Pazar 09.12.2012

İnsan, ismi son kez anıldığında ölür

Beş yıl önce meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybeden Özgen Berkol Doğan, CERN'e kabul edilmiş fizikçilerden biriydi. Berkol'un ismini yaşatmak isteyen ailesi onun adına Türkiye'nin ilk bilim kurgu kütüphanesini kurdu. Berkol'un hikayesini ailesinden dinledik

1 Aralık'ta İstanbul Kadıköy'de Türkiye'nin ilk bilim kurgu kütüphanesi kapılarını açtı. Fakat bu kütüphanenin ilk olmasından öte bir özelliği daha var. Kütüphane 30 Kasım 2007'de Isparta'da düşen AtlasJet uçağında hayatını kaybeden fizikçi Özgen Berkol Doğan'ın adını taşıyor. Uçak kazasında hayatını kaybeden altı fizikçiden biri olan Berkol Doğan'ın ailesi, Berkol'un bilim kurgu ve edebiyata olan ilgisinden yola çıkarak, çocuklarının adını yaşatabilmek için bu kütüphanenin temellerini atmış. Kütüphanenin kapılarını açmasından sonra Berkol'un annesi Ferhan ve babası Nevzat Doğan ile bir araya geldik. Doğan ailesi Pazar SABAH'a Berkol'u anlattı.
- Berkol Doğan'ın bilim kurgu merakının bu kütüphanenin oluşturulmasında büyük bir payı var sanırım. Siz bize bu fikrin nasıl ortaya çıktığını anlatır ımısınız?
- Nevzat Doğan:
Berkol'un çok okuyan bir çocuk olmasından ve üç bilim kurgu eserini Türkçeye çevirmesinden yola çıktık diyebilirim. Çünkü onun okuduğu kitaplar yığınlar halinde hâlâ duruyor. Eşim Ferhan Hanım, kütüphane fikrini ortaya attı. Aslında bizim 1884 Vakfı diye bir vakfımız vardı. Bu vakıfta bir odayı bir kütüphaneye dönüştürmeye karar verdik. Eşim bu odayı bir Özgen Berkol Doğan Kitaplığı haline getirdi. Buraya ilk katkıda bulunan isim sevgili dostum ve hastam Refik Durbaş oldu. Durbaş, çok sayıda kitap bağışladı. Daha sonra Ülkü Tamer 'Ben de kitap vereyim size,' dedi. Yılmaz Özdil de yayınevlerinden kendisine yollanan kitapları bağışladı. 2 bin kitabı geçince bir arayış içine girdik. Özgen Berkol Doğan Kitaplığı'ndan Özgen Berkol Doğan Kütüphanesi'ne giden yol da böylece başladı.
- Berkol'un edebiyata ilgisi hep var mıydı?
- N.D:
Bazı zeki insanlar, birkaç işi aynı anda yapabilir. Mesela Berkol orta okuldayken Türkçe öğretmeni bizi çağırdı. 'Berkol dersle ilgilenmiyor,' dedi. Biz de 'Hayır, o dersle ilgilenir,' dedik. Hocası da 'Biliyorum,' dedi, 'Hikayeyi pat diye yarıda kesip ona devam etmesini söylediğim de o devam edebiliyor. Ama meşgul ettiği arkadaşları dersten kopuyor,' dedi. Berkol birkaç işi bir arada yapabilen, IQ'su 160 olan bir çocuktu. Kazadan sonra bir anı defteri açmıştık. Deftere Berkol'un bir arkadaşının yazdıkları çok dikkatimi çekmişti. 'Bana Ursula K. le Guin'in Mülksüzler'ini önermiştin. Yeni başlayanlar için ideal bir bilim kurgu kitabı,' yazmıştı arkadaşı. Ben kitabı bu yazıyı gördükten sonra okudum.
- 'Berkol tüm hayallerini gerçeğe dönüştürdü,' demişsiniz. Sanırım Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi gibi okullarda eğitim görmesi, CERN'e kabul edilmesini kastediyorsunuz. Oğlunuzun başarıları karşısında ne hissetmiştiniz?
- Ferhan Doğan:
Berkol her şeye çok kolay bir şekilde ulaştı. Türkiye, çocukların hayatı sınavlarla geçiyor. Biz bunu hiç hissetmedik. O kadar rahattı ki, birçok sınavından haberimiz bile olmazdı.
- N.D: Biz ona destek bile olmadık. Zaman zaman 'Köstek mi olduk?,' diye de düşünüyorum. Bir de itirafta bulunayım: Üniversite giriş sınavları öncesinde Berkol bana 'Baba boğazım ağrıyor,' demişti. Ben 'Sınav stresi' diye geçiştirdim. Doktor olmama rağmen sınav stresine bağladım bu durumu. Sınav sabahı hep beraber gitmiştik sınava gireceği okula. Sırf laf olsun diye 'Boğazın nasıl?' diye sordum, 'Kötü,' dedi. 'Aç bakayım,' dedim bu kez. Açtığında tipik kriptik anjin olduğunu anladım. Parça parça iltihaplar, kızarmış bir boğaz gördüm. Yer yarılsa da içine girsem diye düşündüm.
- F.D: Ateşi de 40 dereceydi.
- N.D: O çocuk o sınava girdi. Sınavdan çıktıktan sonra hastaneye uğradık. Ateşi 40 derece çıktı. Ateş düşürücü iğne yaptık ve öyle eve geldik. Ve ilk tercihi olan Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'ne girdi.
ADINA DANS FESTİVALİ DÜZENLENİYOR
- Berkol'un adına düzenlenen bir dans festivali de var.
N.D: Orta okuldayken bir latin dansları, tango kulübü kurmuşlar. Berkol de o kulübe ilk katılanlardan birisi olmuş. Berkol'un dans tutkusu lisede de devam etti. Kazadan sonra Robert Kolej'den aradılar ve Berkol adına bir dans festivali düzenlemek istediklerini söylediler. Ve bu festivali Berkol Doğan RC'98 Dans Festivali adıyla hayata geçirdik.
- Fizik alanında Berkol Doğan adına bir de burs veriyorsunuz...
- N.D:
Berkol bilim kurguya meraklıydı. Berkol dans ediyordu ama o önce bir bilim insanıydı. Biz Berkol'un bu yönünü de vurgulamak istedik. Ailece karar verdik, Boğaziçi Üniversitesi'nde ve o kaza olmasaydı gidecekleri Süleyman Demirel Üniversitesi'nde fizik bölümünü birincilikle bitirenlere ödül vererek bu işe başladık. Sonra Süleymen Demirel Üniversitesi öğrencilerinin bursa daha çok ihitiyacı olduğuna karar verdik.
- Berkol'un odasına girdiğinizde ya da bu kütüphaneye geldiğinizde neler hissediyorsunuz?
- N.D:
Zor oluyor mu? Hayır. Biz onu kaybettiğimizi biliyoruz. Hayal dünyasında yaşamıyoruz. Yaptıklarımız da Berkol'un ismini yaşatmak için. Ben hep şunu savundum: Bir insan ismi son kez anıldığında ölür.
SABOTAJ YOK, İHMAL VAR
- Uçak kazası ile ilgili dava süreci devam ediyor. Komplo teorileri de ortaya atılmıştı, fakat siz bunun bir kaza olduğunu düşünüyorsunuz sanırım.
- N.D:
Evet, biz bilinçli bir kaza olduğuna inanıyoruz. Havacıların söylediği bir söz vardır. Derler ki 'Havacılık tarihi kan ile yazılmıştır'. Biz cerrahlar da buna inanırız. Tüm hazırlıkların dört dörtlük olması gerekir. Fakat 2007'de meydana gelen kazada hazırlıkların tam anlamıyla yapıldığını söyleyemeyiz. Maalesef yaşananlardan sonra havacılık terimlerini de öğrendim. Mesela 'no-go item' olarak adlandırılan, uçağın yerinden kıpırdamamasını gerektiren bazı arızalar var. Kaza yapan uçakta birçok 'no-go item' olarak nitelenecek arıza olduğuna inanıyoruz. Ve bunlar son 10 gündür varmış. Biz de son 10 gün boyunca bu uçağı uçuran pilotlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Hâlâ inceliyorlar. Benim savım şu: Bu 10 pilottan bir tanesi bu arızaları görüp 'Bu uçak uçmamalı,' deseydi uçak düşmeyecekti. O uçuşlarda uçak düşmemiş olabilir, ama bu uçuşta birkaç arıza bir araya geldi. Bir, kaptan pilotun deneyimi kaptan pilot olmaya yeterli değil. Bunu da danıştığımız diğer pilotlardan öğrendik. İkinci pilotun hiç eğitimi yokmuş. Bu iki pilot bir araya gelmiş. İki, bu iki pilot ilk defa Süleyman Demirel Havaalanı'na gidiyor. Üç, bu havaalanına gece gidiyorlar. Dört, bu havaalanında ILS (Aletli İniş Sistemi) yok. Beş, bu havaalanın çevresindeki dağlarda yüksekliği gösterecek kırmızı bir ışık yok, hâlâ yok. Bu uçak oraya nasıl insin peki? Uçakta başka arızalar da var. Kara kutular 10 gün boyunca çalışmamış. Ayrıca uçakta 'no-go item' sınıfına girmeyen arızalar da var. Yere yaklaşım uyarı cihazı da arızalı. Birçok farklı uçakta aynı cihaz kullanılmış hepsinde de arıza vermiş. Fakat üretici firma bu aygıtı değiştirme ihtiyacı bile duymamış. Havacılık sektöründe böyle bir şey olamaz.
KÜLTÜR MERKEZİ KURMAK İSTİYORUZ
- Geleceğe yönelik farklı planlarınız da var mı?
- N.D:
Yeni fikirler hep çıkıyor ortaya. Mesela bu kütüphane sadece kütüphane olarak kalmayacak, bir kültür merkezi olacak. Burada söyleşiler yapılacak, filmler gösterilecek, atölye çalışmaları yapılacak. Ayrıca bir dostumuz 'Berkol Doğan Dans Festivali oluyor da neden Berkol Doğan bilim kurgu hikaye yarışması olmasın?' dedi, bizde bir ampül yandı. Hemen kolları sıvadık. Bizim bütün imkanlarımız açık. Gücümüz yettiğince önerileri dinleyecek ve hayata geçirmeye çalışacağız. Ayrıca bu spekülasyonlar hep yapılıyor, onu da yeri gelmişken açıklayalım: Biz bugüne kadar Doğan ailesi olarak uçak kazası nedeniyle hiç tazminat almadık. Bildiğim kadarıyla aynı kazada hayatını kaybeden diğer fizikçilerin aileleri de almadı. Doğru, bir takım tazminat davaları sürüyor. Eğer bir gün bu davalardan bir tazminat alırsak bu para Berkol Doğan Kütüphanesi'nin ya da kültür merkezinin kasasına gidecek. ABD'de devam eden davalardan vazgeçmemiz için bize para teklif ettiler. Hayır dedim. Sonra cevap geldi: 'Peki ne kadar para için bu davadan vazgeçersiniz?' diye. Ben para istemediğimi söyledim. Bizim bir hayalimiz var, Berkol Doğan adına bir kültür merkezi inşa etmek istiyoruz, bu merkezde konferans salonları, öğrenci hostelleri, kütüphaneler, dans salonları olsun istiyoruz dedim. Hatta hepsini ayrı ayrı yazdım. Bunları projelendirebileceğimi de, belediyelerden yeri alabileceğimi de söyledim. 'Bunu yapın, ben para istemiyorum, o parayı elime almam,' dedim. Cevap gelmedi.
- Ne zaman oldu tüm bunlar?
- N.D:
Son bir ay içinde.
TESADÜFÜN BÖYLESİ
- Berkol, Robert Kolej'den mezun olduğunda Michael Hamilton Bilim Ödülü'ne değer görüldü. Bu ödülün ilginç bir hikayesi de var sanırım.
- N.D:
Michael Hamilton, Robert Kolej'de fizik öğretmeniymiş. Berkol bu ödülü aldığı zaman hiç Michael Hamilton'ın kim olduğuna bakma ihtiyacı duymamıştık. - F.D: Ben aramıştım o zaman, ama bulamadım.
- N.D: Ben aramadım. Aklıma bile gelmedi. Fakat kazanın ardından Boğaziçi Üniversitesi'nin fizik hocalarından biri bize hikayeyi anlattı. Hamilton, Robert Kolej'de öğretmenken Antalya'ya tatile giderken, Isparta'da düşen THY uçağında hayatını kaybetmiş. Bu hikayeyi duyunca biz şoke olduk. Olay daha sonra 'Bu bir kader mi?'ye geldi. Michael Hamilton 1976'da Isparta'da düşen bir uçakta hayatını kaybetmişti. Onun adına verilen ödüle değer görülen Özgen Berkol Doğan da 2007'de yine Isparta'da düşen bir uçakta hayatını kaybetti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.