Pazar 09.12.2012

Hakiki devlet sanatçısı

'Devlet sanatçısı' unvanlı Ayten Gökçer, istihbaratçıların ilgi duyduğu bir tiyatrocuydu. Gökçer, bir MİT müsteşarı ile CIA şefinin arasını açtı

1960'lı yılların ortalarında, istihbaratçıların 'efsane müsteşar' dediği Fuat Doğu'nun Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) yönettiği dönemlerde, günlerden bir gün ABD Gizli Servisi CIA'in Türkiye İstasyon Şefi olan adam; tiyatroya yeni adım atmış, iri, ceylan gözlü bir Türk kızına yaklaştı ve abartılı bir nezaketle "Nasıllar hanımefendiler?" diye sordu. Henüz 20'li yaşlarının başındaki genç kız, tuhaf bir şiveyle konuşan adamın sorusuna gülümseyerek "İyiyim," yanıtını verdi. Adamla tanışalı çok olmamıştı ama onun Özbek asıllı olduğunu biliyordu. ABD Sefareti'nde çalıştığını da...
'MİT'E BİLGİ VERİYORDU'
Adamın adı Ruzi Nazar'dı, genç kızınsa Ayten Gökçer... İstihbaratçı ile tiyatro sanatçısının sıra dışı tanışıklığı, yıllar sonra Sovyetler Birliği uzmanı MİT elemanı Enver Altaylı'nın anılarının anlatıldığı bir kitapta Gökçer'in ismi anılmaksızın dillendirilecekti. Kitaba göre Nazar, bir tiyatro sanatçısı (Ayten Gökçer) üzerinden sanat camiasına sızıyor ve istihbarat topluyordu. Ayten Gökçer, Nazar'ın, CIA'e çalıştığını muhtemelen bilmiyordu. Bilseydi bir 'Cumhuriyet çocuğu' olarak adama mesafe koyardı. İnsan, sırf CIA'ciyle görüşüyor diye Amerikan ajanı olmazdı ama yine de bu tür bir temas, Atatürk milliyetçiliğine inanmış biri için sakıncalıydı. MİT elemanı Altaylı'nın anılarının anlatıldığı kitaba göre Gökçer, Türk Sanat Müziği sanatçısı Nesrin Sipahi gibi MİT'e bilgi veriyordu. Kendisi bu iddiayı yalanlıyor, ama Sipahi, MİT'e rapor verdiğini söylerken fazlasıyla açık sözlü davranıyor: "1970'te eşimle birlikte SSCB turnesinden dönerken MİT'e rapor verdik. Dönemin müsteşarı Fuat Doğu ile de defalarca görüştük."
FUAT DOĞU'YU TANIYORDU
Fuat Doğu, tıpkı Nesrin Sipahi gibi Ayten Gökçer'i de tanıyordu. Hatta Fuat Doğu'nun ve Ruzi Nazar'ın, Gökçer'e ilgi duydukları için aralarının açıldığı istihbarat çevrelerinde dile getirilir. Bahse konu dönem, ordunun, asker kökenli müsteşarlar vasıtasıyla üzerinde hegemonya kurduğu MİT'in 'sivillik'le uzaktan yakından alakasının olmadığı bir dönemdi. "Asker yanlış bir şey yapmaz," diyen, hatta bu fikri savunmak adına 12 Eylül darbesini bile desteklemeyi göze alan Ayten Gökçer'in, ordu kontrolündeki bir istihbarat teşkilatına çalışmış olması (söylenen o) pek de şaşırtıcı olmaz. Ayten Gökçer, bir televizyon programında sarf ettiği darbe yanlısı sözlerinden ötürü bu hafta Üç Boyutlu Portre'nin konuğu. Konuk, ama aşağıdaki sözleri söyleyen birini iyi ağırlamak vicdanen insanı yükümlülük altına sokacağı için kendisini pek iyi ağırlayamayacağız: "12 Eylül darbesi çok da kötü olmamıştır. Tarihe bakarsanız en kansız müdahaleler Türkiye'dedir. Diğer ülkelerin tarihine bakın, bir gecede omuz üstünde baş bırakmıyorlar." Bir defa 12 Eylül darbesi 'az kanlı' bir müdahale değildir. Darbeden sonra idam edilen 517 kişinin başı omzuna düşmüştür. (Bu arada Ayten Hanım, dünyadaki darbeleri, devrim karşıtlarının Place de la Concorde'da giyotinle idam edildiği Fransız Devrimi gibi devrimlerle karıştırıyor herhalde. Darbe dönemlerinde kelle uçurulmuyor, ama adam öldürülüyor.) Bir de 12 Eylül gününe kadar, müdahaleye zemin hazırlamak için göz yumulan cinayetler, cezaevlerinde ölümler ve gözaltında işkenceden ölümler var ki, bunlar saymakla bitmez. Gökçer, ya bu maliyeti hafife alacak ve darbenin faturasını ödemiş olanlarla empati kuramayacak kadar duyarsız ya da darbeye destek verildiği zaman otomatikman onca gözaltına, işkenceye ve idama da "Evet" denilmiş olacağını unutuyor. Böylelikle sanatın devlete -darbe dönemlerinde veya haricinde- her daim muhalif olma ilkesine aykırı davranmakla kalmıyor, başlangıç düzeyinde vicdani ve insani bir ilkeyi bile çiğniyor. Acı çekenlere karşı merhametsiz olma pahasına 'devletin sanatçısı' oluyor. Boşuna değil, kendisine vaktiyle 'devlet sanatçılığı' unvanının verilmiş olması. Boşuna değil...
YEDİ KOCALI HÜRMÜZ'LE PARLADI
Ayten Gökçer, 26 Ocak 1940'ta yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da Ayten Kaçmaz adıyla doğdu. 1957 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Çocuk Tiyatrosu Bölümü'ne girdi. İlk olarak Reşat Nuri Güntekin'in Bu Gece Başka Gece adlı oyununda oynadı. Yedi Kocalı Hürmüz adlı müzikalde başrol oynayarak ismini duyurdu. 1965 yılında Galatasaray'ın efsane golcüsü Metin Oktay'la başrolü paylaştığı Taçsız Kral filmiyle sinemaya adım attı, 13 filmde rol aldı. 1964 yılında ünlü tiyatrocu Muhsin Ertuğrul vasıtasıyla tiyatroda, kendisinden 20 yaş büyük tiyatrocu Cüneyt Gökçer'le tanıştırıldı. Babası Selanik'te Atatürk'ün sınıf arkadaşı olan Cüneyt Gökçer, sonradan Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü'ne atanacak ve böylece kendisini gelecekteki eşiyle tanıştıran Ertuğrul'un halefi olacaktı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.