'Ötekiler' 50 yıl sonra hatırlansın diye yazdım
SABAH editörü Müjgân Halis'in son kitabı Bu Toprağın Ötekileri okuyucuyla buluştu. Halis kitabında, 16 yıllık gazetecilik geçmişinden bir seçki sunuyor; gerçek insan hikayeleriyle Türkiye'nin son yıllarının fotoğrafını çekiyor
- Niye ötekiler?
- Gazeteciliğe başladığımdan beri ötekiler ilgi alanımda oldu. 16. meslek yılımdayım, başka bir sürü haber de yaptım ama dikkatimi hiç üzerlerinden çekmediğim tek alan bu ülkenin ötekileri. Bu biraz benim kendi varlığımla ilgili. Çünkü ben bir ötekiyim. Bu ülkede yaşayan bir kadınım, Kürdüm ve Aleviyim. Özellikle son yıllarda Türkiye'nin yaşadığı başka bir tür bir demokratikleşme, bu ülkenin ötekilerinin medyada daha fazla yer bulmasını sağladı. Biz gazetecilerin de, eğer yapmak istiyorlarsa tabii, bu alanda çalışmalarını daha kolaylaştırdı. Ben de bu ne zaman fırsatını bulusam veya haber değeri görsem, bu ülkenin ötekilerini SABAH sayfalarına taşıdım. Bu önemliydi, çünkü bu insanlar var sayılmalılar. Var olduklarını ancak son yıllarda söyleyebildiler. Biz gazetecilerin görevi de, bu insanları Türkiye kamuoyuyla tanıştırmak.
- Ötekilere dair haber bulmak zor mu?
- Hayır çok kolay, çünkü bu ülke, ötekilerin ülkesi. Ama ötekilere dair haber yapılmadığı, bunlar parlak haber olmadığı, yapanları starlaştırmadığı için sanılıyor ki, bu haberleri bulmak zor. Fakat haberi yapmak zor. Çünkü uzun yıllar boyunca bu insanlar yok sayılmış, kimse onlara mikrofonunu, teybini uzatmamış. Güven sağlamak zor. Hele merkez medyada çalışıyorsanız, çok daha zor. Güveni sağladıktan sonra haber akmaya devam ediyor.
- Öteki olmayanlar kim?
- Türk, Sünni, erkek ve heteroseksüeller öteki değil. Öteki olmamak, bu tanımları içermek demek.
- Kaç hikaye var kitapta?
- 40. Beni en çok etkileyense, kitapta emniyetli hikayeler bölümünde geçen, bir bebeğin babası tarafından öldürülme hikayesi. Gazetecilik hayatım boyunca sadece iki haberde çok ağladım. Normalde iş yaparken duygusallaşmam, soğukkanlıyımdır. Ama bu haberde insanlığımızdan utandık. Fotoğrafçımız Erkan Sevenler'le gitmiştik o habere. Diyarbakır'da bağımlı bir babanın, kokain krizi sırasında, dokuz aylık bebeğini, kafasına kaşıkla vura vura öldürdüğü hikayeyi yazmıştım. O evi çok zor bulmuştuk. Diyarbakırlı hiçbir gazetecinin giremediği bir evdi. Gittik, ikna ettik. Anneyle konuştuk. Hiç Türkçe konuşulmayan bir evdi. Röportajın tamamını Kürtçe yaptım. Üzerimizdeki tüm parayı bırakarak çıktık evden. O konuyu hiç unutamayacağım.
KİTAPTA KIZIMIN EMEĞİ DE VAR
- Kitaptaki haberler, emniyetli hikayeler, Kürdili hikayeler vs. diye ayrılmış...
- Çıkmış haberleri derleme fikri iyi gelmedi ilk başta. Yayınevi beni ikna etti, sonra düşündüm: Bu haberleri, sadece SABAH gazetesini cumartesi ya da pazar günü alanlar okudu. Gazetecinin belgeci olması gerektiğine inanıyorum. 50 yıl sonra, bu ülkede neler olduğu merak edildiğinde, bizim yazdığımız şeylere dönülecek. Bu anlamda kitaplar, gazetelerden daha kalıcı. SABAH'ta altı yıldır çalışıyorum. Değil 40, 400 haber yapmışımdır. O haberler arasından bunları seçmek aylar sürdür. Güncel olmasına dikkat ettim. Şimdi gidilse, tüm o haberler yeniden yapılabilir.
- 18 yaşında, Diclesu isimli bir kızın var...
- İlk kitabımı Diclesu'ya ithaf etmiştim. Bunu da anne ve babama. Ama bu kitabı yazarken tüm hikayeleri kızıma okudum. Beni çok iyi yönlendirdi, çünkü çok iyi bir kitap okuyucusu. Onun hissiyatı, kitaba çok egemen oldu. Kızımı yalnız büyüttüm. Tabii annem ve babamın katkılarını yok sayamayacağım. Çocuk büyütmek, kitap yazmak kadar değerli bir şey. Ama o çocukla birlikte, kitaba yön vermek de... Bu ülkede, bu mesleği yaparken tek başına çocuk büyütmek gerçekten zor.
- Kadın gazeteci olmak zor mu?
- Kadın gazeteci olmak, erkek meslektaşlarından daha fazla çalışmayı gerektiriyor. Onun kolay ulaşabildiği şeylere, sen daha zor ulaşabiliyorsun. Ona halel getirmeyecek bir sürü şey, sana halel getirebiliyor. Mesleği yaparken ki oto-sansürümüz, mesleği kadın gazeteci olarak sürdürürken de var. Bizim gibi
üçüncü
ÖNEMLİ OLAN BEN DEĞİLİM, HABER
- Tüm haberlerin girişinde, kendine dair hikayeler eklemişsin kitaba... Peki neden çıkmış haberleri yazmak yerine kendi hikayeni yazmadın?
- Ben kendimi o kadar önemli biri gibi görmüyorum. Önemli olan ben değilim, önemli olan o habere konu olan kişiler ya da konular. Bence gazeteci böyle bakmalı. O, kendime ait öyküleri yazdım, çünkü onları yaşamasaydım ya da onlara tanık olmasaydım, biliyor olmasaydım, o haberleri yapamazdım. Ya da - alçakgönüllülükten uzak bir yaklaşım gibi gelmesin ama - o kadar iyi yazamazdım. Ben star olmaya, çok ünlü olmaya uygun biri değilim. Aldığım eğitim ve büyütüldüğüm gelenekler itibariyle buna uygun bir karakterim yok. Benim haberlerin girişine yazdığım öykülerin tamamı bir araya getirilse, başka bir kitap konusu olabilir. Ama şöyle düşünüyorum: 'Ben kimim ki?' Benim o tanık olduklarımdan ve yaşadıklarımdan çok daha ağırını yaşayanlar var bu ülkede.
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut