Son Güncelleme: Cumartesi 23.03.2013
Tombul, beyaz, şımarık
Bazıları ona "Feminizmin yeni ikonu," dedi, bazıları yazıp, yönetip, başrolünde de oynadığı Girls dizisinde, zengin beyaz çocukları anlattığı için eleştirdi. Ama o kazandığı ödüllerle eleştirileri haksız çıkardı. Peki kim bu Lena Dunham?
Lena Dunham'ın yazdığı, yönettiği ve başrolünde oynadığı HBO dizisi Girls'ün ilk sezonu, Hannah'nın (Dunham) harçlığını kesip onu ekmek elden su gölden sürdürdüğü yazarlık rüyasından uyandıran anne babasına 'bana bana bihterine!' tonunda "Bence ben kendi jenerasyonumun sesiyim," demesiyle başlıyordu. Üniversiteden mezun olalı iki yıl olmasına rağmen hâlâ stajyerlik yapan; Brooklyn'in en havalı mahallesinde oturduğu evin kirasını harçlığıyla ödeyen; erkek arkadaşının tacizkar fantezilerine teslim olan; Urban Outfitters kataloğundan fırlamış kız arkadaşlarının yanında kilosundan yakınan ve ailesinin "Başının çaresine bak," ilanıyla yıkılan bir karakterin milenyum jenerasyonunun sesi olma ihtimali çok tartışıldı. Kimileri Dunham'ı feminizmin yeni ikonu diye tanımlarken, kimileri de ilk sezon kadrosunda tek bir siyah aktöre bile yer ver vermeyen dizinin, bir şımarık beyaz zengin çocuklar hikayesinden ibaret olduğunu savundu. Girls ikinci sezona geldiğindeyse yılın en çok konuşulan kültür fenomeni olmuş, tüm ödülleri kapmış ve eleştirilerin çoğunu haksız çıkartmıştı. Peki kimdi bu Lena Dunham? Dunham 1986, New York doğumlu. Annesi Laurie Simmons ünlü bir fotoğrafçı, babası Carroll Dunham ünlü bir ressam. Modacı Zac Posen'ın dadılık yaptığı, 11 yaşında Vogue'da 'Modayla ilgilenen çocuklar' portresine konu olan, ülkenin en liberal ve pahalı üniversitelerinden birinden, Oberlin'den yaratıcı yazarlık diplomasıyla mezun oluyor. Üniversitede çektiği ve okul çeşmesinde iç çamaşırlarıyla dişlerini fırçaladığı The Fountain videosuyla ufak bir şöhret yakalayan Dunham, önce 2009'da Creative Nonfiction adında deneysel bir uzun metraj çekiyor. Ardından içinde büyüdüğü sanat dünyasını tiye aldığı Delusional Downtown Divas adlı web dizisiyle yönetmenliğe ısınıyor. Ancak Dunham, esas başarıyı 2010'da yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı Tiny Furniture ile yakalıyor. İsmini annesinin fotoğrafladığı minyatür mobilyalardan alan filmde Dunham kendisini, annesi annesini, kızkardeşi kızkardeşini ve en yakın arkadaşı en yakın arkadaşını oynuyor. Dunham'ın ailesinin Tribeca loftunda çekilen film, kolejden yeni mezun olmuş Dunham'ın alter-egosu Aura'nın annesinin şöhretinin gölgesinde hayattan ne istediğini ve gönül işlerini keşfetmesini, gerçek hayattan kopyalanmış diyaloglarla anlatıyor. New Yorker, Tiny Furniture için "Açık bırakılmış bir günlük gibi," demişti. İlkokulda günlüğünü anne babasına okuyan doğuştan blogger biri olduğum için belki de, filmin bu tumblr'ın bildiğini kuldan saklamayan dürüstlüğünü sevmiştim.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde