Bir suikastın 'faili meçhul maktul' evrakı
Hrant Dink cinayeti, 19 Ocak 2007 tarihinde işlendi, ama o tarih itibarıyla sona ermedi! 2008 yılından beri devletin, Dink suikastıyla ilgili çok kıymetli evrakı faili meçhul cinayete kurban gidiyor. Bu evrak saklandığı için Dink de yeniden yeniden öldürülüyor
BAŞBAKANLIK'TAN RAPOR SAKLANIYOR
Daha bitmedi. Hrant Dink suikastındaki ihmaller zincirini soruşturan Mülkiye Başmüfettişi Mustafa Üçkuyu'nun bu raporla ilgili ilginç tasarruflarına gelelim: Üçkuyu, Dink'in öldürüleceğini haber veren raporun gönderildiği dönemde, yani Şubat 2006'da İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüten Sabri Uzun'un ifadesine 4 Kasım 2009'da başvuruyor. Uzun, ilk ifadesinde, polis muhbiri Erhan Tuncel kaynaklı haber raporunun dört maddelik kısmı kendinden gizlendiği için özetle şöyle diyor: "Raporda 'Dink'e yönelik eylem yapılacak' deniliyordu. Eylem, yumurta veya domates atma şeklinde de olabilir. Sonradan öldürüleceğini o rapordaki bilgilerle kestirmek zor." Sabri Uzun, 9 Kasım 2009'da Başbakanlık Teftiş Kurulu'na (BTK) intikal ettirilen bu ifadeyi verdikten sonra raporun beş maddelik asıl versiyonuna ulaşıyor. Tehdidin boyutunun çok farklı olduğunu gösteren bu raporun kendisinden gizlendiğini anlayınca dehşete düşüyor ve Başmüfettiş Mustafa Üçkuyu'dan tekrar randevu istiyor. İkinci ifadeyi 4 Aralık 2009'da veriyor. Diyor ki, "Ben raporun orijinal halini hiç görmemiştim. Orijinal halinde kesin bir suikast tehdidi var. Bu rapor bana böyle yansıtılmadı. C bürosunda takıldı. Benden özellikle gizlendi." Bu ifade alındıktan sonra olması gereken ne? Daire başkan yardımcılarının ve daha önemlisi C bürosunun başındaki kamu görevlisinin ifadesine başvurmak... Başmüfettiş bunu yapmadığı gibi Sabri Uzun'un verdiği ikinciyi ifadeyi, yani ifadenin asıl önemli kısmını BTK'ya göndermiyor. Uzun'un ifadesi Aralık 2009'da BTK'ya gönderilmesi gerektiği halde yaklaşık üç yıldır Mülkiye Teftiş Kurulu'nda. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Dink suikastındaki ihmalleri ortaya çıkarın," diye talimat verdiği halde bu işi yapmakla mükellef BTK'dan belge saklanıyor. 'Paralel devlet'in öncelikleri, devletin anayasal ve yasal ilkelerinin önüne geçiyor. Can alıcı soru şu: Birileri Kafkaesk bir biçimde suçunu bilmeden cezalandırılırken suç işleyenler neden korunuyor? Edebiyatta kabaca absürt ve nedensiz olana Kafkaesk denir. Bu kavram, ünlü yazar Franz Kafka'nın Dava ve Şato gibi romanlarında yarattığı atmosferi anlatmak için kullanılır. Okurlar, Kafkaesk olanda suçu değil, yalnızca cezayı görür. Romanın kahramanı da neyle suçlandığını bilmez ama ceza çeker. Kafkaesk, aslında yanlış bir biçimde 'suçsuz ceza' olarak yorumlana gelmiştir. Öyle değildir. Çünkü suç vardır, sistemin yaratıcılarına göre işleyen açısından her zaman bir suç vardır. Sadece suç, kolektif vicdanda kabul görmeyeceği, yani suç olarak nitelendirilmeyeceği için kamudan gizlenir. Peki, 'suçsuz ceza'yı yönetebilecek durumda olan güç, 'cezasız suç'ın öznesi neden olamasın? Başka sorum yok.
YENİ BİR DİNK VAKASI MI İSTENİYOR?
Sabri Uzun, Emniyet içinde Emin Arslan ve Hanefi Avcı ile birlikte hareket eden bir isimdi. Bu üç polis şefinin yakın olduğu bir diğer isim de İsmail Çalışkan idi. Bu grubu, zaman zaman Çalışkan'ın da katılmasıyla dörtlüye dönüşen 'üç silahşörler' olarak nitelendirmek mümkün. Bu isimlerden en sert şekilde tasfiye edilen Hanefi Avcı oldu. 2005'te Hanefi Avcı'nın görevden alınmasına anlam veremeyen isimlerden biri de gazeteci Ali Bayramoğlu idi. Geçtiğimiz günlerde bir site, Bayramoğlu ile ilgili dezenformatif bir yazı yayınlandı. Bayramoğlu'nun Ermeni asıllı olduğunun öne sürüldüğü (Bildiğimiz kadarıyla değil, ayrıca olsa bile ne önemi var) bir yazının yayınlanması, bazı güçlerin Dink suikastı benzeri yeni bir olaya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor olabilir. Zira bu yıl, 2014 sürecine giden yolda önemli bir dönemeç. Birileri 2014'te de, tıpkı 2007'de olduğu gibi istedikleri olsun diye kimi karanlık olaylara göz yumabilir, hatta sebebiyet verebilirler. Ali Bayramoğlu ile ilgili yazıyı yayınlayan site, geçtiğimiz haftalarda beni de bir başka şekilde hedef gösterdi. Bu tür sitelerin maksadı 'paralel devlet' tahakkümüne karşı çıkan yazarları yıldırmak. Bilinmesi gereken en önemli şey, bu yazıda anlatılan operasyonları kurgulayanlarla bu tür yazıları yayınlatanların aynı çevre olduğu.
EN SON HABERLER
- 1 Dünyanın tüm öğrencileri İsrail’e karşı ayakta
- 2 Aşk ile dönenlerin sırra erenlerin dergahı
- 3 Hayatın akışına güven yeni başlangıçlara açık ol
- 4 Diyarbakır’a turistler akın ediyor
- 5 Lüks modanın etikle imtihanı
- 6 11 yılda ülkeyi saran bisiklet turu
- 7 Gençler ‘Sağlıklıysam, mutluyum’ diyor
- 8 Duyarsız kalmam düşünülemez
- 9 Rallici annenin co-pilot kızı
- 10 ATM Dubai’de gurur verici bir gösteri