Pazar 09.12.2012

Sevişme sahneleri reytingi düşürüyor

atv'deki Karadayı dizisinin senaristleri Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon'la sektöre giriş hikayelerini, izleyiciyi yakalamanın püf noktalarını, nasıl çalıştıklarını ve dizide yaşanacak sürprizleri konuştuk

- Bu işlere nasıl bulaştınız?
- Eylem Canpolat:
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Bölümü'nde yazarlık okuyan iki arkadaştık. Aynı evde kalıyorduk. İşimizi yapmak istiyorduk. Kimse bizden bir şey istemediği halde, Sema'yla altı farklı türde dizi senaryosu yazdık. İnsanlar dalga geçti bizimle.
- Sema Ergenekon: 2003'ün sonundan başlayarak bir kış boyunca bununla uğraştık. Ben işten istifa ettim; eve kapandık, senaryo yazdık.
- E.C: O zamanlar Facebook, Twitter gibi sosyal ortamlar da yok. Bunları insanlara ulaştırabilmek için, isim ve soyadları bir araya getirerek mail adresleri uydurmaya başladık. Sektördeki ünlü isimlere senaryolarımızı gönderdik ve hiç cevap gelmedi.
- S.E: Evde internet de yoktu, internet kafeye gidip cevap geldi mi diye kontrol ediyorduk. Mahinur Ergun'a hayrandık, onun mail adresini bulduk ve senaryolarımızı gönderdik. Cevap verdi ve biz ona yapıştık. Bizi D Production'la tanıştırdı. Geldik, görüştük ve Gümüş dizisi ortaya çıktı.
- Oyuncu ya da senarist olmak isteyen çok insan var. Ne diyorsunuz onlara?
- S.E:
Biz biraz şanslıydık, dizi patlamasının başında yakaladık durumu. Herkes bu işi çok kolay sanıyor 'Oturup yazıyorlar işte sabahtan akşama kadar,' diye düşünüyorlar. Bir sürü mail, tweet alıyorum senarist olmak isteyenlerden. Kuaförde yanında oturan kadın senarist olmak istiyor. O kadar hafife alınıyorki bu iş... Aslında sektörün yeni isimlere çok ihtiyacı var, bir sürü yetişen insan da var, ama çok zor bir iş.
ESKİ KABADAYILA R YOK ARTIK
- Karadayı nasıl ortaya çıktı?
- S.E:
Bu proje için ocaktan beri çalışıyorduk. Çok kitap okuduk, o döneme dair bildiğimiz şeyler vardı ama kabadayı alemine uzaktık. Onlarla ilgili yazılmış her şeyi okuduk. Bir hukuk danışmanımız var. Araştırması bitmeyen bir iş, çünkü dönem işi. Bu bir polisiye ama teknolojinin hiçbir nimetinden faydalanamıyoruz. Çok özel bir dönem aslında, 'Ben bunu yakıştıramam ve yapamam,' diyebiliyor o dönemin bir karakteri, bunun günümüzde karşılığı yok. Öyle bir sahne yazsak günümüz insanına, 'salak' durumuna düşer.
- E.C: Teması itibariyle de çok içimize sinen ve önemsediğimiz bir durum var burada, adalet bizim için önemli. Bu hikayenin yanı sıra farklı alternatifler sunmuştuk Kerem Bey'e, (Çatay) ama onlar da bunu istedi. O dönemde mahallelerin dirlik ve düzenine sağlayan kabadayılar varmış ve Mahir gibi adamlarmış. Şu anda o kadar benciliz ki, komşuluk ilişkimiz bile yok.
KARADAYI'DA BÜYÜK SÜRPRİZLERE HAZIR OLUN
- Karadayı'da reytingin en çok yükseldiği sahne hangisiydi?
- S.E:
Bardak kırma ve Mahir'le Feride'nin adaya gitme sahneleri.
- Dizinin bundan sonraki bölümlerinde izleyiciyi neler bekliyor?
- E.C:
Mahir için çember daralıyor, işler zorlaşıyor. İki taraftan da sıkışıyor; hem Salih hem de Mahir olarak. Bir yerde patlayacak. Tüm hazırlıklarımız o patlama için. Çok heyecanlı bölümler geliyor. Aşk geliyor, kalp kırıklıkları olacak.
- Şu an Mahir, 'Hakime Hanım'a âşık mı?
- S.E:
Hayır değil. Onun derdi babası. Hakime Hanım'dan hoşlanıyor, onu beğeniyor, ondan etkileniyor. Mahir, kızı insan olarak beğeniyor, iyi bir insan olduğunu düşünüyor.
- E.C: O yıllarda aşk o kadar kutsal ki, şıp diye olup bitmiyor. El ele tutuşmak, öpüşmek çok zor. Bir kızın elini tutmak çok ciddi bir şey o dönemlerde. Biraz yavaş olacak ama tutkulu olacak.
- Kalem kırılacak mı?
- E.C:
Evet kırılacak, ama kimin için ve kim kıracak söyleyemem...
- Savcı Turgut'un niye bu kadar kötü olduğunu anlayacak mıyız?
- E.C:
Bana şu an çok kötü gelmiyor savcı. Kendine göre sıkışmış bir durumu var ve kendi statüsünü korumaya çalışıyor. Girdiği yollara neden girdiğini anlayacağız. Nejdet'le arasında nasıl bir ilişki var, birbirlerine nasıl girmişler anlayacağız. Tanıştıklarında ikisinin hayatı ne durumdaymış, hepsini göreceğiz.
- Rıza Kocaoğlu'nun lise önünde bekleyen polis hali ne olacak?
- S.E:
Kendisinin rolü artacak.
- E.C: Onunla ilgili çok büyük bir sürpriz çıkacak. Bunun hazırlıklarını görüyoruz. Bizim en sevdiğimiz karakterlerden biri o. Ama şu an demleniyor, pat diye hikayenin içine düşmesi inandırıcılığı azaltır. Demlene demlene geliyor. Mahir'le olan çatışmaları çok daha büyük, farklı ve ateşli olacak. Ortada bir de Mahir'in kız kardeşi var.
- S.E: Sonuçta Mahir polis molis dinlemez.
- Mahir'in nişanlısı Ayten'in durumu?
- S.E:
Çok acılar çektirecek, çok acılar çekecek. Ayten şu zaman diliminde yaşıyor olsa, istek ve arzuları çok masumane gelebilir ama o yıllar için çok sivri. O zamanki değerler farklı. O kendi hayallerinin ve düşlerinin peşine düşerken asıl düşünden vazgeçecek mi acaba?
KADIN, HAYAL ETTİĞİ AŞKLARI DİZİLERDE GÖRMEK İSTİYOR
- Türk seyircisi nasıl diziler izlemeyi seviyor?
- E.C:
Sürekli değişiyor ama tek değişmeyen seyircinin aşkı sevmesi.
- S.E: Türk kadınları ya aradığı aşka ulaşamıyor ya da birilerinin ona uygun gördüğü adamlarla evlendiriliyor. Bu yüzden dizilerde hayal ettikleri aşkı görmek istiyorlar. Aşkı yaşayıp bitirmiş kadınlarsa, o duyguları hatırlamak için izliyor. Önce aşk, sonra aile ilişkileri izleniyor. Bizim dizide de oradaki polisiyeden ziyade baba-oğul ilişkisi dikkatlarini çekiyor. Seyircinin adalet duygusu çok kıymetli.
- Dövüş sahneleri erkek seyirciler için mi yazılıyor?
- S.E:
Nasıl yazdığınıza bağlı. Hareket olsun, dövüş olsun diye yazıldığında erkekler izler, altı doldurulursa kadınlar da izliyor.
- E.C: Karadayı'daki Mahir'in gardiyanları dövdüğü, bardağı eliyle kırdığı sahne için kadınlardan daha çok geri dönüş aldık. Çünkü oradaki gerekçe haklıydı.
ÇOCUKLA RINI ZLA İZLE MEYİN!
- Türk izleyici ağlamayı seviyor sanırım.
- S.E:
Komedi dizileri, bir yerde tıkanıyor. Çünkü süre çok uzun; dünyada hiçbir sit-com 25 dakikanın üstünde değil. Siz 90 dakika insanları güldüremezsiniz.
- Seyirci muhafazakar mı?
- E.C:
Kesinlikle. Oyuncuları yatakta görmek istemiyorlar. Karadayı'da Savcı Turgut'un sekreterle öpüşme sahnesi var, orada 1.5 reyting düştü. Hikaye ne gerekiyorsa onu yapıyoruz, ama böyle reaksiyonlar da oluyor. Bu toplumun yansıması aslında.
- S.E: Toplumda da bir muhafazakarlaşma var ama gizli kapaklı yapılıyor her şey. Bunu ekranda görmek istemiyor seyirci.
- E.C: 'Biz bunu çocuklarımızla izliyoruz,' diyorlar. Lütfen izlemesinler, bunlar çocuklara uygun diziler değil. Bizim de çocuklarımız var, izletmiyoruz. Prime-time'da çocukların uyuduğu düşünüldüğü için, öyle yazılıyor o diziler.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.