Aziz Yıldırım'ın Metris günlüğü

Aziz Yıldırım, cezaevindeki iki revir koğuşundan birinde tek başına kalıyor. Diğer revir koğuşunda ise Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Ünlü ve diğer birkaç mahkum ikamet ediyor. Yıldırım'ın koğuşta değil, revirde kalması bir mecburiyet. Çünkü diyabet (şeker) hastası olan Aziz Yıldırım'ın şekerinin yükselme ya da aşırı düşme tehlikesine karşın gün içinde rutin kontrollerden geçmesi gerekiyor. Aynı durum, Yıldırım gibi diyabetli olan Cübbeli Ahmet için de geçerli. İki ismin gün içinde sık sık koğuşlarından revire götürülmeleri, cezaevinin iç trafiği için sorunlara yol açabileceği için bu karar alındı. Yıldırım'ın ikamet ettiği 15 metrekarelik revirde küçük bir cam bulunuyor. Demir parmaklıklarla örtülü olan bu cam, havalandırma boşluğuna ve hemen karşısında Cübbeli Ahmet'in kaldığı diğer revir odasına bakıyor. Yıldırım güvercinleri çok sevdiğini, dışarıda iken güvercin beslediğini sık sık anlatıyor. Ancak Metris'te böyle bir imkan bulamıyor. Aziz Yıldırım, odasında genellikle üç yıldızlı Fenerbahçe eşofmanını giyiyor. Yıldırım'ın kaldığı revirde, diğer koğuşlarda olduğu gibi küçük bir buzdolabı var. Buzdolabında ilaçları ve her hafta kantinden aldığı ürünler bulunuyor. Kantinden her hafta 300 TL'lik alışveriş yapma hakkı var. Cezaevinde, Aziz Yıldırım gibi rahatsızlıkları olan mahkumlar için 'diyet yemeği' de yapılıyor. Ancak bu yemekleri pek beğenmeyen Yıldırım, genellikle kantinden aldıklarıyla beslenmeyi tercih ediyor. Cübbeli Ahmet Hoca, lakabı 'Cübbeli' de olsa, kurallar gereği cezaevinde cübbesini giyemiyor. Aziz Yıldırım'la sık sık sohbet eden Cübbeli'ye Yıldırım kimi zaman "Maçımız var, dua et Fenerbahçe'ye," diyor. Ancak Fenerbahçe puan kaybederse, Yıldırım "Hoca, iyi dua etmedin herhalde," diye Cübbeli'ye takılıyor. Cübbeli Ahmet ile aynı revirde kalan mahkumlar ise sık sık "Aziz Yıldırım, Cübbeli'yi de Fenerli yaptı," diye iki yürüyüş arkadaşına takılıyorlar.
METRİS'E DİGİTÜRK, YILDIRIM'LA GELDİ
Yıldırım'ın Metris'teki telefon hakkı oldukça kısıtlı. Bazı haberlerde iddia edildiği gibi içeride bir cep telefonu yok. Haftada sadece 10 dakikalık bir telefon hakkı mevcut. Kantinden aldığı kartla ankesörlü telefon kullanan Aziz Yıldırım'ın arayabileceği numaralar da sınırlı; sadece daha önce belirlenen üç numarayı arayabiliyor. Yıldırım'ın Metris Cezaevi'ne gelişi sonrası en büyük değişiklik, televizyonlara Süper Lig'in resmi yayıncı kuruluşu Digitürk'ün gelmesi oldu. Böylece Yıldırım, revirdeki televizyondan karşılaşmaları izleyebiliyor. Yıldırım sayesinde diğer mahkumlar da kendi koğuşlarındaki Digitürk'ten maçları seyredebiliyor. Revirdeki 37 ekran televizyondan FB'nin tüm maçlarını pürdikkat takip eden Aziz Yıldırım'ın ağzından kötü sözler sadece maç izlerken duyuluyor. Hakkındaki iddialarla ilgili olarak ise kimseyle konuşmuyor. Şike davasında Aziz Yıldırım'la birlikte tutuklanan ancak 25 Şubat 2012'de tahliye edilen Fenerbahçeli yönetici Şekip Mosturoğlu, altı ayı aşkın bir süre ikamet etmek zorunda kaldığı Metris Cezaevi'ne tahliyesinden sonra hemen hemen her gün geldi. Mosturoğlu hapse girdiği ilk günler çok zor zamanlar geçirmiş. Psikolojisi bozulan Mosturoğlu'nu ayakta tutan eşi Dilek Mosturoğlu olmuş. Her gün hiç aksatmadan Metris'e gelen Dilek Hanım, avukat olması sayesinde eşiyle sürekli görüşebilmiş. Dilek Hanım'ın görevini tahliye sonrası bu kez Mosturoğlu üstlenmiş. Mosturoğlu, cezaevine uzun süre hemen hemen her gün, bu kez 'misafir' sıfatıyla gidip Yıldırım'a, İlhan Ekşioğlu'na moral vermiş. Ancak bir süredir bu ziyaretlerini azaltmış.