Pazar 23.09.2012
Son Güncelleme: Pazar 23.09.2012

Günlerin kırıntısı

Düğün sahibine 'carpaccio pasta' göndermek... Pollyanna'nın paça çorbası... Yemek bloguyla tanınan Cenk Sönmezsoy'un hayallerindeki bulaşık makinesi sistemi... Demet Akalın'dan sodalı yorum... Yemeksepeti'ne Amerikalı hissedar... Londra'da hamur işinden cennet tasavvuru... Kırıntıları dökmeyiniz...

15 EYLÜL CUMARTESİ
DÜĞÜN HEDİYESİ OLARAK CARPACCIO MU YÜREK Mİ?
Gerçekten oldu mu böyle bir şey? Yapım aşamasında çekilmiş fotoğrafı vardı ama yollandı mı sahiden? Yoksa "Oğlum amma kekledim sizi, hadi dağıt bakayım şunu kapıdaki kedilere, hadi bakayım," mı dedi bir dalgacı şef, yamaklara? Rivayet şu: Sadettin Saran'a düğün hediyesi olarak 'Carpaccio Pasta' hazırlamış Günaydın Steak House. Öner Öngün'ün haberinde, "Günaydın Restaurant, düğüne 60 cm yüksekliğinde ve 20 cm genişliğinde beş katlı bir carpaccio pasta gönderecek. Bu ilginç pastanın yapımında 8 kilo bonfile ile Japon turpu ve avokado kullanıldı" deniyordu (Günaydın). Fotoğrafta, eserle iftihar eden bir kardeşimiz, kuşbaşı mı, jülyen mi, kıyma mı belli olmayan çiğ et tabağını gösteriyordu. Üstüne mayonez mi krem şanti mi ne sıktılarsa süslemişler bir de ve kart iliştirmişler: 'Günaydın Steak House Ömür Boyu Mutluluklar Diler'... İlla bu konseptten gideceklerse, acaba yürek, ciğer filan mı olsaymış? Hem sakatat modası bütün dünyayı sardı, hem de yüreğin mutlak duygusal göndermesi var! Minik tavuk yürekleri mesela, yüksük gibi, bin tane, atıştırmalık, ikramlık, tam düğünlük!
16 EYLÜL PAZAR
HEIDI'NİN BÜYÜKBABASINDAN PEYNİR EKMEK
Dinah Fried diye bir grafik tasarımcı var, daha önce yazmıştım, bunun Fictitious Dishes diye de bir işi var: Ünlü romanları alıp, kahramanlarına özdeşleştikleri yemeklerle sofra kurup, bunları fotoğraflamıştı. Moby Dick'in denizci çorbası ve yanında kahve, Alice Harikalar Diyarında'nın süslü beş çayı... Evvelki hafta da Pazar SABAH'ta çok güzel bir prodüksiyon vardı. Artanç Savaş, Türk edebiyatında bahsi geçen lezzetleri derlemişti: Reşat Nuri'nin Çalıkuşu'nda Kamran'ın Feride'ye hediyesi fondanlar... Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ında kılıç şiş, bira, şarap... Elif Şafak'ın İskender'inde Elias'ın Eflatun Lokantası'nda yaptığı bonfile... Bu edebi lezzetler ve dahası, Vedat Başaran'ın sunumuyla hayata geçirilmişti. Görseller enfesti. Ve varan 3: Çocuk kitapları konusunda allame-i cihan olan sevgili Tülin Kozikoğlu yolladı, meğer benzer kafada bir de çok hoş çocuk kitabı varmış: Turkish Delight & Treasure Hunts (Jane Brocket, Perigee/ Penguin). Heidi'nin büyükbabasının peynir ekmekten oluşan akşam yemeği... Pollyanna'nın paça çorbası... Mary Poppins'in frambuaz reçelli kekleri... Hem anlatılıyor bunlar hem de sahnelerin canlanması için rehberlik ediliyor, tarifler veriliyor. Yahu insanlar ne tatlı kitaplar yapıyor.
17 EYLÜL PAZARTESİ
CENK SÖNMEZSOY'UN BULAŞIK MAKİNESİ FANTEZİSİ
Yemeğe merakı olup da sadece birkaç blog bilen biri bile onun adını mutlaka duymuştur: Cenk Sönmezsoy. Cafe Fernando'su yıllardır en iyi yemek bloglarının başında gösteriliyor. Sürüyle prestijli ödül aldı. Defalarca deneyip mükemmelleştirdiği tarifleri de, özenle çektiği fotoğrafları da gıptalık. Ufak sakatlığım yüzünden bu hafta pek mobil olduğum söylenemez. Bulaşık makinesiyle de itişli kakışlı bir ilişkimiz var. İşte her zaman albenili tarifler değil, bazen böyle basit ama hayati şeyler kavrıyor insanı en çok: "Sonra bulaşık makinesi boşalacak. En sevmediğim işlerden biri. Bir sonraki evimde iki tane yan yana bulaşık makinesi istiyorum. Aslında keşke mutfaktaki bütün dolaplar bulaşık makinesi olsa, her dolabın ayrı bir düğmesi olsa, yatarken bassan, sabaha tertemiz çıksa. Yerleştirme derdi de yok. Tarif denerken etrafın dağınık olmasına dayanamıyorum. Bulaşık makinesi hep boş olmalı ki kirlenen her şey göz önünden kaybolsun." Evet! Evet!
18 EYLÜL SALI
PONPONLU PİKEDEN PATRON LOKANTASINA
Borsa, Masa ve X demek olan Rasim Özkanca ile 'damat' demek olan Mehmet Ali Yalçındağ, İngiliz restoran grubu D&D London ortaklığıyla Trump Towers'ta restoran açacakmış. D&D London'ın kurucusu ve yüzde 51'le halihazırdaki büyük hissedarı, Terence Conran. Ve Conran benim için hafif bir yüz kızarması demek! 90'ların ortasında İstanbul hâlâ kerbela, Londra ise her faniyi kontrolden çıkarır kudretteydi. Alışveriş kaçınılmazdı. Ama ne alacaksınız? Kitap? CD? Kıyafet? Ayakkabı? Hepsi. Üstüne, gözü dönüp bir de pike alanlar varmış! Pike! The Conran Shop'tan Abraham & Thakore marka bir pike! Markayı da şunun için söylüyorum: Pike olması yetmezmiş gibi, yapan da bir İbrahim yani! Terence Conran, Conran Restaurants adıyla bir de restoran kulvarı açmıştı. Sonra yüzde 49'luk hisseyi CEO'suyla genel müdürüne sattı, şirket ismi D&D London olarak değişti. Dünyanın mühim lüks restoran gruplarından olan D&D London, ağırlık Londra'da olmak üzere, Paris, Kopenhag, New York ve Tokyo'da toplam 30 restorana sahip. Londra Olimpiyatları'ndaki tanıtım filminden hatırlayabileceğiniz Coq d'Argent da var içlerinde, Royal Festival Hall'daki Skylon da. Ama gene de hiçbir yer, hiçbir yerin garantisi değil. Ve İstanbul burjuvaları için asıl garanti, Özkanca soyadı galiba...
19 EYLÜL ÇARŞAMBA
ESKİ SULAR SODA OLMUŞ!
Demet Akalın bir deyim icat etmiş. Eski ahbabı Alişan için "Aranızdan su sızmıyordu, ne oldu?" diye soran magazincilere "Eski sular soda oldu," demiş. Fena laf değil. Sular köpürdü, durulmuyor manasında dolaşıma sokulur mu, sokulur! "Sular gazoz oldu," dese, bir tatlılık anlaşılacak, yanlış. Buradaki tuz anlamı güçlendiriyor. Tıraş limonsuz soda olur mu, olmaz, demek aralar da limoni!
20 EYLÜL PERŞEMBE
FACEBOOK'UN YATIRIMCISI DA YEMEKSEPETİ'NDE
ABD'li General Atlantic, 44 milyon dolarlık yatırımla yemeksepeti'ne girmiş. İlerde 2000'lerin tarihi yazılırken, en başa konacak ilk üç beş maddeden biri, çok kesin ki o: yemeksepeti.com. Bu dönemin teknolojiyle ilişkisini, yemek alışkanlıklarını, gündelik hayatını anlatırken referans vereceğimiz müthiş bir başarı hikayesi. Şimdi bu 44 bin dolarla üç yeni pazara gireceklermiş, öyle demiş Nevzat Aydın. Bana mucit, dahi filan gibi görünen Nevzat Aydın, yemeksepeti'nin CEO'su. Hadi bakalım.
21 EYLÜL CUMA
CENNET TAHAYYÜLÜ: LONDRA'DA THE CAKE & BAKE SHOW
Özel radyoların ilk yıllarında, bu radyoların en fiyakalısında, bir PR duayeni program yapardı. New York'ta o akşam müzikal mi var, Chicago'da o gece caz konseri mi var, yolu 10 saat süren hangi diyarda beş saat sonra bir aktivite varsa bize onu muştular, bir de utanmadan "İyi seyirler," derdi. Biraz öyle olacak ama eki elinize aldığınız gün Londra'da, kışkırtıcı bir pasta, ekmek, hamur işi ekinliği var: The Cake & Bake Show. Artizan cup cake'ler mi dersiniz, Home TV'de seyredebileceğiniz Eric Lanlard'dan aristokrat tatlılar mı istersiniz, sergiler, şovlar, tadımlar... Cennet tahayyülü, bu olsa gerek! Haftaya kaldığımız yerden devam edelim...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.