Muktedir kuma vs. sevilen kuma

Çağdaş kadını en zıvanadan çıkaracağı varsayılan pozisyon bu herhalde: Kumalık. Bir adamı bir rakiple paylaşmak. Modern, şehirli, iyi eğitimli, afili bir kadın için en olmayacağı düşünülen durum: Kumalık. Diyelim ki oldu (Gayet iyi de biliyoruz ki çok olmadık biçimde olabiliyor). Peki o zaman hangi kumanın rolünü tercih edecek? Kudret mi, Cennet mi? Bir kere Rozet Hubeş ile Şenay Gürler'e birer "Vay anasını!" diyelim yol yakınken. Şehir Tiyatroları oyuncusu Rozet Hubeş'i Hayat Devam Ediyor'da izlemek büyük zevk; sanki kuvvetli bir zamkla, macunla sahnesinin içine çekip yapıştırıyor insanı. Şenay Gürler'in de Avrupa Yakası Fatoş ile Limango reklamı alışverişkoliği arası halden sıyrılıp böyle tam ters köşeden yükselmesi takdire şayan.
OYUNCULUK DA İLİŞKİ DE SEYRETTİRİYOR
Fakat iyi oyunculuğun yanı sıra iki kuma arasındaki ilişki de seyrettiriyor kendini. Kudret (Rozet Hubeş) ile Cennet (Şenay Gürler) arasında net bir iş bölümü, keskin bir aile içi hiyerarşi var. İnsan hangisinin daha zorda olduğu konusunda gidip geliyor. Önce Kudret'e acıyoruz. Çünkü aynı zamanda kardeş çocukları olduğu kocası onu değil, üstüne aldığı öbür kadını seviyor. Evdeki huzursuzluğa göre, öbür kadından olan çocuklarını kayırıyor. Geceleri öbür kadınla aynı yatakta olmak istiyor, gözünün içine aşkla, muhabbetle bakıyor. Bunları gören, hasetle seyreden Kudret, uzun zamandır arzulanmayan, gönlü alınmayan, unutulmuş, eskimiş kadın. Hırçınlığı bu yüzden. Üzülüyoruz. Onun yerinde olmayı hiç istemiyoruz. Cennet, şanslı taraf. Kıskanılan kadın. Adam ona bayılıyor. Üstüne titriyor. Sevilmekten güzel ne var, değil mi ama?! Derken Cennet'e acıyoruz. Kocanın yanlarında olmadığı her an ona ve çocuklarına laf sokuluyor. Bitmek bilmez bir sözlü taciz. Kıskançlıkla ısırılıyor, kemiriliyor. Hangisi daha yıpratıcı? Bir erkek tarafından hep yok sayılmak mı, bir kadın tarafından sürekli sataşılmak mı? Kurban hangisi? Sevilip kuma gelen mi, bıkılıp üstüne kuma getirilen mi? Kudret, kuvvetli taraf. Resmi nikah onda. Ayrıca kocayla kuzen olmanın getirdiği bir aile hakimiyeti var. Namusun temizlenmesini buyuracak, bunu kimin yapacağına eline silah tutuşturacak kadar karar verecek konumda. Sonra da bir hayatı bağışlayacak kadar 'büyük'! Muktedir. Bir çağdaş kadın kuma olacak olsa, acaba hangisinin yerine geçmek ister? Lafta tabii ki aşkla sevilen, şehvetle kucaklanan olmak ister, ah ah 'erkeğini kimselerle paylaşamaz' ve üstüne kuma getirilmesine mümkün değil tahammül edemez. Peki pratikte?