Pazar 22.04.2012
Son Güncelleme: Pazar 22.04.2012

En büyük korkuları ayaklarını araba ezmesi

Psikolog Özden Bademci: Çalışan çocuk, yaşayan çocuğa dönüşme konusunda bir aday. Kültürümüzün enteresan bir tarafı var. Biz çocukların çalışmasına göz yumuyoruz. Hatta onları ödüllendiriyoruz. Çocuk için çok tehlikeli. olmaması gereken bir yerde, sokakta daha uzun süre kalması için sokağı çekici hale getiriyoruz.

Beyoğlu'nda 24 saat sokakta çocuk var! Kimisi yaşıyor, kimisi çalışıyor. Bazen ikisi birbirine karışıyor. Çocukların tehlike olarak algıladıkları ilk şey: Polis ve zabıta. İkinci tehlike: Trafik. 'Ayaklarımızın üzerinden araba geçebilir' korkusu, küçüklerde yaygın. Bir gece yarısı Beyoğlu'nda tanıştık Sinem'le. 13 yaşındayken, babasının bir yakını ona çok 'yakınlaşmış'. Bağrımış Sinem. Kaçamamış, ama annesinin yardımıyla İstanbul'a gelmiş. Gebeymiş kaçtığında. Doğum yapıp, çocuğunu kurumda bırakmış. "Nasıl geçiniyorsun?" diyorum, gözleri doluyor. Babasına çok öfkeli. Onu sokağa attığı için değil, annesinin intiharına sebep olduğu için. Anne, bu travmanın etkisiyle kendini asmış. Acı, çocukluğunu kaybettirmeden büyütmüş onu. Önümüze sıcak çay geldiğinde, "Allah'a şükür şu çayın tadını bile alabiliyorum şimdi," diyecek kadar naif ve hayata bağlı. Sabah saatinde tek bir çocuk yok sokakta. Öğleden sonra başlıyorlar gelmeye. Çünkü birçoğu sabah okula gidiyor. Ahmet 12 yaşında, kendini bulduğu yer Beyoğlu. "Biz kötü yerlerde yaşıyoruz. Bizim orada kavgalar var. İnsanlar fakir, çirkin. Ama merkezde insanlar güzel, güzel giyiniyorlar, orada büyük imkanlar var. İnsanlar ışıklı yerlerde yaşıyor. Ben, merkeze çalışarak girebilirim!"diyor. Gelecek günlerde hava ısınacak, sokakta çalışan çocukların sayısı birden bire artacak. Bir 23 Nisan arifesinde çocukların gözünden, Emin Özmen'in objektifinden sokağın ve çocuklarının 24 saatine bakmaya ne dersiniz?
- Çoçuklar neden sokağa kaçıyor?
- Bu çocuklar kendi yakınları tarafından istismara uğramış, örselenmiş çocuklar. Eskiden 'köprüaltı çocuğu' deniyorumuş, sonra sokak çocuğu olmuş, şimdi de tinerci deniyor. Bu başlı başına bir araştırma konusu. Bu çocuklar medyada maalesef potansiyel suçlu olarak yer alıyorlar. Ve halkta da ciddi bir önyargı var. Oysa bizim sokakta yaşayan çocuklardan öğrenecek çok şeyimiz var. Çünkü onlar kardeşleri gibi içinde bulundukları kötü şartlara boyun eğmeyip, çözüm olarak sokağa çıkıyorlar. O travma karşısında çocuğa yapacak başka bir seçenek kalmıyor. Aileden zarar görmüş çocuk, okulda agresif olabiliyor. Bir de bakıyorsunuz ki aslında okul da bu çocukları istemiyor. 'Yeter ki okula gelmesin, ama ben onu kayıtta göstereyim,' diyen okullarla karşılaştık. Sistem olarak bu çocukları, sistemin dışına itiyoruz. Sorunlu olanı istemiyoruz. Çocuk, çözüm olarak sokağa çıkıyor.
- Konuştuğum çocuklardan bazılarının yalan söylediğini fark ettim. Kendini koruma güdüsüyle mi davranıyorlar yabancılara karşı?
- Yapılan araştırmalarda çocukların her zaman doğruyu söylemeyeceği, hikayelendirebilecekleri söylenir. Ama bir psikolog olarak şöyle diyeyim: O hikaye de bir şey anlatıyor. Çocuğun kurgusunda, bizim yalan dediğimiz şeyle ilgili de çocuk aslında bir gerçeği anlatıyor.
- Sokakta yaşayan çocukların azaldığı fark ediliyor. Ama çalışan çocuklar her yerde. Sokakta çalışan çocuk, sokakta yaşayan çocuğa dönüşmeye aday mıdır?
- Evet. Sokaklar tehlikeli. Sokakta çalışan çocukların gözünden sokak nasıl görünüyor diye bir araştırma yapmıştım. Bu araştırmada şunu fark ettik ki, çocuğu korumakla görevli olan insanlar, çocuğa sokakta olmaması gerektiği konusunda bilgi vermiyor, bilinçlendirmiyor. Mesela şimdi okullar kapanacak, havalar ısınacak ve sokakta çalışan çocukların sayısı birden bire artacak.
- Doktora tezinizi sokakta yaşayan çocuklar üzerine yapmışsınız. Ne çıktı ortaya?
- Sokakta yaşayan çocuklara hizmet veren kurumları, yöneticisinden yardımcı personele, kadar tüm sistemi ele aldım. Yardım, hizmet alan çocuklarla, yardımı veren çalışanlar aynı kaderi paylaşmaya başlıyor. Çünkü yardımı verenler de müthiş ihtiyaç içindeler. Zor bir iş, gerekli donanımları, eğitimleri yok. Süpervizyonu yok, duygusal desteği yok. Zaten çok güç şartlarda çalışıyorlar. 'Çalışma ortamınızı anlatır mısınız?' diye sorunca, çocuklardan ziyade, çokça kendilerinden söz ettiler. Onları da yargılamamak gerek. Yapısal hatalar var. Önce bu kurumlarda çalışan insanlar desteklenmeli.
- Sokakta yatan çocuğu polis gördüğü zaman onu alıp nereye götürür?
- İlk adım istasyona götürüyor. Sistem şöyle işliyor: Birinci adımda çocuk, sokakta yaşamaya devam ediyor. İstasyonda banyo alıyor, yemek yiyor, hava soğuksa birkaç gün orada yatıyor. Burada amaç çocuğu ikinci adıma yönlendirmek. İkinci adım Ağaçlı, Kemerburgaz'da. Çocuk görece olarak çocuğa sokaktan kurtarılmış gözüyle bakılıyor, okula yazdırılıyor. Amaç çocuğu üçüncü adıma yönlendirmek. Üçüncü adımda olan çocuk da artık okula devam ediyor, madde bağımlılığı olmuyor. Ve çocuk sokaktan kurtarıldı gözüyle bakılıyor. Bu istasyonlar arasındaki iletişim çok önemli, çalışanların birbirleriyle olan ilişkileri, verdiği hizmet çok önemli. İstasyondan çocuklar merkezimize geldiler, onlarla çalışmalar yaptık. İçlerinde çok saldırgan olan çocuklar bile vardı. Akranlarıyla birlikte olmaları, onları sakinleştirdi. Akran temelli destek işe yarıyor. Çocuk 'Kendimi yalnız hissediyordum. Eskiden arkadaşlarım sadece tinerciydi, şimdi benim üniversiteli arkadaşlarım var,' diyor.
- Bu çocuklar için öncelikle ne yapılmalı?
- Hepsi travmatize olmuş çocuklar. Yardım almaları gerekiyor. Bunun için psikolog olmanız, sosyal hizmet uzmanı olmanız yetmez! Bu özel bir alandır. Dünyada bu konuda çok başarılı olan bir model var. Çocukları futbola yönlendirmekle, galoş atölyesi, marangozluk atölyesi kurmakla olacak bir şey değil. Çocukların maruz kaldığı travmalar iyileşmezse, onlar geleceğin örseleyici anne babaları, hatta geleceğin potansiyel suçluları olacaklar! Daha makro açıdan bakarsanız, ülkenin ciddi bir çocuk politikasına ihtiyacı var.
- Sokak çocukları üzerinde başarı sağlamış bu model nedir?
- Çocukken dayak yediysek, sevilmediysek, ihmal ve istismar gördüysek bunları içselleştiririz. O yüzden dikkat edin, eğer karşınıza mutsuz ve saldırgan biri çıkarsa, ki sokak çocuğu olmasına gerek yok, mutlaka sorunlu bir aileden geliyordur. O ilişki kurma biçimiyle, aslında ne kadar sorunlu bir geçmişi olduğunu anlatır size. Bu çocuklar çok uçlardalar. Cinsel istismar görmüş, şiddet görmüş, üzerinde sigara söndürülmüş... Bu yüzden yeni ilişkiler kurması ve yeni ilişki örüntülerini içselleştirmesi gerekiyor. İstanbul'da 50 uzman bu eğitimi alırsa, en az 200 çocuğa ulaşır. Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Fatma Şahin'e sesimizi duyurmak istiyoruz. Bir pilot kurumla bu modeli hayata geçirebiliriz.
ORHAN YAPICI (23)
KORKUM YOK, ÇÜNKÜ KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİM YOK

"Sekiz yaşında Kahramanmaraş'tan kaçtım. Sebebi, üvey ağabeyimin beni dövmesiydi. En son baldırıma bıçak yedim. Dokuz üvey kardeşim var. Bana anlattıklarını söylüyorum, doğru veya yanlış. Altı aylıkken, Malatya Devlet Hastanesi'ndeyken komada yatmışım. O sırada ne olmuşsa olmuş. Malatya'dan Kahramanmaraş'a nakil yapmışlar, öz annemi ve babamı hiç tanımadım. Beni neden istemiş bu insanlar, hiç anlamadım. Kafamda Türkiye haritasının yarısının devamı var. Beni bir hafta aramışlar, sonra bırakmışlar aramayı. Benim şansım Yusuf Ağabey'le (Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca) tanışmaktır. 'Sen okuyacaksan, biz sana bir yurt bulacağız,' dedi. Gittik, bir kağıt imzaladım. Florya, Bakırköy Umut Çocukları, Florya Gençlik Merkezi, İlk yardım İstasyonu, Bakırköy Çocuk Esirgeme kurumu, Kemer Ağaçlı Çocuk Esirgeme Kurumu, oradan Bakkalköy İlkyardım İstasyonu, Tuzla Gençlik ve Yetiştirme Merkezi, bayağı yer gezdim. Rehberlik hocam ailemi bulmuş. Beş yıl beklemiş, bana söylememiş. Çünkü 'Orhan, ailen,' dediğinde hep küfür ediyordum. 18 yaşımda karar verdim onlarla görüşmeye. Onlardan gerçek anne ve babamı bana söylemelerini istedim. Ağızlarını açmadılar. Bana bu kadar acı çektiren insanlara ailem diyemem. Sokakta büyümedim, ama sokak çocukları için elimden gelenin en iyisini yaptım. Sekiz yaşımdan 15 yaşıma kadar psikolojik tedavi gördüm. İnsanlara güvensizlik duymadım, sadece içime kapanmayı seçtim."
ANNEM ÇOK ACI ÇEKTİ, SONUNDA KENDİNİ ASTI
"13 yaşımda tecavüze uğradım. Babamın arkadaşlarından biriydi. Annem, babam duymasın diye beni gönderdi. Otobüsle İstanbul'a geldim. İki hafta sonra Üsküdar Çocuk Şubesi beni buldu. Babama haber verdiler. Bana orada dediler ki: 'Ailene gitmek istiyor musun?' 'İstemiyorum,' dedim. Karakolda öğrendi babam hamile olduğumu. Bıraktı gitti. Yurtta doğum yaptım. Orada kaldım. 18'imde evlendim. Eşim, evlatlık verilmesine dair imza attı. Çocuğum nerede bilmiyorum. Ben 18, eşim 30 yaşındaydı. Esrar, alkol, hap, hepsi çıktı onda. Yine kaçtım. Annem çok acı çekti. Kaldıramadı yaşadıklarımızı. Kendini astı. Babama öfkem hiç geçmedi. Ondan nefret ediyorum. Kalmadığım yer kalmadı diyebilirim. Yurtta şu an bir kızım daha var. 7 aylık. Onun için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bir sağlam tutunsam, hem kendimi hem de onu kurtaracağım. Görmediğim şey mi kaldı, kafama silah bile dayadılar. Sadece kendimi onlara vereyim diye... Çok şükür hepsinden de sıyrıldım."
YARIN 23 NİSAN
Ümraniye ilçesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çocuk işçiliği ile mücadele birimi kurulmak üzere İstanbul'da pilot ilçe seçildi. İlçede proje kapsamında çocuk işçiliği istatistiki çalışması başlatılacak. 'Çalıştırmayalım, okutalım!' mesajı verilecek. Çocuk işçiler sorunu çerçevesinde kamuoyu oluşturabilmek amacıyla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, özel sektör temsilcileri, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları ortak deklarasyon imzalayacak.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.