Son Güncelleme: Cumartesi 05.11.2011
Bekarlık çapkınlıklarımı yazsam, olay olur
Besteci, söz yazarı Ali Kocatepe, bu kez bir albümle değil, Hey Gidi Dünya Hey adlı kitabıyla karşımızda. Sanatçı, Sezen Aksu'dan Zeki Müren'e kadar pek çok ünlüyle anılarını sergiliyor
- 'Zamanın akışı içinde anıların biraz flulaştığı kesin,' diyorsunuz ama daha dört yaşındayken, Kore Savaşı'na giden askerleri izlediğinizi bile hatırlıyorsunuz. Hafızanız çok mu güçlü, yoksa hep bu kitabı düşünerek günlük tutup, arşiv mi yaptınız? - Çok günlük tuttuğumu söyleyemem ama ajandalarımın hiçbirini atmadım. Nereye gittiğim, ne yaptığım yazılıdır. Müziğe başlayalı da 48 yıl oldu. İlk günden itibaren hakkımda çıkan her yazıyı kupür olarak sakladım. Albümlerdeki 20 bine yakın fotoğrafla birlikte tek tek e-kitaba girdim.
BABAMIN ÇİLAV PARTİLERİ MEŞHURDU
- Bir olayı hatırlamak istediğinizde önce o yılın şarkıları aklınıza gelirmiş. Örneğin 1976'da çok ünlü olan Hayret şarkınızı dinleyen Zeki Müren ağlarmış. - Tabii çok popüler isimlerle anılarınızı unutamıyorsunuz. Ayrıca ilk gazetem olan Yeni Asır'da son 10 yıldır pazar günleri yazılarım yayımlanmaya devam ediyor. Kitabı yazarken o köşedeki anılar, bana çok yardımcı oldu.
- Rekabetlerle dolu müzik ve medya camiasında yarattığınız bu dost zenginliğinde İzmir'in rolü de var mı? - İzmir, hayatımda çok önemli. İlk gençlik yıllarım İstanbul'da geçmiş olsaydı sonuç böyle olmazdı. İzmir, daha küçük bir alan, orada kolay sivrildim. İzmir'de daha lisedeyken Yeni Asır'da müzik yazarlığına, radyoda DJ'liğe başlamam, sonra prodüktörlük ve orkestra süreci, tanınmamı sağladı. Her yıl bir ay İzmir Fuarı'na Türkiye'nin en önemli starları gelirdi. O dönemde ben de gazetecilik yaptığım için Erol Büyükburç'tan Alpay'a kadar bütün sanatçılarla röportaj yaparak tanıştım. Sonra hepsiyle arkadaş olduk. İzmir'e geldiklerinde onları ben gezdirirdim.
- Babanızın evde verdiği lezzetli çilav partilerinin de bu dostlukların kurulmasında etkisi olmalı... - Babam İzmir'e gelen dostlarımıza evde mutlaka dereotlu çilav yapardı. Çilav, yasemin kokulu Acem pirincinden yapılan özel bir pilav. O dönemde İzmir'de bulunmayan Acem pirincini, İstanbul Teşvikiye'deki bir bakkaldan kilolarca alır, babama götürürdüm. Babam, kocaman bir tencerenin dibine kuşbaşı etleri sıralar, dereotu ekleyerek pişirirdi. Etin üstüne de patlıcan ve pirinç koyardı. Hepsi piştikten sonra tencereyi ters çevirir, mis kokulu pilavı sunardı.
- Sanki hayatınızda kıskançlığa hiç yer yok. Bu size mi, yoksa sizin kuşağınıza özgü bir durum mu? - Bizim dönemimizde kıskançlıktan ziyade, birbirine el verme, destek olma duygusu vardı. Bugün millet, birbirinin gözünü oymak için her şeyi yapıyor.
- Çevrenizdeki bütün bu ünlü isimle ortak anı ve fotoğraflarınız arasından nasıl seçim yapabildiniz? - Anıları harmanladım. Kitaba, elimdeki 800 fotoğraftan 480'i girebildi. Hiç tanınmayan bir iki kişi de var. Biri hapishaneden bize yıllarca mektup yazan, çıktıktan sonra da destek olmaya çalıştığımız bir kader mahkumu.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde