Muhafazakarların sinemaya gitme alışkanlığı yok
Geçtiğimiz günlerde vizyona giren Ateşin Düştüğü Yer filminin yönetmeni İsmail Güneş hem sinema dünyasını hem de muhafazakar kesimi yakından tanıyor. Sinema camiasının kendisini dışladığını söyleyen Güneş, muhafazakar kesime de sitem ediyor: "Filmlerimi izlemeyerek bana zarar veriyorlar"
- Ateşin Düştüğü Yer, bir gazete haberinden yola çıkıyor. Neydi bu haberde dikkatinizi çeken?
- Kısa bir haberdi. Bir baba ve anne, kızlarının kalbindeki kist nedeniyle onu hastaneye kaldırıyor. Aile, ameliyat için varını yoğunu ortaya koyuyor. Ama tedavi sürecinde kızın hamile olduğu ortaya çıkıyor. Bunun üzerine baba kızını zehirleyerek öldürüyor. 2003'te okumuştum haberi. Dikkatimi çekense bir babanın kızı için her şeyi feda etmeye hazırken, hamile olduğunu öğrenmesi sonrası onu öldürmesi... Sonuçta baba 37 yaşında ve profesyonel katil değil. Hep babanın durumunu düşündüm. Nasıl kendini ikna etti, kızı gözünün önünde ölürken pişmanlık duydu mu, ıstırap çekti mi?
- Babayı oynamak için Hakan Karahan'ı ikna etmişsiniz?
- Soğuk Oda dizisinde görüp beğenmiştim. Aradım, bir kız çıktı telefona, durumu anlattım. 'Tamam, sizi aratacağım,' dedi. Ama sonra arayan soran olmadı. 'Herhalde benimle çalışmak istemiyor,' dedim ve ikinci kez aramadım. O sırada Kenan İmirzalıoğlu'nun 'Adak gibi bir filmde oynamak istiyorum,' beyanını okudum. Ortak bir arkadaşımıza söyledim. 'Bir yemek yiyelim,' demiş. O yemeği bir türlü yiyemedik. Biz de Talat Bulut'la çalışmaya başladık. Flmi kışın çekmek istiyordum. Onun dizi çekim trafiği uymadı. Keza Erkan Petekkaya ile çalışacaktık, yine dizi nedeniyle programımız tutmadı. Bir gün rahmetli Yusuf Kurçenli'yle konuştum, Hakan Karahan'la olan durumu anlattım. Yusuf Abi, Hakan'ın iyi bir oyuncu olduğunu anlatıp, bizi buluşturdu. Senaryoyu verdim, hemen o gece okumuş. Ertesi gün arayıp 'Böyle bir senaryoyu verdiğin için çok teşekkür ederim. Ben Nişantaşı çocuğuyum, bu insanları hiç bilmem. Ama okuyunca yüreğime bir şey dokundu. Rolü verirsen oynarım,' dedi. Böylece başa dönmüş olduk.
- Filminiz Antalya'ya kabul edilmedi. Ön jüri almadı. Oysa seçkideki birkaç filmden daha iyiydi. Ne düşündünüz o zaman?
- Adana Film Festivali'ne başvuracaktık. Ama Antalya, festivali kadın teması üzerine düzenleyeceğini açıklayınca oraya başvurduk. Ön jüri seçmedi, önyargılı davrandılar. Bu tür yaklaşımlara alıştım artık. Zaten 'sinemanın ötekisi' ilan edilmişiz.
- Neden öyle düşünüyorsunuz?
- 'Sağdan sanatçı çıkmaz' diye bir düşünce var. Öyle bir şey yok. Her kesimden sanatçı çıkar. İyi sanatçı, kötü sanatçı vardır. Biz buradan bir yere varamayız. Bir örnek vereyim. Masumlar filminin yönetmeni, İtalyan Komünist Partisi'nin aktif bir üyesi olan Visconti'dir. Filmin uyarlandığı kitabın yazarı Gabriele D'Annunzio ise İtalyan faşizminin akıl babasıdır. Adam faşisttir, ama burjuvayı iyi yazmış. Visconti de onun için kitabın filmini çekmiş.
EN SON HABERLER
- 1 Hâlâ çok güçlüler
- 2 Filistin davasının savunucusu
- 3 Türkiye’yi görmeden anlatıyorlar
- 4 İlişkilerde ego savaşlarının yeri yok
- 5 Biletler altın değerindeydi
- 6 İhtiyacın kadar kullan kullandığın kadar öde
- 7 Teknoloji sayesinde miniklerin yüzü gülüyor
- 8 Yangından kurtuldu şimdi kendi mucizesini gerçekleştiriyor
- 9 Atıktan istihdama dönüş
- 10 Dünyanın tüm öğrencileri İsrail’e karşı ayakta