Son Güncelleme: Cumartesi 23.03.2013
Gündüz sanatçı, akşam milli sporcu
Gündüzleri tulumunu giyip atölyesinde heykel ve resim yapıyor, akşamları maçta sutopu oynuyor. Hayatını Antik Yunan'daki "Bilim, sanat ve spor bir arada olmalı," anlayışıyla yaşayan milli sporcu Tarkan Güveli, ilk kişisel sergisi 'Güruh' ile karşımızda
Sutopu için sosyal hayattan fedakarlık ediyorum
"Sabahları 09.00'da atölyeye gidip, akşama kadar çalışıyorum. Akşam da antrenman var. Atölyem Göztepe Sanayi Sitesi'nde. O yüzden gündüz sanayide, akşam havuzdayım. Atölyede tulum giyiyorum, akşam slip mayoyla havuzdayım. Antrenmandan 22.00 gibi dönüyorum. Eskiden beri böyle bu. Bir arkadaşım ortaokul yıllığına şöyle yazmıştı: Tarkan'a 'Şuraya gelir misin?' dersin, o da sana 'Hayır abi antrenmandayım,' der. Sutopunu çok sevsem de, bir sürü şeyden feragat etmek zorunda kalıyorum. Çağdaş sanat sahnesinden uzak kalıyorum mesela. Ama sutopu dünyası da çok eğlenceli, ben orada yetiştim. Adrenalin var, sporun delice heyecanı var. Bu camiada iyi okullardan mezun çok insan vardır. Çoğu iyi ailelerden gelir, zekilerdir, sutopu oynamak için çok fedakarlık yaparlar. Ama antrenmandan sonra eserlerime baktıklarında çok naif sorular sorabiliyorlar. 'Bu kim?' diyorlar mesela, onun bir sanat eseri olduğuna bakmadan, illa bir yere yerleştirmeye çalışıyorlar. Ülkemizde plastik sanatların çok uzun bir geçmişi olmadığı için, bu sanat dalı 'derimizin altına' işlememiş henüz. Sporcuların sadece spor yapması kötü bir şey. Aslında geçmişte bu ayrım bu kadar keskin değil. Eski Yunan'da sanat, spor, bilim hepsi bir arad
Yüzücü veya sporcu olmayan giremez
"Caddebostan'da doğdum, burada büyüdüm, hâlâ da buradayım. Çünkü burayı çok seviyorum. Artık yüzmese de, ağabeyim de rekortmen bir yüzücüdür, eskiden milli takımdaydı. O zamanlar beş-altı yaşlarımdaydım. Ailemle birlikte, abim vesilesiyle Kalamış Kulübü'ne gidiyorduk. Okumayı yeni sökmüştüm. Girişte 'Üye olmayan veya sporcu olmayan giremez' yazıyordu. O yazı bana çok dokunmuştu. Ben sosyal tesislerden yararlanan bir eleman oluyordum bu durumda. Sonra yüzmeye başladım, ama sürekli sutopçu olmak istedim. O yaş grubu için sutopu takımı olmadığı için 10 yaşıma kadar bekleyecektim. Neyse ki bir gün sokakta top oynarken ağabeyim geldi 'Senin yaşın için sutopu takımı kuruldu, artık katılabilirsin,' dedi. Koşa koşa kulübe gittiğimi hatırlıyorum. Ailem sporla ve sanatla çok ilgiliydi. Babam mühendisti, annem ev hanımı. Ama her iki taraftan dedelerim hattatmış. Annemin dedesi mühürcüymüş. Annemin estetik yönü çok güçlüydü. Babamı 23 yaşımdayken kaybettim. Çok erken gitti, bazı şeyleri yaşayıp görmesini isterdim..."
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde