Pazar 15.07.2012
Son Güncelleme: Pazar 15.07.2012

Kenyalılar da onları izlemiş

Vatandaşlığa geçtikleri isimleriyle Polat Arıkan ve Tarık Akdağ, Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda kazandıkları madalyalarla dikkat çekti. Kenya asıllı atletlerin yarışları, ana vatanlarındaki milli kampta da takip edildi

Türk spor tarihinin başarı öyküleriyle dolu sayfaları, geçtiğimiz günlerde Helsinki'de yazıldı. Kadınlarda Nevin Yanıt (100 metre engelli), Gülcan Mıngır (3000 metre su engelli) ve Aslı Çakır Alptekin (1500 metre) altın madalya alırken, Gamze Bulut da (1500 metre) gümüş madalyayla Türkiye'ye döndü. Erkeklerde ise Polat Kemboi Arıkan 5 bin metrede bronza, 10 bin metrede altına uzanırken, Tarık Langat Akdağ da 3000 metre su engelli de gümüş madalyanın sahibi oldu. Atletizm Milli Takımı ana sponsoru Turkcell'in atletleri ödüllendirdiği bir basın toplantısının ardından sporcularımızla bir araya geldik. Kenyalı Türklerin hikayesi ilginç geldiği için sayfalarımızda onlara yer vermek istedik. Önce şu başlığa çıkardığım hikayeyi bir anlatayım. Kenya Milli Takımı'nın 5 bin metrecileri Thomas Longosiwa ve Edwin Soi, bizim çocuklarla 'feys'te arkadaş. Helsinki sonrası bizimkilere "Londra'da görüşürüz!" diye mesaj atmışlar. Meğerse Kenya Milli Takım kampına bu yarışları izlemek için özel uydulu televizyon getirilmiş! 21 yaşındaki Polat Kemboi Arıkan'la başlayalım...
- Geride bıraktığınız sürece baktığınızda neler düşünüyorsunuz?
- Acayip bir hikaye. Atletizme tutkuyla bağlı bir Türk geliyor ve seni Kenya'da buluyor. Avrupa'da şampiyon oluyorsun. Madalyalar kazanıyorsun. Belki çok klasik olacak ama rüyalarım gerçek oldu.
- Vatandaşlığa geçmeniz zor bir karar mıydı?
- Çok zor değildi. Bana yapılan davranış şeklinden ailem de ben de memnun kaldık. Eğer ailem karşı çıksaydı, kabul etmezdim ama onlar da bana hep destek oldu.
- Bu kararınızda paranın etkisi nedir?
- Elbette spor bana hayatımı kazandırıyor, ama hepsi bu değil. Paraya göre davranırsan, saygını kaybedersin. Para için başka ülkelere giden arkadaşlarımızın durumu ortada. Bu başarının sırrı arkadaşlıkta. Beni başarılı olmaya teşvik eden, cesaretlendiren bir yapı var. Önder Özbilen, diğer antrenörler, federasyon yetkilileri herkes sıcakkanlı ve ayrıca da işlerini çok iyi yapıyorlar. Buna sponsorları bile ekleyebiliriz.
- Türkiye'yi seçmeseniz neler olurdu, hiç düşündünüz mü?
- Minnettarım, önce onu söylemek istiyorum. Birkaç yıl önce averajın üstünde bir sporcuydum, kendimi çok geliştirdim. Bunların hepsi Türkiye'nin sayesinde. O yüzden buraya 'Ülkem,' demekte bir sakınca görmüyorum.
- Takım arkadaşlarınızla aranız nasıl?
- Herkesle aram iyi. Özellikle kadın sporcularımızın davranışları beni etkiledi. Kadınlarımız çok sosyal ve insana cesaret veriyorlar. Yarıştan önce ve sonra benimle konuşurlar, bana cesaret verirler. Bunlar bir sporcu için bulunmaz nimet.
- Türkiye'den neden sizin mesafelerinizde iyi dereceler yapacak sporcular çıkmıyor?
- Türkiye'de herkes futbolcu olmak istiyor. Kenya'da ise herkes atlet! Şaka bir yana, bu doğuştan gelen bir hediye. Kenya tarihinin en önemli yerlerinden birini atletizm tutuyor. Türkiye'de son dönemde önemli gelişmeler var, onları da iyi izlemek lazım.
AKDAĞ: LO NDR A'DAN DÖNÜNCE TÜRKÇE DERSİ ALACAĞIM
Şimdi de mikrofonlarımızı Tarık Langat Akdağ'a çeviriyoruz...
- İlginç bir branşta yarışıyorsunuz. Bu dala nasıl karar verdiniz?
- Küçükken televizyonda engelli yarışını izlerken kendi kendime 'Ben bunu yapacağım,' dedim. Engelleri ve taktiksel koşma zorunluluğunu seviyorum.
- Sizin vatandaşlık kararınız da Polat gibi kolay mı oldu?
- Evet. Hızlı alınması gerekiyordu. İlk başta ailem bilmiyordu, sonra durumu izah ettim. Karşı çıkmadılar.
- Türkiye için siz de 'Ülkem,' kelimesini kullanıyorsunuz. Bu biraz zorlama değil mi?
- Vatandaş olmaktan dolayı çok mutluyum. Bir atletin hayali, yarışta podyum görmek ve dünyaya nereden geldiğini göstermek için bayrağı alıp tur atlamaktır. Ben o rüyayı gerçekleştirirken, Türk olmaktan gurur duyduğumu anladım.
- Kenya'da durumu nasıl karşıladılar?
- Facebook'da ismim Tarık Langat Akdağ. Herkes ilk başta 'Bu ne?' diye sordu. Şimdi alıştılar, bana herkes Tarık diyor!
- Türkçeyle aranız nasıl?
- Londra dönüşü ders alacağım. Yavaş, yavaş... Zaten Kenya'da da çaya çay diyoruz (Türkçe konuşup, gülüyor).
- Geriye dönüp baktığınızda ne söylemek istersiniz?
- Çıplak ayakla antrenman yapmıştım ilk yıllarda. İlk ayakkabılarımı komşumuz almıştı.
BU İKİLİYİ KİM KEŞFETTİ?
Hemen yanıt veriyorum: Önder Özbilen. Eski bir Atletizm Federasyonu üyesi olan Özbilen camiada Etiyopya asıllı Elvan Abeylegesse'yi keşfeden adam olarak biliniyor. Özbilen, iki yıl önce bu kez Kenya'nın ünlü atletlerinin yetiştiği Rift Vadisi'ne gidiyor ve Polat'la Tarık dışında son Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nda gümüş madalya kazanan İlham Tanui Özbilen'i de Türk atletizmine kazandırıyor. Özbilen'e kulak verelim şimdi de: "Biz Kenyalıların gelecek vaat eden sporcularını, hatta Kenyalıların umutlarının olmadığı sporcuları bulmaya çalışıyoruz. Burada ciddi bir takip sistemi ve bir çalışma var. Bu yetenekleri işlemeye çalışan onları Türkiye'ye adapte etmeye kafa yoran bir sistem bu. Yoksa 'bas parayı al en iyi atleti' durumu yok ortada. İlham Tanui'yi, Türk yapmaya çalışmasak ne Polat ne de Tarık için bir sıkıntı olmazdı. Kenyalılar bize "Paul Kemboi kim?" diyorlardı şimdi o, derecelerini bir dakika geliştirdi. Devşirmeye karşı çıkanların, 'Yabancı kökenli atletler Türk gençlerinin önünü tıkıyor' görüşünü savunanlara hatırlatmak lazım. Bu dallarda Doğu Afrikalılarla baş etmek imkansız. Bütün Britanya'nın üstüne titrediği Mo Farah da Somali asıllı mesela. Türk atletler zaten orta ve uzun mesafelerde barajı geçemiyor. B barajını geçenler de ilk turda eleniyor. Olimpiyat'a hiç gitmesek, o kategorileri boş geçirsek daha mı iyi?"
NEDEN POLAT ARIKAN VE TARIK AKDAĞ?
Bu iki sporcunun soyadlarının Arıkan ve Akdağ olmasından rahatsız olanlar var. Devşirme sporcular üzerinden milliyetçilik yapıldığını düşünenlerin sayısı eminim az değil. Hatta soyadları bıraktım 'Polat Alemdar' komplo teorisi bile üreten olmuştur. O zaman gerçeği öğrenme vakti. Önce soyadlarıyla başlayalım. Önder Özbilen, Boğaziçi Üniversitesi'nden çok yakın iki arkadaşının soyadlarını tercih etmiş. Atletler de Özbilen'in arkadaşlarıyla tanıştıkları ve hoşlandıkları için bu öneriyi kabul etmiş. İsimlere gelince burada bir ses benzeşmesi durumu var. Paul (Pol) Polat olmuş, Patrick (Patrik) de Tarik... (Tarık'ı onlar i'yle okuyor). Bu arada Kemboi sabaha karşı, Langat akşam doğan demekmiş.
NOT : Polat, Tarık ve İlham'ın ortak özellikleri, Kalenjin kabilesine bağlı olmaları. Wilson Kipketer, Moses Tanui, Bernard Lagat, Moses Kiptanui ve Paul Tergat gibi isimler de hep Kalenjin kökenli.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.