Pazar 05.05.2013

Bu turda Fener taraftarı olunur!

Kariye Müzesi'nde Hıristiyanlık tarihi, Asitane'de Osmanlı saray mutfağı... Özel Fener Rum Lisesi'nin nefes kesen binasında travmatik hayat... Sema Topaloğlu'nun atölyesinde, Didem Şenol'un elinden levrekli zeytin... Bu Fener- Haliç-Balat turunda fark etmeden Fener fanı olunur!

28 NİSAN PAZAR
FLAMİNGO'NUN SANDALYELERİ STANDART OLSUN!
İsmin cilvesi: Benim için Flamingo, basit ama müdavimleri olan bir büfe! Bağdat Caddesi Çiftehavuzlar'da 30 küsur yıldır var olan, döneriyle nam salmış bir dükkan. Bu kadar senedir hiç bozmadı kendini, severiz. Ama şimdilerde bahsi geçen Flamingo, çok başka kulvarda havalı bir restoran bar. Gece gezenlerin 8 İstanbul ve Bird'den tanıdığı Aliye Turagay ile Joost Rooijmans'ın yeni yeri. Mekanı teftişe gittik. Ceylan Intercontinental'in lobisi olan alanla, yana açılan bahçeden bahsediyoruz. İTÜ Taşkışla'nın karşı çaprazındayız. Ve bir oturduk mu, kalkamıyoruz. Çünkü hayrettir ki, Autoban imzalı şık tasarım, umulmadık derecede konforlu da. Sandalyeler, özellikle sırtı da deri olanlar, üstlerinde bir ömür geçirilebilecek kadar rahatlar. Arkamıza dayanıp bakalım: Şarküteri ve peynirperestler için menüde albenili bir giriş yer alıyor: 48 aylık İtalyan peyniri, 36 aylık İspanyol jambonu derken göz dönebilir. Başlangıçlar arasında tatlı şarapla marine edilmiş ördek ciğeri, tütsülenmiş ılık ahtapot, ekşi mayalı ekmek kıtırı üzerinde orkinos tartar var. Makarnalar ve risottolara özel bölümler ayrılmış ama hamur mevzubahis olacaksa bence o hak Napoli'den getirtilen odun fırınında cehennem ateşine sadece sınırlı saniyeler maruz kalan pizzalardan yana kullanılır. Biz kahvaltıya gittik ve üstüne de bir Margherita paylaştık. Kenarlar çıtır, domates sosu pek lezzetliydi. Daha büyük ölçekli düşünenler için 30 gün dinlenmiş dana pirzola, dana kaburga, ördek gibi ana yemek seçenekleri ve oturaklı bir şarap kavı var. Üst sınır 3 bin 500'lük Petrus'a kadar uzanıyor diyeyim, anlayın...
29 NİSAN PAZARTESİ
BİR TÜR KOLEKSİYONER: 6 BİN 297 TANE ÇİN LOKANTASINA GİTMİŞ!
Böyle takıntılı tiplere hastayım. Los Angeles'ta yaşayan avukat David Chan da bir tür koleksiyoner sayılır: Bir nevi Çin lokantası biriktiricisi. Startı 1985'te vermiş ve şimdiye kadar ABD ve Kanada'da toplam 6 bin 297 tane Çin lokantasına gitmiş bu zat. Çin kökenli üçüncü nesil Amerikalı Chan'ın bir başka iddiası daha var: Bu süreçte hiç çubuk kullanmamış! Obsesyon mu agresyon mu diyelim, yoksa tutarlılık mı? Bu açıdan bir performans sanatçısı da sayılamaz mı?
30 NİSAN SALI
FENER-HALİÇ-BALAT'TA DERHAL TEKRAR EDİLECEK BİR GÜN
Günün ilk lokması önemli bir şey; gidişatı belirliyor. Salı günü hayat 1539 yılındaki reçeteye uygun Badem Çorbası ile başladı. Alelade bir gün olmayacağının ilk işareti... Olaylar Hums lokması, Lor mahlutu, Gerdaniyye şeklinde gelişti. Favorim yine 1539'dan Mutancana'ydı. Kayısı, Rezaki üzümü ve bademle kısık ateşte pişirilmiş kuzu butu yahnisi hakikaten Kanuni'ye layık nefasetteydi. Asitane'de daha önce de bazı tematik menüler tatmışlığım var. Mesela 1650 yılında IV. Mehmed tarafından, Kurban Bayramı'nın ilk günü divanda vezirlere ikram edilen Ziyafet-i İd-i Adha (Kurban Bayramı Ziyafeti) menüsünü aynen uygulamışlardı geçen yıl. Yaban güvercini kebabını (Kebab-ı Kebuter) unutmak kolay değil. O yüzden Asitane'de buluştuğumuzda, hoş bir gün geçireceğimizi umuyor ama beklentiyi çok da yukarıda tutmuyordum doğrusu.
FRESKLERİN VE 'O ÜNLÜ REHBER'İN GÜCÜ
Tahminlerimizin çok ötesinde yükseleceğimizin ilk sinyalleri Kariye Müzesi'ni gezerken geldi. Burası dışarıdan baktığınızda güzel, kubbeli bir Bizans yapısı ama sersemletmiyor. İçeri girdiğinizdeyse: Amanın! Freskler ve mozaikler baş döndürücü. Ayasofya'dakilerden bile daha çok ve ihtişamlı. Buranın en mühim olayı, resimlerde Hz. İsa'nın ve Meryem'in neredeyse soyağaçlarını çıkartması... Hz. İsa'nın dedesi, ninesi, halası, yengesi... olur mu diye tartışmalara sebep hatta. Kariye Müzesi'ni normal vatandaş olarak gezmek de güzel ama başka grupların "O ünlü rehber! O ünlü rehber!" diye birbirlerine gösterdikleri Saffet Emre Tonguç varsa yanınızda, Muhteşem Yüzyıl'vari aşk, nefret, entrika, skandal, magazin boyutu da eksik kalmıyor. Ki tarih, bunlarsız pek yavan!

FENER RUM LİSESİ'NE ANTAKYA'DAN ÖĞRENCİ TRANSFERİ!
Şanslı bir öğrenciydim, albenili okullarda okudum. Ama bu başka bir şey! Bu 'kırmızı kale', kategori dışı olmalı! Fener Rum Lisesi, 1881'de mimar Pericles Demades tarafından Fransa'dan ithal malzemelerle inşa edilmiş. Çok heybetli, çok çarpıcı kırmızı bir tuğla bina; 'kırmızı kale' de denirmiş. Hakikaten nutku tutuluyor insanın. Binadan, manzaradan, şu anki trajik, travmatik durumdan... Okulda sadece 57 öğrenci öğrenim görmekte. Çünkü başka öğrenci bulunamıyor! Zamanında İstanbul'daki Rum'ları hunharca sürdüğümüz için, zaten sayılı kalan Rumların genç nüfusu yok. Bu okula gelecek çocukları, torunları yok. Ve okulu yaşatmak için Antakya'dan Arap Ortodoks çocuklar transfer ediliyor!

İÇİNİ GÖRDÜK: İŞTE BUNA PAHA BİÇİLEMEZ!
Normal şartlarda okulun içini gezme şansı bulmak kolay değil... Ama biz bu turda, 'normal' değiliz! Neden değiliz? Çünkü Master- Card'ın Paha Biçilemez İstanbul projesi kapsamında Bernaylafem'in yani Berna'yla Fem'in misafiriyiz. MasterCard'ın dünya metropollerinde hayata geçirdiği Priceless adında bir uygulaması var. New York, Londra, Paris, Toronto, Moskova gibi şehirlerle beraber İstanbul da gruba dahil. Bu paha biçilemez şehirler için, gerçekten de parayla satın alamayacağınız özel programlar organize ediyorlar. Bildiğinizi zannettiğiniz bir semtte bile gizli kalmış ne cevherler olduğunu gösteriyorlar. Tezatlar, keşifler, sürprizler yaşatıyorlar. İşte bu sayede Fener Rum Okulu'ndan içeri buyur ediliyoruz. Merasim salonundaki fresklerle iyice şahlanıyor hayranlığımız. Bir de hicabımız.

5 MAYIS'TAKİ PASKALYA İÇİN BOL BAHARATLI KAHKE
Moğolların Meryemi Kilisesi'nin özelliği, Osmanlı'nın hiçbir zaman camiye çevirmediği tek kilise olması... Şansımıza, içeride ayin var. Yine şansımıza, yan tarafta da Paskalya için çörek hazırlığı... Ortodoks Paskalyası 5 Mayıs'ta. Tam da onun evvelinde, halka halka çörekler yoğruluyor, şekillendiriliyor, tepsiye diziliyor, fırına veriliyor. Antakya kahkesi, diyorlar. İçinde aklınıza gelecek bütün baharatlar var: Susam, mahlep, rezene, damla sakızı, vanilya, tarçın, çörek otu... Sıcak sıcak ağzımıza atıyorlar...
BALAT'TA ÇIFIT ÇARŞISI, AGORA MEYHANESİ...
Balat'ta ana caddeden içeri girip Leblebiciler Caddesi'nde ilerlediğinizde, tekrar gelmeyi muhakkak isteyeceğiniz bir eski çarşıdasınız. Nilüfer'in de söylediği meşhur şarkıya konu olmuş Agora Meyhanesi, artık bir atölye. Ama girişteki şarap kadehlerinden oluşan enstalasyon, hatırası olanınkini canlandırır. Hazal Kaya'nın 'Balatlı A.' mahlaslı camaltı sanatçısı annesi Ayşegül Kaya'nın, koleksiyonunu sergilediği dükkanı Hepsi Hikaye de, İstanbul'un orijinal ahşap tonoza sahip tek sinagogu da burada.
SEMA TOPALOĞLU'NUN ATÖLYESİNDE DİDEM ŞENOL LOKMALARI
Fener - Haliç - Balat turu, insanın yüzünü kızartıyor biraz: Ne çok, ne çok bilmediğimiz yer var bu şehirde. Finali, Balat sahilinde bir tasarımcı atölyesinde yapıyoruz. Sema Topaloğlu, ahşabı, çeliği, camı, bronzu, umulmadık geometrik formlara sokuyor. Mobilyayla heykeli, sanatla zanaati, Doğu'yla Batı'yı bitiştiriyor. Onun zevk sahibi atölyesinin terasında, Maya ve Gram'ın yaratıcısı Didem Şenol da damak zevkimizi gıdıklamaya hazır: Az önce çarşıda gördüğümüz çiriş otu, kuşkonmaz ve keçi peyniriyle işbirliğine gidince ne biçim olmuş. İçi levrekli yeşil zeytinler kaşla göz arasında bitiyor. Pancar suyunda renklenmiş dekoratif patates cipsleri günaha sokar... Bu sayfanın takipçileri tahmin ediyordur: Hatır için, reklam için yazı yazılmaz. Slogan olsun diye değil, sahiden paha biçilmez bir Fener-Haliç-Balat gezmesiydi. Soğutmadan tekrar edip genişletmeli...
1 MAYIS ÇARŞAMBA
BAKLAVA BİR SOKAK YİYECEĞİ Mİ Kİ?
Çok sevgili bir ahbabım, Lonely Planet'ın The World's Best Street Food / Where To Find It & How To Make It diye tatlı bir kitabını hediye etti (Dünyanın En iyi Sokak Yemekleri / Nerede Bulmalı & Nasıl Yapmalı diye çevirelim). Tabii ilk iş Türkiye'den ne koymuşlar diye baktım. Sokak yemeği deyince ne gelir bizim aklımıza? Simit? Arabada satılan pilav? Kokoreç? Balık ekmek? Evet, onu tutturduk. Balık ekmek, tamam... Üç çeşit 'sokak yemeğine' yer vermişler bizden; ikincisi gözleme. Hadi ona da peki. Ama üçüncüde sorun var: Baklava! Baklava sokak yiyeceği mi Allah aşkına?
2 MAYIS PERŞEMBE
BATMANLI, KAYSERİLİ, HATAYLI ÇOCUKLARA MUTFAK AŞISI
Big Chefs hayırlı bir işe kalkışmış, Türkiye Eğitim Derneği'yle birlikte 'Geleceğim Parlak, Kariyerim Mutfak' diye bir sosyal sorumluluk projesine girişmişti. 6-24 Mayıs tarihlerinde Batman'dan başlayarak Malatya, Gaziantep, Hatay, Mersin ve Kayseri'ye gidecekler. Bu bölgelerdeki TED Okulları'nı gezip, ağırlıklı burslu öğrencilere gastronomiye giriş dersi verecek ve onları bu alanda kariyer yapmaya teşvik edecekler. Tıra kurdukları mutfakta, çocuklarla beraber çorba, risotto, ekmek ve brownie yapacaklar. Orta Hazırlık'taki ilk pancake denemesinden sonra Home Ec hocasının göçmesiyle, haftada dört saat daha matematikle sınanan mağdur bir öğrenci olarak ah diyorum, aaah!
3 MAYIS CUMA
VAATKAR BİR GASTRONOMİ FESTİVALİ GELİYOR
Ekonomi yazarları aylar öncesinden duyurmaya başladı, TURYİD Başkanı Kaya Demirer'le röpler yapıldı. Bu kadar evvelden haber bombardımanına tutulunca insanın takvimi şaşıyor, ama geldi işte... Haftaya yeme-içme ve eğlenceyi bir araya getiren bir festival düzenleniyor. Arçelik ana sponsorluğundaki Gastro İstanbul 7-12 Mayıs'ta şehre yayılacak, 9-12 Mayıs'ta da Maçka KüçükÇiftlik Park'ta olacak. Görelim bakalım...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.