Pazar 27.05.2012
Son Güncelleme: Pazar 27.05.2012

Sosyal medyanın 'asosyal' prensi

Facebook’un yaratıcısı Mark Zuckerberg, geçen hafta mütevazı bir düğünle dünya evine girdi. Çevresinde ‘asosyal’ biri olarak bilinen Zuckerberg, Harvard’da bir kulübe üye olamadığı için dünya nüfusunun yedide birinin mensubu olduğu devasa bir kulüp kurdu.

Herkesin metazoriyle izlendiği bir dünyayı anlatan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanına ismini veren Orwell yılında, 14 Mayıs günü doğan bir çocuğun 20 yıl sonra herkesin, rızasıyla kendini izlettirdiği bir sanal dünya yaratacağını kimse bilemezdi. Özel hayatlarını isteyerek kamusal alana taşıyanların birinci adresi olan sosyal medya tapınağı Facebook'un mimarının, özel hayatları devlet zoruyla 'kamusallaştırılan' insanların trajedisini anlatan bir korku ütopyasıyla özdeşleşmiş yılda doğması mucizevî olmasa bile manidardır.
Bu çocuk -Mark Elliot Zuckerberg- doğduktan tam 28 yıl beş gün sonra, 19 Mayıs 2012'de dünya evine girecek ve böylelikle bize, ilginç hayatını kısaca anlatmak için gerekli bahaneyi verecekti. Çağımızın gençlik idollerinden olan Zuckerberg'ün, evlilik için genç sayılabilecek yaşta, bir 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı günü evlenmesi de anlamlıdır. 19 Mayıs'ta evlendiği için değil ama başarılı bir genç müteşebbis olduğu için Zuckerberg, Mustafa Kemal Atatürk'ün takdirine mazhar olabilirdi.
Bu genç girişimcinin serveti, evlendiği gün itibarıyla 19 milyar doları aştı. Buradan -Zuckerberg de Musevi kökenli olduğuna göre- kabalacı ya da ebcetçiler gibi bir '19 mistisizmi' türetecek değiliz. Bununla birlikte 19'un Zuckerberg'e yarayan bir sayı olduğunu söylemekte beis yok.
Mark Zuckerberg, New York eyaletinin White Plains adlı şehrinde Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. (Sonradan ateist olmuş.) Bazı Türkçe kaynaklarda ailenin tek çocuğu olduğu yazılı, ama bu bilgi yanlış. Mark'ın üç kız kardeşi var. Adları Randi, Donna ve Arielle. Kardeşlerden en büyüğü olan 1982 doğumlu Randi, Facebook'ta bir dönem pazarlama yöneticiliği yaptı. Zuckerberg'ün annesi Karen bir psikiyatrist. Babası Edward ise diş hekimi.
Mark Zuckerberg, ortaokulu Ardsley High School'da, liseyi Phillips Exeter Academy'de okudu. Postmodern teknoloji kuşağının ilk üyelerinden biri olarak çocukluğunda da iyi bilgisayar kullanıyordu. Öyle ki, 1996 yılında, henüz 12 yaşındayken babası için ev ve işyeri arasında bağlantı sağlayan ZuckNet adında bir program icat etti.
2002 yılında dünyanın en iyi üniversitelerinden biri, belki de birincisi olan Harvard Üniversitesi'ne girdikten sonra okulun disiplin kuruluna sevk edilmesine neden olan Facemash adlı siteyi kurdu. Harvard'ın en güzel ve en yakışıklı öğrencilerinin seçildiği bu siteye fotoğraf koymak için üniversitenin veri tabanını 'hackledi'.
ZENGİNİN KARISI, ZÜĞÜRDÜN ÇENESİ…
Mark Zuckerberg, 2003'ün sonunda Harvard'da, geçtiğimiz hafta evlendiği Priscilla Chan ile tanıştı. Massachusetts doğumlu bir Asya Amerikalı (Çin asıllı) olan Chan, Harvard'da biyoloji okudu ve Kaliforniya Üniversitesi'nde tıp eğitimi gördü.
Sosyal medyada kimi yorumcular, Zuckerberg'ün dikkat çekici bir güzelliği olmayan bu genç kadınla evlenmesini, üzerlerine vazife olmadığı halde yadırgadılar. Hâlbuki Zuckerberg gibi gösterişten hoşlanmayan ve de vefalı birinin Facebook'u yaratmadan önce tanıştığı kadınla evlenmesi şaşırtıcı değil. Aşk ve kadınlar üzerine pesimist, ama çarpıcı aforizmalarıyla tanınan müntehir yazar/şair Cesare Pavese, Yaşama Uğraşı'nda "Hiçbir kadın bir adamla parası için evlenmez. Kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce, ona âşık olacak kadar akıllıdır," der.
Priscilla Chan; çift, henüz oğlan tarafının zengin olmadığı bir dönemde tanıştığı için bu kategoriye girmiyor. Zaten Chan, Kaliforniya yasalarına göre Zuckerberg ile evlenmese de birlikte yaşadıkları için malvarlığını paylaşma hakkına sahipti. Şayet henüz 'züğürt bir teenager' iken Zuckerberg ile evlenseydi şimdi Facebook hisselerinin doğal ortağıydı. Ancak kocası gibi o da gösterişe pek önem vermiyor olacak ki, 19 Mayıs'taki nikâh töreninden önce bir evlilik anlaşmasına imza attı.
Zuckerberg ile Chan, Alpha Epsilon Pi adlı kardeşlik cemiyetinin partisinde tuvalet kuyruğunda tanışmışlar. Yeri gelmişken, Zuckerberg'ün masonik dayanışmayı ilke edinmiş bu tür kulüplere zaafının olduğunu belirtelim. Bunu, hayatını anlatan The Social Network (Sosyal Ağ) adlı filmden biliyoruz. Filmden özetle, Zuckerberg'ün Harvard'ın en köklü ve seçkin kulübü The Phoenix'e alınmadığı için tarihin en büyük sanal kulübünü yarattığı sonucunu çıkarmak mümkün. Bu sanal kulübü kurarken Harvard Üniversitesi'nden arkadaşları Dustin Moskovitz, Eduardo Saverin ve Chris Hughes da onunla birlikteydi. Ama fikir ve uygulama Mark Zuckerberg'e aitti. Buna rağmen Zuckerberg, Facebook'la köşeyi döndükten sonra Harvard'da kendisine üniversitenin mail adresi uzantısının kullanıldığı bir sosyal ağ kurmayı öneren Tyler ve Cameron Winklevoss adlı ikizler tarafından 'entelektüel hırsızlıkla' suçlandı. Zuckerberg'e dava açan ikizler, ondan 65 milyon dolar tazminat istediler. Ancak sonra davadan vazgeçtiler.
Başlarda Facebook'un adının önünde 'the' eki vardı. Sonra Napster'ın yaratıcısı Sean Parker'ın önerisiyle 'the' eki kaldırıldı. Zuckerberg, siteyi kurduktan bir süre sonra Kaliforniya'daki Silikon Vadisi'nde yer alan Palo Alto şehrine taşındı. Facebook, kurulduğu yılın Aralık ayında 1 milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Allah, Zuckerberg ve arkadaşlarına 'yürü ya kulum' demişti. 21 Temmuz 2010'da Facebook üyelerinin sayısı 500 milyonu aştı. Üye sayısı, şimdi 1 milyarı zorluyor.
Facebook'un atası Facemash yüzünden disipline sevk edilen Zuckerberg okuldan ayrılmak gibi ağır bir bedel ödedi, ama o gün yaptığı şeyin getirisinin, götürüsünden fazla olduğu rahatlıkla söylenebilir.
DEVLET BAŞKANI GİBİ
Facebook'un tam 950 milyon kullanıcısı var ki, bu da dünya nüfusunun yedide biri gibi bir orana tekabül ediyor. Başka bir deyişle dünyada aşağı yukarı bilgisayar sayısı kadar Facebook üyesi var. Mark Zuckerberg de yeryüzünün en büyük sosyal ağı sayesinde bir devlet başkanı kadar güçlü. ABD Başkanı Barack Obama'nın dünyanın en güçlü insanı olarak kabul edildiği listeye Zuckerberg 9. sıradan girdi.
Zuckerberg, 'asosyal' olduğu ve topluluk önünde konuşmaktan pek hoşlanmadığı halde zaman zaman devlet büyüklerinin verdiği davetlere iştirak ediyor. Geçtiğimiz yıl Obama'nın, teknoloji zenginlerine verdiği yemeğe katıldı.
Şaşırtıcı bir biçimde takım elbise giyerek görüştüğü (Genelde tişört giyiyor çünkü) Fransa'nın ex-Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin (Fransa'nın Mesut Yılmaz'ı olarak nitelendirilebilecek bu düşük profil siyasetçi iki hafta önce Üç Boyutlu Portre'nin konuğu olmuştu) yanında eli cebindeyken çektirdiği fotoğraf ile de hafızalara kazındı.
Cumhurbaşkan Abdullah Gül de iki gün önce Silikon Vadisi'ndeki teknoloji merkezlerini gezerken Mark Zuckerberg'in mimarı olduğu Facebook'a da gitti. Zuckerberg'ün 8 yıl önce kurduğu Facebook şimdi 104 milyar dolar değerinde. Genç adamın kişisel serveti de tam 19,1 milyar dolar. Yani Zuckerberg, Facebook'tan sonra en popüler sosyal medya sitesi olan Twitter'a biçilen değer kadar kişisel servet sahibi. Yarattığı sanal âlem, pek çok kullanıcı için ikinci bir yaşam alanı. İspanyol düşünür Ortega Gasset, "Yaşamak, bir ortamın çaresiz tutsağı olmaktır," diyor. Bu ilke, bazıları için 'sosyal medya yaşamı'nda da geçerli.
2010 yılında enformasyon çağının en etkileyici 100 kişisi arasında birinci seçilen Mark Zuckerberg'ün başarısı tartışılmaz. Bu başarıyı sadece genç adamın girişimciliğine değil, aynı zamanda ABD'nin yıldız yaratmadaki maharetine yormak gerekiyor. Facebook veya Twitter gibi büyük projeler Rus icadı değil. Konuştuğumuz ikinci dilden, izlediğimiz filmlere, okuduğumuz romanlara kadar hemen her şeyde ABD'nin imzası var. Buna rağmen Amerikalıları 'beğenmiyoruz'.
Evet, ABD paranın ve gücün belirleyici olduğu bir ülke. Ama hangi ülke değil ki. ABD'nin en önemli farkı, bu gerçeğin dürüstçe itiraf edildiği ve belirli bir racona oturtulduğu bir ülke olması. Racona uyan pek çok Amerikalı, olaylara bir Marksist kadar sınıfsal bakabiliyor. Bu yönüyle bir Amerikalı, Soğuk Savaş yıllarının Rusyası'nda totaliter rejimin propagandalarıyla güdülenmiş bir Rus'tan çok daha fazla sınıfsal bilince sahip.
Sözkonusu bilince, akıl baliğ olduğundan beri sahip olan Mark Zuckerberg de akranları kadar zengin ve yakışıklı olmadığı için istediği kulübe giremeyince kendi kulübünü kurdu. Bu yönüyle Zuckerberg'ün, Facebook'u Freud'un 'yüceltme' dediği mekanizma sayesinde yarattığı söylenebilir. Okul yıllarında
-erotik soyadıyla pek de uyuşmayacak şekilde- kızlarda sevgiden çok kızgınlık hissi yarattığı için kendini sanal âleme adayan Zuckerberg bu sayede büyük bir buluşa imza attı ve hayal bile edemeyeceği bir güce erişti. Facebook'un yaratıcısı, gücün belirleyici ilke olduğu ülkede cesaretinin ve çalışkanlığının karşılığını aldı. Cemil Meriç'in 'coğrafi kader,' dediği şeyin olumlu yansımalarını gördü. Ya onun kadar şanslı olmayanlar, sözgelimi Türkiye'deki Zuckerberg muadilleri… Onlar da, bizimki gibi ülkelerde cesaret ve çalışkanlık genelde Kafkaesk bir cezalandırmanın gerekçesi olduğu için kaderleri gereği, şairin deyişiyle yenilgi yenilgi büyüyecek zaferlerini bekliyorlar.
BAŞARISININ SIRRI, KOMPLEKSLERİNDE GİZLİ
Mark Zuckerberg'ün hayatını anlatan, Sosyal Ağ adlı film, Ben Mezrich imzalı The Accidental Billionaires (Kazara Milyarder) adlı kitaptan uyarlandı. Fight Club'ın (Dövüş Kulübü) yönetmeni David Fincher'ın yönettiği filmin sloganı 'Birkaç Düşman Edinmeden 500 Milyon Arkadaş Kazanamazsınız' idi.
Sosyal Ağ, Zuckerberg'ün, kendisini terk edecek kız arkadaşı ile bira içtiği bir sahneyle başlıyor. Jesse Eisenberg'in canlandırdığı Zuckerberg, kız arkadaşına o sahnede şöyle diyor: "Onlar seçkinler. Eğlenceli ve iyi yaşıyorlar. Onlara kendimi gösterecek bir şey yapmalıyım."
Bu konuşmanın sonunda kız arkadaşı Zuckerberg'ü terk ediyor. Filmde Justin Timberlake'in canlandırdığı Sean Parker, Napster adlı internet sitesini neden kurduğunu açıklarken, "Lisede âşık olduğum kız karma atletizm takımının kaptanıyla çıkıyordu. Ben de onu, elinden almak için bir şey yapmak istedim," diyor. Bu cümleden anlaşıldığı kadarıyla Napster'ın yaratıcısı ile Facebook'un yaratıcısının başarısının sırrı, benzer 'kompleks'lerde gizli.
Filmin son sahnesinde Zuckerberg, Facebook'a üye olmuş eski sevgilisi Erica Albright'a (Bu karakter tamamen kurgusal) arkadaşlık talebi gönderiyor. Zuckerberg, film gösterime girdikten sonra şu yorumu yapmıştı: "Kimsenin ben henüz hayattayken filmimi yapmamış olmasını dilerdim."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.