Pazar 08.01.2012

Endişeye mahal yok: Can hoca cennette

Hacettepe Üniversitesi'nin efsane hocası Can Abanazır, hafta başında ani bir kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. Onun sevmeyeni yok. O yüzden sevenlerine duyurulur. Kendini 'Kuş Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı' olarak adlandıran hocanın koltuğu, artık sonsuza kadar hükümsüzdür

'Onunla mutlaka tanışmalıyım' dediğiniz, ancak yollarınızın bir türlü kesişmediği insanlar vardır. Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı'nın efsane hocası Can Abanazır, benim için onlardan biriydi. Şehir efsanesi haline dönüşen hikayelerini çok dinledim arkadaş sohbetlerinde. Günümüzde öğrencisiyle azıcık ilgilenen hocalar bile Ölü Ozanlar Derneği'nin sıra dışı hocası John Keating ile kıyaslanırken ben, en çok ona yakıştığını düşündüm bu benzetmenin. Sebebi yalnızca 'akademi'nin ciddiyetine arkadaş samimiyetini katması değildi. Tarkan: Viking Kanı filminde, hakkında sayısız makale yazdığı vikinglerden birini canlandırmasıydı mesela. Edebiyat ve sanat tarihi derslerinde, hayattan zevk almayı öğretmesiydi. Türkiye'de bilimkurgu üzerine doktora tezi yazmış ilk kişi olmasıydı. Öğrencilerine 'Dostum' diye hitap etmesi; odasının kapısına 'Kuş Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı' yazması da olabilirdi belki, bilemiyorum. Evet fark ettiniz, -di'li geçmiş zaman kullanıyorum. Çünkü yeni yılın ikinci gününde aldığım bir haberle, son olarak İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders veren Can Hoca ile yollarımızın artık kesişemeyeceğini öğrendim. 'Kalp krizi geçirmiş, cenazesi yarın memleketi Konya'da toprağa verilecekmiş' dediler. 'Ah be hocam' dedim, 'Daha neler konuşacaktık?' Tahmin edersiniz ki, sırf hakkında duyduklarımla bile Can Hoca'yı size anlatabilirim. Ama şimdi ben çekileyim; onun 57 yıllık ömrünü nasıl yaşadığını çok sevdiği öğrencileri anlatsın.
HEY CROM, ÖLÜLERİ SAY!
Can Yalçınkaya - Akademisyen "Üniversiteye başladığım ilk günlerde tanıştığım Can Hoca'dan bir akademisyen olmak adına çok şey öğrendim. Can Hoca; rock ve metal gruplarının tişörtlerini giyerdi, duvarlarına bu grupların posterlerini asardı. Koyu bir Beşiktaş taraftarıydı ve kolunda bir kara kartal dövmesi vardı. Can Hoca; bilimkurgu, fantezi, korku edebiyatlarını, sinemasını severdi ve çizgi roman okurdu. Sınavlara girerken Barbar Conan'a öykünerek 'Hey Crom, ölüleri say!' diye bağırdığı vakidir. Akademinin bazen gereğinden ciddi bir yer olabildiği Türkiye'de, Can Hoca, bir akademisyenin kendi ilgi alanları üzerine çalışıp bilimsel makaleler üretebileceğini gösterdi ögrencilerine. Yazdığı makaleler bilimkurgu, fantezi, korku edebiyatları, mitoloji, rock müzik, futbol holiganlığı ve benzeri konulardan çıktı. Can Hoca, Otomatik Portakal ve Trainspotting gibi geleneksel olarak İngiliz Dili ve Edebiyatı ders programlarına aykırı gelebilecek veya hassas bünyeleri zorlayacak eserler okuturdu derslerinde. İlginç ders konuları ve mizah anlayışı birleşince, ortaya öğrencilerinin almak için yarıştığı dersler çıkardı. Anlattıklarından kendi de zevk aldığı için, öğrencilerine de ilgi alanlarını sevdirmeyi bildi. Her zaman nevi şahsına münhasır bir insan oldu, kendini fazla ciddiye almadı. Bir dönem kapısında Kuş Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı yazıyordu. Aslında o, pek çok öğrencisi için Can Hoca değil, Can Baba'ydı. Onu hiç unutmayacağım ve kendi meslek hayatımda da onun mirasını sürdürmeye gayret edeceğim."
CAN HOCA DEĞİLDİ CAN BABA'YDI
Cenk Sönmez - Deja-vu grubunun solisti
"Sene 1995, ben Hacettepe'de öğrenciydim. O zamanlar alternatif rock, hardcore, nu-metal dinleyen ve bu tarzlara uygun giyinen çok az insan vardı ülkede. Ben de onlardan biriydim. Meclis parkında tanıştığım can dostum Erce Tümerk bir gün dedi ki: 'Oğlum sen Can Hoca ile tanıştın mı? Gel seni tanıştırayım gözlerine inanamayacaksın.' Anlamamıştım ne manada olduğunu, ta ki odasına girene dek. Okulda uçuk bir akademisyen vardı. Uçuk kaçık olduğu kadar, melek kalpli, cana yakın bir akademisyen... Tanıştık, muhabbet ettik ve Can hoca, oldu Can Baba. Sonraları okuldan ayrıldığım halde Deja-vu'yu ve Cenk Sönmez'i hiç unutmadı. Albümlerimizi aldığını, sabretmemiz gerektiğini ve ülkenin bizim gibiler için çok zor olduğunu söylerdi. Haklıydı... Hayata bakış açısı muhteşem bir insanın aniden aramızdan gitmesine inanın çok üzüldüm. Ama aklımıza kazıdığı muhteşem, kültürlü, rockçı akademisyen portresini hayatım boyunca unutamaycağım. Nur içinde yat Can Baba..."
KENDİNİ AZAT ETMİŞ BİR KAHRAMANDI
Volkan Dalkılıç - Yazar
"Sanırım ölümün en sinsi tarafı hep uzaktaymış gibi görünmesi. O gelene kadar her şeyi yaşayacağımızı düşündürmesi. Yıllar önce, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünün uzun koridorunda, kapısı açık bir odanın önünden geçerken, istemsizce içeri baktım. Odanın her yanı Led Zeppelin, Pink Floyd, The Doors posterleri, yüzlerce değişik bira şişesi ve dev Frank Frazetta çizimleriyle doluydu. Şaşkınlıkla kapının önünde kalakaldım. İçeride kitapların arasında oturan ve hâlimi fark edip gülen adam, bu hafta kaybettiğimiz Can Hoca'ydı. 'Gel yahu,' dedi, 'Aslan yattığı yerden belli olur.' O gün başlayan sohbetimiz yıllarca devam etti. O; aslen bize kahramanları, savaşçıları, destanları anlatırken, zamanla bizim kahramanımız oldu. Çünkü, yetişkinlerin sönük ve zalim hayatının bize giydirdiklerinden azat olma kahramanlığını gösterebilmişti. İşte bu yüzden, Can Hoca'nın gökkuşağının ardındaki ulu şehirde dünyanın bütün kahramanlarıyla birlikte olduğunu düşünmeyi seviyorum. Hayatımda ilk defa tanıdığım birine Valhalla'da (İskandinav ve Viking mitolojisinde cennet. Savaşçı ve onurlu insanların ölümden sonra Valhalla'daki salonlarda atalarıyla buluşacaklarına inanılır) olmayı çok yakıştırıyorum."
BİZE ÖZEL OLDUĞUMUZU ÖĞRETTİ
Öykü Serter - Sunucu
"Üniversite yıllarımı hatırlamam gerekirse, o yılların karşısına fotoğrafını koyacağım tek kişi Can Hoca'dır. Hayata kendi penceresinden bakan ve bize de öyle yapmamızı öğütleyen biriydi. 'Kendin güzelsin' düşüncesini aşıladı bize. Özel olduğumuz öğretti. Öldü dediniz ya; aklıma şiirlerle ilgili yaptığı absürd çözümlemeler geliyor şimdi. Sinemaya, edebiyata ve hayata dair fikirleri geliyor. Bana çok acı çektiğim bir dönemde Shakespeare'i sevdirmesi geliyor. İnanamıyorum gittiğine. Algılayamıyorum."
BEN HÂLÂ O SINIFTAYIM
Meltem Anbar - Proje yöneticisi
"Neymiş? Derslerde yoklama almazmış ama tüm dersleri doluymuş. Verdiği seçmeli dersleri almak için sürüyle bölümden sürüyle öğrenci sıradaymış. 'Sex, drugs and rock n' roll' diye bir ders konusu varmış. Duvarlarda rock grupları, bilim kurgu, fantastik filmler falan varmış. Derslerinde anlattığı hiçbir şeyi unutulmuyormuş. Sınavlarda kitap, defter açıkmış. Mış, mış, mış... Senelerce Beytepe'de ve transfer olduğu diğer okullarda gezen Can Abanazır efsaneleri. Doğrudur. Hepsi doğrudur. Şahidim. Yüzlerce diğer öğrenci gibi. 95-96 dönemiydi. Okula yeni başlamıştım. Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'ne. İngiliz Dili ve Edebiyatı'nda yakın bir arkadaşım vardı, anlatır dururdu Can Hoca da Can Hoca. Bir gün 'gel' dedi 'derse misafir alır o'. Gittik. 'Hocam?' dedi 'misafir sanatçı?' Baktım uzun boylu, mavi gözlü, top sakallı, üstünde bir rock t-shirtü olan son derece şeker, pozitif bir adam 'alırız tabii, gel' dedi. Giriş o giriş. Bulduğum her boşlukta 'misafir sanatçı' olmaya devam ettim. Anlayacağınız o sınıftan bir daha çıkmadım ben. Hâlâ da içerdeyim. Güç seninle olsun Can Hocam!"
'ROCKÇI ASLAN YATTIĞI YERDEN BELLİ OLUR' DERDİ
Rock müzik tutkunu olan Abanazır'ın Hacettepe Üniversitesi'ndeki odasında Led Zeppelin, The Doors, Deep Purple gibi efsane grupların posterleri ve sevdiği filmlerin afişleri asılıydı. 'Aslan yattığı yerden belli olur' diyen ve hayatı fazla ciddiye almadan yaşamayı seven hocanın kapısında ise herkesi güldüren bir tabela yer alıyordu: Kuş Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı.
BİLİMKURGU ÜZERİNE TEZ YAZAN İLK TÜRK AKADEMİSYEN
Türkiye'de bilimkurgu üzerine tez yazmış ilk akademisyen olan Can Abanazır, derslerine giren öğrencilere akademik camiada fazla ciddiye alınmayan bu türü sevdirmeyi başardı. Abanazır, özellikli Yıldız Savaşları serisini çok seviyordu.
BEŞİKTAŞLI BİR VİKİNG
Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Abanazır; sanat ve edebiyatın yanı sıra futbolda fanatizm üzerine de bilimsel makaleler yayımladı. Hoca, gençliğinde Tarkan: Viking Kanı filminde de bir vikingi canlandırmıştı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.