Türk mutfağının mükemmel çağdaş sunumu
Şef Vedat Başaran'ın özel bir davet için hazırladığı, 'Bir Türk Mutfağı Çalıştayı' mönüsü, tez çalışması gibi... İstavrit marinitası, ayva püreli kuzu gibi yaratıcı yemekler, merak uyandırıyor
YEMEKLERDE DOMATES YOK
'Çalıştay' mönüsü sekiz çeşitti. Türk mutfağına domates 18. yüzyılda girdiği, ondan önce yemekler çeşitli meyvelerle tatlandırıldığı için, Başaran'ın hiçbir yemeğinde domates yoktu. Her yemek için birçok kaynak araştırılmış, orijinal tarife sadece küçük eklentiler yapılmıştı. Onlar için de benzer bir başka yemekten esinlenilmişti. Önce iştah açıcı olarak minik bir tabak 'koruklu yeşilbiber ezmesiyle istavrit marinitası' servis edildi; koruk ve limon suyuyla marine edilmiş istavrit, koruk ve biber ezmesi yatağında geldi. Piyasanın ucuz balığı, kral sofrasına yakışan bir lezzet odağına dönüşmüştü. Ardından keşir çorbası, yani siyah havuçla yapılmış bir un çorbası sunuldu. Havuç, çorbaya nefis bir mor renk katmıştı. Üçüncü çeşidin adı 'Sebzevat Elbasan'dı. Kavurma sebzeler, aralarında incecik kereviz dilimleriyle kule haline getirilmiş, üstüne Elbasan tavasından bildiğimiz yoğurtlu sos dökülmüştü. Sıcak yemeklerin ilki, yanında sıcak Çerkes tavuğu ve mısır unundan yapılmış Çerkes pastasıyla tarçınlı yaprak ciğerdi. Buradaki farklılık, Çerkes tavuğunun sıcak olarak sunulması ve yaprak ciğer ile kombine edilmesindeydi. Bunu kuru erikli ve etli iç ile üzeri pirinç hamuruyla kaplı, yanında turp ekşilemesi ve yoğurt ile sunulan bir içli köfte izledi. Başaran, içli köftenin üzerindeki bulgur tabakasının yerine, hamur haline getirilmiş pirinç kullanmıştı. Sonuç olağanüstüydü.
KURU VİŞNELİ KEPEKLİ PİLAV
Zivzik narı buzlaması, hiç katkısız dondurulmuş nar suyundan, kar haline getirilmiş sorbenin ardından ayva iliği ve kuru vişneli kepekli pilav eşliğinde Gönen kuzusu servis edildi. Buradaki ayva iliği, ayva püresinden başka bir şey değildi ve kuzuya çok yakışmıştı. Kepekli pirinç ise üzeri cilalanmış bildiğimiz pirince anlamlı bir alternatif getiriyordu. Tatlı olarak yanında bir adet fıstıklı gözlemeyle manda sütünden astarlı ve ıtırlı sütlaç ikram edildi. Sütlacın üzerindeki ince ıtırlı zerde tabakası, astarı çağrıştırıyordu. Gözü ve damağı okşayan hoş bir kombinasyondu. Gerek sunumu, gerekse lezzet dengesiyle dünyanın herhangi bir ülkesinde en zor beğenen yemek meraklılarının bile damaklarını fethedecek, anılmaya değer bir ziyafetti bu. Genç aşçıların Vedat Başaran gibi bu mesleğe gönül koymuş ustalarından öğrenecek çok şey var.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde