Reklamın iyisi kötüsü
Seslendirdiği reklamın Ferhat Göçer'e ettiğini Eurovision Çetin Alp'e etmemiştir, deniliyor. Arada şöyle bir fark var belki: Ferhat Göçer, kendisine antipati duyulmasına çok antrenmanlı
BEN HIRSLI, BEN CİL BİR İNSANIM
Oysa 2005'te Türkiye semalarına bir şimal yıldızı gibi doğmuş, hemen herkese nasip olmayan bir süratle kabul ve beğeni görmüştü. Üstelik hem doktor hem tenordu; ciddi bir başarı öyküsü olarak, enteresan bulunuyordu: 1970, Şanlıurfa'da her ikisi de eğitmen olan ebeveynlerin evladı olarak doğan Ferhat Göçer, ilkokulu dört yaşında taşındıkları İzmit'in bir dağ köyünde bitirmişti. Ortaokula Karamürsel Ereğlisi'nde, dayısının yanında başlayıp liseyi de İzmit'te tamamlamıştı. 85-86 döneminde, henüz bir ergenken tek başına İstanbul'a gelmiş, ondan sonra da hep ailesinden ayrı yaşamıştı. Hem İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni hem Devlet Konservatuarı Şan Bölümü'nü bitirmişti. İki yıl sözleşmeli olarak çalıştığı Devlet Opera ve Balesi'nden, doktorluk ihtisası için mecburi hizmetini tamamlamak üzere atandığı memleketi Şanlıurfa'ya giderken ayrılmıştı. İstanbul'a Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne genel cerrahi uzmanı olarak dönmekle kalmamış, gece hayatında şansonlardan rembetiko'lara, aryalardan türkülere, farklı dillerden ve janrlardan şarkılar söyleyerek, müzik dünyasında da kendine bir yol açmaya çalışmıştı. Nihayet ilk albümünü yaptığı ve muhtelif köşe yazarlarından aldığı övgülerle piyasaya bomba gibi düştüğü dönemde verdiği röportajlardan birinde, onu mütevazı bulduğunu söyleyen muhabire; "Değilimdir aslında. Ben çok bencil insanımdır. Çok hırslı bir insanımdır," diyordu. Devamı, müzikal açıdan yükselen bir grafikle, medya ve dinleyici kitlesiyle iletişiminde ise deneme yanılma yöntemiyle geldi. Çıkardığı albümler iyi satış grafikleri yakaladı, televizyon programları büyük reytingler elde etti, kapalı gişe konserler verdi. Gel gör ki, 'Türkiye'nin şahsa özel tek orkestrası' olarak gururla lanse ettiği Metropol Senfoni Orkestrası ile verdiği konserlerinde birlikte sahne aldığı Allessandro Safina, Al Bano Carissi, Patrizio Buanne, Michael Bolton, Emma Shapplin gibi yabancı isimlerin yanında, albümlerinde Emel Sayın, Nesrin Sipahi gibi isimlerle ve programlarına konuk ettiği sayısız sanatçıyla yaptığı düetler bile dalga konusu oldu. Son albümünde niçin alışıldığı üzere bir düet yapmadığını Müzik Gazetesi'nden Ahmet Kamil Taşkın'a şöyle açıklıyordu: "Düet meselesine bir süre ara vereceğim. 'Sürekli düet yapıyor,' diye, önce espri olarak başlayan, sonra da tadı iyice kaçan bir durum oluştu. Normalde gurur duyacağınız bir işle dalga geçilmeye başlandı ve can sıkıcı hale geldi." Karar dediğiniz vazgeçilmek içindir nitekim. İkinci albümünün çıktığı dönemde, Kayahan'ın her albüm çıkardığında, ailesiyle birlikte röportaj vermesinin kendisinde alerjik reaksiyon yarattığına dair söylediklerinden de derhal geri adım atmıştı.
GÖÇER'İN HAYATI PROJE
İkinci albümün piyasaya taze düştüğü sıralarda Sema Denker'e verdiği söyleşide, henüz son eşinden boşanmamış Ferhat Göçer olarak şöyle diyordu: "Bakın, Kayahan modeli var mesela. Artık bunu konuşmak istiyorum çünkü çok yanlış buluyorum. Hayatım boyunca asla böyle bir model olmak istemiyorum. Yanında ailesi olan bir fotoğraf karesinin içersindeki erkek olmak istemiyorum. Julio Iglesias da 70 yaşında ama adam ailesiyle bir kez fotoğraf çektirmiştir. Frank Sinatra'yı hiç öyle ailesiyle gördünüz mü, hayır. (...) Tarkan, Bilge'yle dolaşmaya ve özel hayatını bu kadar gündeme getirmeye başladığı günden itibaren o sahnede flört yeteneğini kaybetti. İbrahim Tatlıses'e bakın, kadınlarıyla ilişkileri konuşulur ama hiçbir zaman onu görüntüye taşımaz. Tarkan ne zaman sevgilisiyle öpüşürken fotoğraf çektirmeye başladı, sahnedeki büyüsünü kaybetti." Bilgi açısından da baştan aşağı yanlış olan bu beyanattan (İnsan bir solukta, arşive dalıp Iglesias'ın da, Sinatra'nın da Tatlıses'in de en az 10'ar fotoğrafını çıkarabilir) derhal viraj almakla kalmadı, son beş yıldır birlikte yaşadığı Ömür Gedik ve çocuklarından bahsetmediği neredeyse tek bir röportajına da rastlamak mümkün değil Göçer'in. Ferhat Göçer'in hayatı proje. Albüm öncesinde fan kulübünden fokus gruplar oluşturup şarkı dinletmesinden tutun, internet üzerinden orijinal beste toplayıp, amatör müzisyenlerden 400 bin dolar ederinde şarkı satın alıp bir beste bankası oluşturmaya, hemen her konserinde yeni bir atraksiyon peşinde koşmaktan, kendi yazdığı şiirlerle şarkıları harmanladığı tiyatro oyunları yazmaya; böyle bir dişle tırnakla kazıma hali görülmemiştir. Harbiye Açıkhava'da, Glee Müzikali'nden esinlenerek hazırlandığı bir konseri öncesinde verdiği, Eylül 2012 tarihli bir röportajda Yüksel Şengül'e konserin içeriğini şöyle anlatıyordu: "Glee Müzikali'nden esinlenerek hayata geçirdiğim Symphonie D'Orient ile 60 kişilik dev bir orkestrayla sahnede olacağım. Klasikleşmiş albüm şarkılarımın yanında, albüm öncesinde de seslendirdiğim aryalar, klasik Batı eserleri, aynı zamanda Amy Winehouse, Gotye, Sting, Pink Floyd gibi son dönemde dünyada en çok dinlenen şarkıcıların şarkılarını da kendi etnik sazlarımızla yorumlayacağım. Müzikal sürprizlerle dolu bir iş bu. Tahmin ediyorum ki konsere gelenlere hoş vakit geçirteceğiz." "Sürprizler olacak mı?" diye soruyordu bunun üzerine, sürprizlere doyamayan Şengül. "Elbette sürprizlerimiz var," diyordu Göçer: "Mesela büyük hayranlık duyduğum Türkan Şoray da bir aksilik olmazsa beni dinlemeye geleceğini bildirdi." (Bunun "Sürpriz var da, bana kadar var," anlamına gelen bir yanıt olduğunu düşünmeye kalmadan, evet, hemen arkasından, hayattaki en büyük hayallerinden birinin Türkan Şoray'la düet yapmak olduğunu söylüyordu.) Yine aynı konser için Habertürk'e verdiği bir başka söyleşide ise gençlere tavsiyelerini soran Mehmet Çalışkan'ı şöyle yanıtlıyordu: "Tavsiyelerde bulunmak benim haddim değil. Ben sadece şunu söyleyebilirim: Ses özelse, sahne performansı iyiyse, bunların yanında ille de yapılması gereken şunlar var: Çok sıkı şarkılar bulunmalı, PR ve imaj çalışmaları çok iyi yapılmalı, sosyal ilişkiler çok iyi olmalı. 'Ben albüm çıkardım', 'Ben video klip çektim star oldum' dönemi belki de kapanıyor. Yıldız olabilmek için kombine sanatçı olmak gerekiyor." Bu röportajların üzerinden altı ay geçti geçmedi; yıldız olabilmek için gecesini gündüzüne katan 'kombine sanatçı'mızın düştüğü şu hale bir bakın: Ha Ferhat Göçer'in şöhretle imtihanı, ha Sisifos'un laneti...
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut