Son Güncelleme: Pazartesi 10.12.2012
En zoru festivaller için bavul hazırlamak
Yılın en iyi çıkış yapan yönetmeni Emin Alper, ilk filmi Tepenin Ardı ile 40'tan fazla festivale katıldı, 14 ödül aldı. Ama film vizyon için salon bulmakta zorlanıyor. Alper de uyarıyor: "Bağımsız sinema yapan yönetmenlerin filmlerinin seyirciyle buluşma olanakları daralıyor"
- Geçen yıl bu zamanlar kendi halinde bir insanken, şimdi 2012'nin en iyi çıkış yapan genç yönetmenlerinden biri olarak biliniyorsunuz. Geçen sürede hayatınızda ne değişti?
- Haber olmak ve festivallere katılmak dışında bir şey değişmedi. Ha bir de Kadıköy'den Kurtuluş'a taşındım.
- Haber olmaktan keyif aldınız mı?
- Kimi popüler olan arkadaşlarım vardı, mesela Bağış Erten (spor yazarı) gibi. İnsan bir haset duyuyor, ben niye onun kadar tanınmıyorum diye. Bu tür duygularımı tatmin ettim (gülüyor).
- Çok festival dolaştınız mı?
- Film 40'tan fazla festivale katıldı. Birçoğuna gittim. İyi film çekmenin bir derdi var: Sürekli çanta hazırlıyorsunuz. Gardırobum çok zengin değil. Her seferinde nasıl bir çanta hazırlasam diye sıkıntı çektiğimi itiraf edeyim.
DE NIRO SADECE ŞÖYLE BİR UĞRADI
- En çok, Robert de Niro'nun düzenlediği, Tribeca Film Festivali'ne giderken çanta stresi yaşadığınızı duydum.
- Haşmetlerinin karşısına çıkacağız diye özene bezene hazırlandım. Ama ne filmimizi izledi, ne de geldi sohbet etti. Ayıp etti biraz (gülüyor). Sadece konuklara verilen yemeğe şöyle bir uğradı.
- Yani bir hayal kırıklığı sizin için?
- Valla böyle olacağını bilseydim, Sundance'e gönderirdim filmi. Raşit Abi'nin (Çelikezer) anlattığına göre Robert Redford konuklarla tek tek ilgileniyormuş. Robert de Niro ise usulen ilgileniyor izlenimi verdi bana.
- Aileniz nasıl tepki verdi yönetmen olmanıza? 'Gül gibi mesleğin var, nereden çıktı bu?' demediler mi?
- Bilakis desteklediler. Annem 'Aferin oğlum, dizi de çekersin, zengin olursun,' diye beni teşvik ediyor (gülüyor).
- Akademisyen olmak sizi kesmedi de sinemaya mı geçtiniz?
- Aslında 18 yaşımdan beri sinemayla uğraşıyorum. İlk aşkım sinema. Akademisyenlik biraz sonradan kendiliğinden gelişti hayatımda. Ama bir ara, akademisyenlik, sanatsal yaratıcılığımı zehirler mi, dünyaya siyah beyaz bakmama neden olur mu diye kaygılandım (gülüyor). Sonra birbirlerini desteklediklerine inandım. Ki destekliyor da.
- Bağımsız sinema yapmak için kimi yönetmenler evini barkını satıyor. Siz de ev falan sattınız mı?
- Satacak bir evim yoktu benim. Ben Akbil kullanan yönetmenlerdenim. Öğretmen Akbili, indirimli.
- Yönetmenler eleştirilere genelde sert tepki verir. Sinirlendiğiniz eleştiri oldu mu?
- Şimdi film için varınızı yoğunuzu yatırıyorsunuz. Filmle özdeşleşiyorsunuz. Sonra da filme yapılan eleştiriyi kişisel algılıyorsunuz. Eleştirinin kişisel olmadığını bildiğiniz halde böyle bir psikoloji oluyor insanda. Bu ruh halini anlamak gerek. Tepenin Ardı, ilk olarak Berlin Film Festivali'nde gösterildi ve beğenildi. İyi bir başlangıç yaptığımız için ve sonrasında da olumlu eleştiriler geldiği için mesafe koyabildim. Ama film Tribeca'da gösterilirken ABD'de bir eleştiri çıkmıştı, ona sinirlendim. Eleştiriyi yazan filmin içine girmeyi başaramamış. Çaba da harcamamış.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde