Pazar 12.08.2012
Son Güncelleme: Pazar 12.08.2012

Dünyanın gündemine Londra'dan bakıyor

2004 yılından beri İngiltere'de yaşayan Türkiyeli gazeteci Selin Girit'le, hem birinci yılında Londra ayaklanmalarını, hem de Olimpiyat heyecanını ve BBC'de görev yapmanın olumlu ve olumsuz yanlarını konuştuk

Bu yaz Londra bize gayet ışıltılı ve güzel görünebilir. Daha bir yıl evvel manzara çok başkaydı. Temmuz ayında İngilizler önce en büyük ressamlarından birini, Lucian Freud'u kaybettiler. Sonra da şarkıcı Amy Winehouse'u. Asıl felaket ise 6 Ağustos'da Tottenham'daki ayaklanmalarla başladı. Hazırlıksız yakalandılar ve buna sinir oldular. Politikacılar, binlerce kişi tutuklandığında bile bunun problemi çözeceğinden emin görünmüyorlardı. Sonra insanlar bir araya geldi. Danny Boyle'un Olimpiyat Oyunları açılış törenindeki sanayi işçileri gibi çalışmaya koyuldular. Bir sene boyunca, oyunlar kazasız belasız gerçekleşsin diye her türlü hazırlığı yaptılar. Bu arada Londra hakkındaki külliyat genişledi. Mesela BBC, Burası Londra (London Calling) isimli bir belgesel dizisi hazırladı. Türkiyeli gazeteci Selin Girit'in sunduğu bölümleri seyredip kendisiyle konuşurken, Londra'ya, ayaklanmalara ve gazeteciliğe dair söyleyecekleri olduğunu fark ettim. İlk defa 2004'te Londra'ya gelmiş Girit. Sekiz yıldır BBC'de çalışıyor, NTV'de de yayınlanan BBC Türkçe programlarını sunuyor. İstanbul'da yaşarken kanalın açtığı sınava başvurmuş. Yazılı sınav ve mülakatın ardından tam umudu kesmişken dönemin BBC Türkçe Müdürü Hüseyin Sükan'dan bir telefon almış: "Selin, biz seninle çalışmak istiyoruz." Evde yalnız olduğunu, bir süre dans ettiğini, kendi kendine kahkahalarla güldüğünü hatırlıyor. BBC'den önce Skyturk'te sabah programını hazırlayıp sunuyor, geceleri 12.00'de işe gidiyor, sabah 10.00'da çıkıyormuş. Yorulmuş. "Biraz hayatımı değiştirmek, kendime çeki düzen vermek istediğim bir dönemdi. BBC Türkçe'nin eleman aradığını duyunca başvurdum."
MAHALLESİ YANDI
İstanbul' dan Londra'ya iki bavulla gitmiş. Kimseyi tanımıyormuş İngiltere'de. Neler öğrenmiş orada? "Habere nasıl yaklaşmam gerektiğini, mülakat yapacağım kişileri neye göre seçeceğimi, doğru sorular sormanın önemini, basit kelime tercihlerinin bile gerçeği ne kadar çarpıtabileceğini, klişelerin ne kadar rahatsız edici olduğunu." Ama BBC'yi idealize etmeye niyeti de yok. "Burada hayat dikensiz bir gül bahçesi değil. Ve yine de hiç değilse habere sadece gazeteci gözüyle yaklaşmayı, çıkar ilişkilerinin dışında kalmayı başarabildiğimizi düşünüyorum." Londra ayaklanmaları sırasında İstanbul'da, ameliyat geçiren babasının yanındaymış. Televizyonda yaşadığı mahallenin alevler içinde olduğunu görmüş. "İnanılır gibi değildi. Her gün önünden geçtiğim restoranların camlarının indirildiğini, selamlaştığımız berberin dükkânına nasıl saldırıldığını görmek çok tuhaftı," diyor. "Herkes olanları yağmacılık olayları şeklinde tanımlıyor. Ama ben fahiş fiyatlara çıkan üniversite harçlarının, kapatılan gençlik merkezlerinin, gençlerin geleceklerinin ellerinden alındığını düşünmelerinin de bunda etkili olduğunu düşünüyordum." Yaşadığı mahallenin, Ealing'in yanması onu derinden etkilemiş haliyle. "Evimin 50 metre ötesindeki dükkânların ateşe verildiğini görmek çok tuhaftı. Ealing'de orta yaşlı bir adam isyancı gençlere müdahale etmek isteyince dövüldü ve hayatını kaybetti. Yerinde ben de olabilirdim hissi, garip bir his."

HERKES HER İŞİ YAPIYOR
Ayaklanmaların dikkat çekici bir özelliği de Türkiyelilerle ilgiliydi. İngiliz polisler yaşananları izlerken, Türkiyeliler dükkan ve iş yerlerini savunmuşlardı. "Ne yalan söyleyeyim, haberleri görür görmez, 'Hah, kesin 'Kahraman Türkler' diye bir manşet atılır' demiştim. Öyle de oldu. Türkler ve Kürtler demek lazım. Çünkü orada Türkler kadar Kürtler de vardır. Dükkânlarını, kendi mal ve mülklerini korumaya çıkmışlar sonuçta. Ben kahramanlık değil, normal bir tutum olduğunu düşünüyorum." Bu yaz ise Londra'da farklı bir alev, Olimpiyat meşalesinin alevi yanıyor. Selin, akredite olmadığı için Olimpiyat Köyü'ne giremediğini anlatıyor. "Yine de her gün Olimpiyatların resmi sitesine girip bilet bakıyorum. Bunu da kaçırırsam çok ayıp olacak!" Adını İngiliz punk müzik grubu The Clash'in ünlü şarkısından alan London Calling programlarına geliyor laf. Bunun gurur duydukları bir iş olduğunu, çok iyi bir ekiple çalıştıklarını söylüyor. Nasıl bir ortamda çalışıyor peki bu ekip? BBC Türkçe Servisi'nde herkesin her işi yaptığını anlatıyor. "Ben son iki yıldır Dünya Gündemi'nin sunuculuğunu da üstlendiğimden, büyük oranda yalnızca televizyon programıyla ilgileniyorum." Mesaisi sabah 08.00'de başlıyor. "Çayımı koyduktan sonra dünyada neler olup bittiğine, BBC muhabirlerinin nereden ne haberler gönderdiğine bakıyorum. Sonra Dünya Gündemi'nde çalışan ben dahil üç kişi toplanıyor, ne yapacağımıza, hangi konuları işleyeceğimize birlikte karar veriyoruz. Her birimiz haberlerden birini yazmaya, ardından da montajlamaya koyuluyoruz. Çok yoğun çalışıyoruz. Ama keyifli de." Son olarak Türkiye'ye dönmeyi düşünüp düşünmediğini soruyorum. "Dönmeyi çok istiyorum aslında," diyor. "Sekiz yıl az zaman değil. Ama tabii duygusal davranmak, dönüp pişman olmak da istemem. Özellikle medyanın durumu düşünüldüğünde dönüp dönmemek kararı, üzerinde etraflıca düşünülmesi gereken bir karar. Koşullar oluştuğunda tabii ki dönmek, çok sevdiğim Kadıköy'de yaşamak isterim." Anlaşıldı: Uzaktaki şehirler insana hep içinde olduğundan biraz daha ışıltılı ve güzel görünüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.