Son Güncelleme: Cumartesi 13.10.2012
Çerkez halkının öyküsünde köklerimi aradım
Çerkezlerin anavatanlarında başlayıp bugünlere uzanan hikayesi, 1320 sayfalık Kafkas Destanı'nda anlatılıyor. Yazar Muhittin Kandur "Halkımın hikayesini, ailemin nesillere yayılan maceralarıyla dile getirdim," diyor
- 1320 sayfalık bu dev romanı yazmak ne kadar vaktinizi aldı?
- Kitap, İngilizce orijinalinde, Kafkas Üçlemesi olarak üç roman ve Çerkez Üçlemesi olarak üç roman şeklinde yayımlandı. Üç yılım, hazırlık süreci için çalışarak geçti. Ardından iki yıl içinde de, iki üçlemeyi tamamladım. Turkuvaz Kitap, tüm kitapları tek bir ciltte yayımlamak istedi. Bu yüzden de kitap oldukça büyük görünüyor.
- Kitaba 1780'lerde yaşayan büyük büyükbabanız Ahmet'in hikayesiyle başlıyorsunuz. Onun hayatını araştırdığınızda neler hissetiniz?
- Çerkez ailelerinde anılar, hikayeler kuşaktan kuşağa aktarılır. Ahmet'in hikayesinin büyük bir kısmı, büyükanne ve büyükbabamdan dinlediğim hatıralardan oluşuyor. Bu yüzden gerçeğe çok yakın bir hikaye. Onun ve ailemin hikâyesini anlatarak, ulusumun hikâyesini onların gözlerinden, onların deneyimleriyle aktarmayı amaçladım. Ailemin hikâyesini anlatmak, o dönemi anlatabilmek için bir araçtı. Ahmet, aileden hikayesini bildiğimiz ilk kişi. Özellikle Rus- Kafkas savaşları döneminde Çeçenistan'da geçen aile hikayeleri ona dayanıyor. Ahmet'in hayatı, savaşta Çeçenlerin safına katılması, dağları aşarak yaptığı yolculuk, benim için her zaman çok etkileyici olmuştur.
KAFKASLARI DİNLEYEREK BÜYÜDÜM
- Bir Çerkez ailesinde çocuk olmak nasıldı?
- Benim çocukluğum büyülü bir dünyada geçti. Evimizde Amman'dan gelen atlarımız vardı. Benim görevimde atlarla ilgilenmek ve onları günde iki defa su içmeye götürmekti. Bunu yaptığımda henüz sadece dört yaşındaydım. Bir akarsunun hemen yanındaydı evimiz. Çocukluğumun büyük kısmı burada yüzerek ve balık tutarak geçti. Bu muhteşem eğlence yedi yaşına gelip de okula başlayıncaya kadar sürdü. Bir Çerkezin çocukluğu, kim olduğunu bilerek ve anavatan Kafkasya'nın hikayelerini dinleyerek geçiyor. Nereden geldiğimizi dinleyerek geçiyor çocukluğumuz. Dolayısıyla çocukken ailemin geçmişindeki trajedilerden çok etkilenir ve onların kahramanlıklarıyla gururlanırdım.
- Bir yazar olarak, kendi ailenizin hikayesini kurguyla birleştirmek nasıl bir tecrübe?
- Açıkçası bu kitaba başladığımda, aklımda ailemin hikayesini yazmak yoktu. Çerkezlerin hikayesini anlatmak istemiştim. Tarihi romanlar yazan ABD'li dostum ve akıl hocam James Mitchener, bana en iyi öykülerin ailelerden çıktığını söyledi. Böylece kurgusal bir aile yaratmama gerek kalmadı. Ailemin hikayesi yeterince ilginçti. Güzel bir iş yaptığımı düşünüyorum. Kuşaktan kuşağa aktarılan bir dönemin hikayesini anlattık.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde