Pazar 10.03.2013

Sarıkamış tam bir askeri fiyaskodur

Dedesi, Sarıkamış Harekatı'na katılan yönetmen Alphan Eşeli, bu hafta vizyona giren ilk filmi Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 ile kamerasını, harekat sonrası karların arasında yaşam mücadelesi veren asker ile sivillere çeviriyor ve yaşanan çileyi anlatıyor. Eşeli'ye göre yaşananlar Enver Paşa'nın ihtirasının bir sonucu ve gerçekler Türk halkından uzunca bir süre saklandı

Çanakkale Savaşları, Kurtuluş Savaşı dönem dönem sinemamızın mercek altına aldığı konulardır, ama söz konusu Sarıkamış Harekatı olunca bir anda durum değişir. Elde 120 dışında neredeyse hiç film yok. Ama yönetmen Alphan Eşeli ilk filmi Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 ile Sarıkamış gerçeğiyle yüzleştirmek istiyor bizi. Onun bu konuyu sinemada işleme sebebi biraz da kişisel... Hiç görmediği dedesi bu harekata katılmış. Babasının aktardığı kadarıyla dedesinin neler yaşadığını dinlemiş. Yani Sarıkamış özel ilgi alanlarından biri. Eşeli, Serdar Orçin, Uğur Polat ve Nergis Öztürk'ün rol aldığı filmde alışılageldiği gibi tarihi bir olaya kahramanlık perspektifinden bakmıyor. Yenilikçi bir bakışı var. Savaşın insanlar üzerindeki etkisini anlatıyor. Sert bir yönü de var filmin. Tartışmalar çıkabilir. Ama belki bu sayede Sarıkamış'ta neler olup bittiği yeniden gündeme gelebilir. Ama öncesinde Alphan Eşeli'den filmi çekme hikayesini dinledik.
- Sarıkamış Harekatı, sinemamızda pek işlenmedi. Sizin ilginiz nereden geliyor?
- Dedem bizzat Sarıkamış Harekatı'na katıldığından benim için Sarıkamış'ın özel önemi vardı. Serdar Tantekin ile farklı hikayeler üzerinde konuşurken, Sarıkamış'ı altı-yedi kişinin yaşadıkları üzerinden anlatma fikri gelişti ve bu çok cazip geldi. Böylece süreç başlamış oldu.
- Dedeniz Sarıkamış'ta neler yaşamış?
- Ben dedemi görmedim, ama babamın anlattıkları kadarıyla büyük zorluklar çekmişler. Açlık, sefalet, soğuk, bit ve tifüs salgını derken bir sürü arkadaşını kaybetmiş. Erzurum'dan Sivas'a kadar yürümüşler. Bir de geri çekilme sırasında, askeri malzemeler düşman eline geçmesin diye imha etmişler. Hep bunu anlatırmış babama.
- Peki travma yaşamış mı?
-
Onu bilemiyorum. Ama savaştan dönen insanların psikolojik bozukluklar yaşadığı bir gerçek. 1. Dünya Savaşı sonrası İngilizler kendi askerleri için bir araştırma yaptırmış. Ama Türkiye'de o dönem savaş sonrası yapılmış bir araştırma yok. Savaşın insanlar üzerinde etki bırakmaması, onları derinden etkilememesi ve sarsmaması imkansız. Savaş hali insan olmanın insan kalmanın en çok sorgulandığı hâl herhalde.
- O döneme ilişkin ne tür kaynaklardan yararlandınız?
- Alptekin Müderrisoğlu'nun Sarıkamış Dramı adlı kitabını çocukken okumuştum. Askerdeyken kütüphanede buldum, yeniden okudum. Filme, bazı karakter ve detaylar o kitaptan girdi. Tabii konuyla ilgili başka kitaplar da okudum. En büyük zorluk, Türkiye'de Sarıkamış Harekatı'na dair hiçbir görsel arşivin bulunmamasıydı. O noktada Prof. Dr. Bingür Sönmez'den çok yardım aldım. Sönmez, Rus arşivlerinden satın aldığı ve sadece onda olan bazı kayıtları bizimle paylaştı. Filmin başındaki donmuş askerler sahnesini tasarlarken, onun bize gösterdiği bazı fotoğraflardan ilham aldık.
TÜRK TARİHİNİN ÇOK ACI BİR GERÇEĞİ
- Sarıkamış binlerce askerin ölmesi nedeniyle büyük bir hüzünle anılır tarihimizde. Ama siz bu genel bakışın dışında bir yaklaşım sergiliyorsunuz...
- Aslında tam bir askeri fiyasko Sarıkamış Harekatı. Çok da savaş deneyimi olmayan Enver Paşa'nın ihtirasının bir sonucu. O karda kışta, bu kadar askeri, elde çok da imkan yokken cepheye sürmek doğru gelmiyor bana... Askeri açıdan da zaten hatalı olduğu hep söylenir. Enver Paşa onlarca insanı aslında göz göre göre ölüme yolluyor.
- Filmde Enver Paşa'ya da dolaylı bir eleştiri getirmeniz bu yüzden mi?
- Evet, o dönem yaşananlarla ilgili anıları, durumun trajedisini anlatır. Ama Türkiye'de tarihe kahramanlık perspektifinden bakıldığı için savaşın pek de vahşetini anlatmaya sıra gelmiyor. Sarıkamış, Türk tarihinin çok acı bir gerçeği ve belki de dünyada eşi benzeri bulunmayan bir trajedi. Enver Paşa'nın gerçek dışı idealleri uğruna bir sürü insan can vermiş sonuçta. Sarıkamış faciasının halkın ruhunda ne derin izler bıraktığını anlamak zor değil.
TARİH DEYİNCE AKLIMIZA KAHRAMANLIK GELİYOR
- 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemine ilişkin film yapmak söz konusu olunca illa büyük prodüksiyonlara ihtiyaç duyulur gibi bir algı var. Ama siz galiba bunun tersini düşünüyorsunuz?
- Sinemada büyük konular illa büyük prodüksiyonla anlatılmalı diye bir kural yok. Sinemada en önemli şey hikayedir. Bununla ilgili Akira Kurosawa'nın bir sözü var, çok severim: 'İyi bir hikayeyi, iyi bir yönetmen çekerse başyapıt olur. İyi bir hikayeyi, kötü bir yönetmen çekerse seyredilebilir bir film olur. Ama kötü bir hikayeyi, iyi bir yönetmen çekerse kötü bir film olur.' Sarıkamış, Çanakkele söz konusu olunca illa büyük sahneler çekeceğiz diye bir şey yok. Eğer hikaye gerektiriyorsa çekersiniz.
- 1915 trajik bir yıl, Çanakkale Savaşları, Ermeni Tehciri, Sarıkamış Harekatı yaşanıyor. Ama 1915 deyince hep Çanakkale Savaşları ön plana çıkar. Yaşanan diğer önemli olaylara bakılmaz. Sizce neden?
- Çanakkale'deki kahramanlık öykülerinin yanında bu tür acılar da yaşandı demek istenmiyor galiba. İlber Ortaylı'nın bir kitabında okumuştum 'Biz, militer bir toplumuz,' diyordu. Orduyla iç içe yaşamış, tarihi savaşlarla dolu bir toplumuz. Tarih deyince de aklımıza hep savaşlar ve kahramanlık öyküleri geliyor.
- Uzun yıllar Türkiye dışında yaşamışsınız, sinemacı olmaya hangi aşamada karar verdiniz?
- Çocukken Almanya'da yaşadım. 1981 yılında Türkiye'ye döndük. Ankara'da yaşadım. Sinemayı seviyordum ama çevremde bir tane bile sinemacı yoktu. Sonra 90'ların başında Amerika'ya gittim. Tanıştığım 10 insandan sekizi sinemacıydı. Vizyonum açıldı, ben de sinemacı olmaya karar verdim. Çünkü 'İnsan hayatta sevdiği işi yapmalı,' dedim.
BU FİLM 30 YIL ÖNCE ÇEKİLEMEZDİ
- Genelde Kurtuluş Savaşı filmlerinden ayrılan bir bakış açısı var filmin. Sizce biraz zaman mı geçmesi gerekiyordu böyle bir yaklaşım sergilemek için?
-
Bu filmi 30 yıl önce Türkiye'de çekemezdik. Olayların üzerinden biraz zaman geçince insanlar daha soğukkanlı bakmayı biliyor. Türk halkından yıllarca saklanmış bir gerçek Sarıkamış faciası. Tabii üzerinden zaman geçince insanlar daha sağduyulu yaklaşıyor.
- Sert bölümler var filmde. Şimdi filmin içeriğine dair bilgi vermek gibi olmasın ama asker Osman'ın yaşadıkları tartışma yaratabilir Türkiye'de. Siz nasıl bir reaksiyon bekliyorsunuz?
-
Film artık benim değil, seyircinin. Gerçek hayatta olduğu gibi, hiçbir şey siyah ya da beyaz değil filmde. Kimisi bir karakteri sevecek, kimisi o karakterden nefret edecek. Benim için önemli olan seyircinin bir şeyler hissetmesi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.