Avlanma yasağı yine fırtına yarattı
Balık sezonuna girerken ortalık toz duman... Yeni yönetmelik ne balıkçı reislerini memnun etti ne de sivil toplum örgütlerini. Denizlerimizde balıkların bitmemesi için uzlaşma şart
LÜFERE 24 METRE YASAĞI
İki yıl öncesine kadar ciddi bir denetim olmaması yüzünden, balıkçı tekneleri Boğaz'da kıyıya iyice yaklaşıp, 11 metreye kadar sığ sulardan ağla balık çekebiliyor, bu, Karadeniz'den Marmara'ya geçmeye çalışan lüferler için gerçek bir katliam anlamına geliyordu. Yeni düzenlemeyle özellikle lüferler 24 metre yasağıyla bir ölçüde koruma altına girdi. Kasım ayı gelip de havalar soğuyunca, lüfer daha derine, 30 metreye iner. İyi denetlenirse, kasım ayına kadar tezgahlarda her zamankinden daha az lüfer göreceğiz, ama bu süre içinde önemli miktarda lüfer, Marmara'ya dağılmış olacak. Resmi ağızlardan yapılan açıklamaya göre 24 metre derinlikte avlanma izni, dört yıl sonra kademeli olarak 30 metreye, ardından da 50 metreye, yani AB standartlarına ulaşmış olacak. Bu kademeli geçişte kollanan balıklar değil. 1999'a kadar 9 bin civarında olan ruhsatlı balıkçı sayısı, bugün 153 bin 164. Devlet öngörülen kademeli geçiş sürecinde balıkçıların sorunlarını çözmeye çalışıyor. Balıkların bir başka amansız düşmanı ise radar ve benzeri cihazlar. Önce Japonlarla yapılan anlaşma gereği, Marmara'da orkinos yakalamak üzere verilen teknoloji ruhsatları, 90'ların sonunda giderek yaygınlaştı ve bütün teknelerde kullanılmaya başlandı. Başka deyişle artık balığın kaçacak deliği kalmadı, cihazlar onu her kovukta bulabildiler. Henüz bu cihazlar konusunda bir önlem getirilmiş değil.
BALIKÇILAR, KABZIMALA BORÇLU
Aklı başında balıkçı reisleri, akademisyenler balıkçı filomuzun küçülmesi gerektiği görüşünde. Devlet de bunu destekliyor; isteyen reisten teknelerini maliyet fiyatına geri alınacağı açıklandı. Ama ilginç bir durum, kimse buna yanaşmadı. Çünkü fark edilmeyen bir gerçek de balıkçıların İstanbul su ürünleri halinde faaliyet gösteren 117 kabzımala gırtlaklarına kadar borçlu olmaları ve devletten alacakları tekne parasının borçlarını karşılamaması. İşte devletin balıkları yok olmaktan koruyacak önlemleri kısa sürede devreye sokamamasının sıkıntısı burada. Bence Akdeniz'de kıyıdan 6 mil açıkta yıl boyu trol ile avlanmayı da serbest bırakan devlet, bu koşullarda üzerine düşeni yapmış durumda. Şimdi yeni bir balık sezonuna girdik ve bizlere düşen görevler de var. Çocuklarımız ve torunlarımızın da bizler kadar, dünyanın en lezzetli balıklarına ev sahipliği yapan Marmara'nın balıklarından keyif alabilmelerini istiyorsak, yavru balık yemeyelim ve yasaklara uymayanları gerekli mercilere ihbar edelim. Bu bizim hemşerilik borcumuz.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde