en kalabalık Türk kolonisinin yaşadığı bu ülkede Türklerin işlettiği lokantaların levhalarında 'Türk Yemekleri', 'Türk Mutfağı' gibi ibareler okursunuz.Son zamanlarda bu ülkede 'Kürt Lokantaları' belirdi. Bunlardan birine girip yemek listesine göz attığınızda, karşınıza Türkiye'nin her yerinde yiyebileceğiniz, İstanbul yemeklerinden tüm yörelerimizin mutfak ürünlerine dek çeşitler karşınıza çıkıyor. Kısacası Kürt Mutfağı tabelaları kendilerini Türk saymayan belli bir kesimin propagandası amacını taşıyor. Ancak Slow Food'un fazla araştırma yapmadan Ağrı'nın çevresinde, dolayısıyla Türk topraklarında da yetiştirilen o güzelim kayısıyı Ermenilere yakıştırmaları gibi, birtakım Alman medyası da yeni bir etnik mutfak bulmuş olmanın heyecanıyla, bin yıllık ortak kültürümüzü Kürtlere mal ediyor. Ben ne Gallilerin ne de Kürtlerin bu tutumuna içerliyorum. Eleştirim, ülkemin yetkililerine, yemek severlerine, kültürümüzü korumakla yükümlü olmamız gereken hepimize yönelik. Nuh'un Gemisi projesi Şalak kayısısına gelinceye dek Bolivya'dan Avustralya'ya, Amerika'nın Bizon sığırlarından Brezilya'nın Caatinga pasyon meyvesine, Japonya'da nehir ağızlarında yaşayan deniz böceği türü 'Zazamuşi"ye kadar tam bin canlı türünü koruma altına almış. Bu zengin listede dünyanın en zengin bitki çeşitliliğine sahip ülkelerinden Türkiye'ye ait tek bir bitki ya da hayvan türü yok. Oysa yanlış tohum yasası, yerel ürünlerin pazara inmesine çıkarılan zorluklar, küçük üreticiyi devre dışı bırakıp büyük çapta tarım ve hayvancılığı destekleyen sistemimiz yüzünden zengin bitki ve hayvan hazinemiz hızla yok oluyor. Yarım yüzyıl önce her yerde bulunan pek çok meyve ve sebzeden geriye arşiv listelerindeki isimleri kaldı. Bu, ülkemin yitirmekte olduğumuz eşsiz değerlerine, biyolojik çeşitliliği korumak için harekete geçmenin gerekliliğine ilişkin ilk yazım değil. Umarım; artık birileri harekete geçer, değerlerimize uluslararası ortamlarda sahip çıkmaya başlar ve ben de bundan sonra size müjdeli haberler verebilirim.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.