Pazar 04.11.2012
Son Güncelleme: Cumartesi 03.11.2012

Gece yarısından sabaha İstanbul'un öteki hayatı

Bazıları gündüz, bazılarıysa gece yaşar hayatı. Ama İstanbul aynı cömertlikle kucaklar hepsini. Çünkü kebapçısından mezecisine 24 saat ayaktadır bu şehir. Siz de gecelerin tadını çıkarmayı sevenlerdenseniz, rehberimize göz atın

İstanbul'da saat 00.00 oldu mu, ancak tantuni yenir, tost yenir, işkembe çorbası içilir, minibüse binilir de karşıya geçilir, DJ set olan yerlerden birine gidilir diye düşünenler; hayat o kadar basit değil. Bu işin fotokopi çektirmesi, "Ben Dubai'ye gideceğim, bir güzellik yapar mısın?" diyeceğin seyahat acentesi, portakalın yanında bavul da satan bakkalı, hatta gece yarısı gurmeleri için falafelcisi var. Nerede mi? İşte onları anlatmak için bu haftaki yazı. Şişli-Kurtuluş- Tepebaşı-Taksim-Tünel-Cihangir hattındayım bu sefer; Adalar, Modalar ve karşı taraf başka zamana...

***
Kurtuluş'ta hayat var!
Şişli hattından açıyorum geceyi. Fast food restoranlarını, hızlı adım yürüyen insanları saymazsan bir numara yok. Halaskargazi'den tıpış tıpış, yanımda korna çalan taksilere aldırmadan, Ergenekon Caddesi'ne ilerliyorum. Yol boyunca gördüğüm sağdan, soldan, tepeden yazılar dökülen neonlu kuaför tabelalarından eve yaptırmak gibi bir fikre bile kapılıyorum. Pangaltı'dan dönüp de kepenkleri düşmemiş dükkanları görünce keyfim yerine geliyor. İçli köfte ve ciğerinin hastası olduğum
Tadal Meze Evi'nde sandviç yapımı devam ediyor. Canın taze ekmek içine dil peyniri, rozbif, turşu mu çektiyse, burası senin için doğru tercih. 02.00'ye kadar ister Çerkez tavuğu, içli köfte, acılı ezmeyi koydur pakete, ister çikola, reçel ihtiyaçlarını gider. Seni bekler. (Ergenekon Cad. No:29/A; Tel: 0 212 248 04 74) Sonra Baysungur Sokak 2 numaradaki Adana Ocakbaşı'na yollanıyorum. Henüz kapatmamışlar ateşi. Sokaktaki alçak taburelerinde kendime bir yer edinip, bol sumaklı soğan, közde pişmiş biber, ortası deşilmiş patlıcanın üzerine esaslı bir dürüm götürüyorum. Acısı yerinde, şalgamı yanında. Midede "Aslansın be Hazal, buldun yine beni mutlu edecek bir yöntem," çanları çalıyor. Vaktiyle kalkıyorum. Saat 00.32. Daha yolum uzun. Taksim'e yollanmadan Harbiye'den bir geçeyim fikriyle iki adım atmışken, yine Ergenekon Caddesi üzerindeki Tarihi Harbiye Fırını'nın camlarına yapışıyorum. İçi ayva ya da elma marmelatlı ponçik; çay saati kıtırı, mahallenin yerlisi Rum hanımefendilerin değişiyle kurlaki; tarçınlı, portakallı, anasonlu kurabiye ve tabii ki paskalya çöreği dizili. Gece yarısı alışverişini yapıp, ikram gelen bir bardak çayı da götürdükten sonra, "Sabah kaçta açıyorsunuz, simit, poğaça, açma seansını?" diye sormayı da ihmal etmiyorum. "06.00-06.30" bilgisini geçtiklerinde de, söz geçiremediğim nefsime "Sen biraz köşede dur," komutunu vererek, geri geleceğimi bildiriyorum. Gülümsüyorlar. (Ergenekon Caddesi, 51; Tel: 0212 246 47 32)
***
Lamartin Caddesi gece yarısı açılır
Taksiden Talimhane'nin önünde iniyorum. "Burada oteller olduğuna göre bir hayat da olmalı," mantığı beni yanıltmıyor, ancak gördüklerim karşısındaki tepkim paha biçilmez. Sokağın başındaki telefon operatörü bayisi, 02.00'ye kadar açık olduğunu belirtiyor; falafelci, kebapçı ve balıkçıdaki Arap ağırlıklı turistler, yemek üzeri gelip yeni modellere bakarmış. Bu sırada vitrindeki fotoğraf makinelerine takılıyor gözüm. Onlar da İstanbul'daki nadide zamanlarını belgelemek için içindeki kartı değiştirmek yerine, "Tazesini alıp da kaçayım," diyen turistler içinmiş. Sokağın başında lokantalar, eczane, giyim kuşam ürünleri satan dükkanları az sonra 50 kuruşa fotokopi çekilen, önünde dans eden oyuncakların sürüyle geçtiği bir kırtasiye takip ediyor. Anne-babaları yandaki lokumcudan kilo kilo paketleri yaparken, çocuklar da eğlensin diye düşünülmüş bir başka aktivite. Bunu da birkaç dakika sonra kapısından içeri adım atacağım tur şirketinin sahibi Abdullah Bey söylüyor. Gecenin bu saatlerde yaşanmasının tek sebebi, kendi ülkelerinde sıcak yüzünden 19.00'dan evvel sokağa adımını atmamaya alışmış olan kafilelerin, alışverişe yemekten sonra başlamasıymış. O esnada kapıdan iki turist gelip, Sultanahmet turu talep ediyor. Katar, Dubai, Bahreyn istikametine yolculuk düşünürsem diye kartını takdim ediyor yazıhanesi arkasından Abdullah Bey. Gecenin finalini portakalların yanında bavul da satan, 03.00'e kadar açık markette yapıyoruz. Onun da mantıklı bir açıklaması var: "Bunca alışverişi sığdıracak bir bavul elbet lazım olacak." Özetin özetini geçecek olursam: Gece 01.23, canınız fırında balık yanında roka salatası, cezerye, yeni bir telefon hattı, çocukların yüzünü güldürecek oyuncak, acil faks, patlamış bavulun yenisini çekmiş olabilir. Adresiniz Lamartin.

***
Gececinin mini rehberi
Eve giderken eşi, dostu, seni o saate kadar bekleyen anneni, doğum yapan arkadaşını sevindirmek mi lazım? O halde Taksim meydanındaki çiçekçiler açık. İster kendin buketini yaptır, ister yapılmış olanlardan mavili, pembeli bir kombinasyon al.
İstanbul'u gece yarısı açık kitapçı olduğu için sevdiğim zamanlar çok oldu. Mephisto'ya uğrayıp son çıkanlara göz attıktan sonra, durmadan azalan Lawrence Block koleksiyonumu tamamlamak için "Kütüphanedeki Hırsız geldi mi?" diye sorup dururum. (İstiklal Cad. No:209; Tel: 0212 293 73 93)
Tabelasında 7/24 yazmasından biliyordum ki, Halaskargazi Caddesi 57 numaradaki Marsa Market kesintisiz yayında. Bilmediğimse şuydu: Canım salataya limon, domatese votka, tuvalate kağıt, likörlü çikolata, şakşuka, su ne çekerse çeksin; sabahın dördünde bile Şişli-Topağacı arasına gönderim yapmaktalarmış. Tel: 0212 232 10 81
Bir ara kafaya takmış, İstanbul'da en iyi çift kaşarlı tostçuyu bulacağım diye o büfe senin, bu kahve benim dolaşmıştım. Benim bildiğim, 04.00'te Marmara Cafe'den iyi bu işi yapan yok. O ekmek tereyağıyla kızarmış, taptaze kaşar iki kat arasından tabağa yayılıyor olur. Susurluk kafası... (Büyükparmakkapı Sok, No:6; Tel: 0212 244 5068).
Aztek'i bilen bilir. Bilmeyeni de zaten demir kapılarını açmadan, içeride masa olmadığı bahanesiyle kapıdan döndürebilirler. Ama eğer ki saygıda kusur etmeyecek konumda 04.52'de içeri alınmışsan, beyaz kolalı gömlekli bir garson masana kadar eşlik eder sana. Rakı, cin, viski, ne istiyorsan servis gelir. Yanında da "İstanbul'da en iyilerini burada yedim," diyebileceğim kıvamda sahanda sucuk, köfte, etli lahana sarması, acı tereyağı soslu mantı. Hoparlörden sirtaki ya da Nilüfer'in 1970'li yıllardan kalma parçaları çalar. Üzerine tuz dökülmüş salatalığı, peynirinin beyazı bile bir ayrı güzeldir. (Efe Sokak, No: 36, Osmanbey; Tel:0212 2475901
Ben gece hayatına çıktım çıkalı İstanbul'un işkembecileri konusunda büyük tartışmadır sürüp gider, Dolapdere'deki Apik mi? Tarlabaşı'ndaki Lale mi? Kadıköy'de Uğur İşkembe mi? Bu konuya da kendimce Balık Pazarı içindeki Cumhuriyet'te yenen bol sumaklı, bol kırmızı biberli, bol limonlu tuzlama diyerek noktayı koyuyorum. Sabah 05.30'da gitmişken karşı fırından yeni çıkan taze ekmek de masana düşüyor, kendilerine yaptıkları pilavdan bir tabak da. (Balık Pazarı, No: 25; Tel: 0212 292 70 97).

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.