Onların elinde oyuncak olduk!

* Hafta başından başlayalım: Son'da çok karşılaşmadığımız bir durum var; senaryonun bulmacası, gel-gitli zamanlar filan değil söyleyeceğim, bir çocuğun büyümesini görmek gibi, Berrak Tüzünataç'ın da nasıl bir hiç iken gayet iyi bir oyuncuya dönüştüğünü izliyoruz. Yıllar önce Ödünç Hayat diye bir dizide rol almıştı, Çetin Tekindor ve Selda Alkor'la (2005); seyredeni utandıracak kadar fenaydı. Şimdiyse arızasıyla ne kadar aşina, hakiki, hakikaten karşında gibi. Nereden nereye... Nehir Erdoğan'la ikisi, Erkan Can'ın, Uğur Polat'ın yanında eğreti durmuyorlar ki büyük iltifat bu.
* Engin Altan Düzyatan ile Özge Özpirinççi, Türkiye'nin Brad Pitt - Angelina Jolie'siymiş! Enteresan bir rüzgar aldı arkasına bu ikili. Önce Engin Altan Düzyatan'a çıldırdı kızlar (Bir Bulut Olsam ve sonrasında sunduğu yarışma, vintage ceketler, havasının farkında haller). Şöhreti bulunca ilk iş sevgiliyle 'yolları ayıranlardan' olmadığı anlaşılınca da, onları bir çift olarak değerlendirdi bütün 'piarcı'lar. Ne zaman bilmem ne partisini medyada duyurmak icap ediyor, nerde vintage gardıropla iki çift düzgün laf edecek 'prezentabl' birileri aranıyor, doğru bunların kapısı çalınıyor! Parlak bir dönem geçiriyorlar; halbuki ikisi de oyunculuk olarak 'pik' günlerinde değiller. Özpirinççi, Asiye öncesi Zülfü Livaneli'nin Veda'sının Fikriye'si olarak şaşırtacak kadar iyiydi mesela. Son'da ise Engin Altan Düzyatan'la Yiğit Özşener'e birbirlerinin rolü verilmeliymiş belki de; yüz yapılarına, gözlerine, ifadelerine bakınca Erkan Can ile Yiğit Özşener'in iki biraderi canlandırması daha doğru gelmiyor mu?
* Kerem Çatay'dan sonra merak edilecek bir adam daha: Kerem Deren. Geçen gün bir televizyon söyleşisine denk geldim; ne kadar zavallı, ne kadar zeka fukarası sorulara ne kadar düzgün cevaplar verebiliyor. Ezel'in Robert Kolej'li eski senaristi halihazırda Uçurum'u yazmakta. Projenin de başından beri, başı. Oyuncuları dere tepe aramışlar, belli de. Karanlık Yaman olarak Erdal Yıldız'da düpedüz mıknatıs var, son zamanların en müstesna çirkini. Adem rolündeki Mehmet Ali Nuroğlu'nun Çemberimde Gül Oya'dan sonra niye kaybolduğunu hep merak etmişimdir. Bilge berber Arif olarak Selçuk Yöntem insana her gün saç kestirtir.
* Zaten ne kadar güçlü erkek oyuncular var bu dönem: Kıvanç Tatlıtuğ kimselerle kıyaslanmaz bir noktada artık, bambaşka bir geçmişten gelmişken, Behlül'ken tatlı bir patatesken, Kuzey Güney'de varoş delikanlısının cisimleşmiş hali oldu. Olgun Şimşek Yalan Dünya'da, Okan Yalabık Muhteşem Yüzyıl'da ikizli olaraktan çifter çifter çok iyiler. Suskunlar'da Ecevit olarak Murat Yıldırım'dan, Sarı/Bilal Olarak Sarp Akkaya'dan tutun, baba rollerden birinde olduğunu söyleyebileceğimiz ve de rolüne şapşahane yakışan Ahmet Kaya'ya kadar bütün erkekler hakkını veriyor.
* Üç kadın oyuncu var ki, yılların ünlü, saygın oyuncuları, insan ekranda her göründüklerinde hayretten dehşete, acıdan ıstıraba savruluyor. Güney'in Banu'sunun annesi Hale Soygazi, tecavüzcü Erdoğan'ın validesi Deniz Türkali ve İffet'in görümcesi Zuhal Olcay. Bu üçlü ancak birbiriyle yarışır.
* Yalan Dünya insanların arasına nifak soktu: Bartu Küçükçağlayan'a bayılanlar ve anlayamadığım biçimde diğerleri. Hakan Meriçliler'e tahammül edemeyenler ve anlayamadığım biçimde diğerleri. İrem Sak'çılar ve Gupse Özay'cılar. Ben Orçun'u çok komik ve Bartu Küçükçağlayan'ı gayet yetenekli bulanlardanım. Geçenlerde itici elitizmiyle ve oksijen yerine Ak Parti düşmanlığıyla nefes almasıyla tanınan bir arkadaş dedi ki "Iyy o iğrenç Orçun'u sevenler kesin AKP'ye oy verir." Taraflar bu derece sert, hatta Ivana Sert anlayacağınız. En iyisi İrem Sak'la bağlayalım: Son zamanların en tatlı sürprizi. Doyamıyorum ona! Nefis.