Son Güncelleme: Pazar 26.05.2013
Cannes'ın perde arkası
Bizim Cannes maceramız kaçakçılıkla başlar desek kim inanır? Ama öyle! Cannes'a katılan ilk filmimiz Umut 1971'de festivalin Yönetmenlerin 15 Günü'nde gösterilmek üzere seçilmiş ama film sansür kurulundan geçmiyor. Tuncel Kurtiz ile Arif Keskiner filmi bavul içerisinde kaçırarak Cannes'a götürüyor. Büyük bir başarı elde ediliyor. Ama kimin umurunda kaçakçılık davası açılıyor. Bu maceradan dolayı nedense devlet büyüklerimiz Cannes'a hep mesafeli yaklaşmış! Yol'un kaçırılması sonra da Yılmaz Güney'in kaçıp Cannes'da ortaya çıkması, üzerine de filmin Altın Palmiye alması ise devlet katında tam bir travmaya neden oluyor. 12 Eylülcüler, Güney'in bir filminin fragmanı gösteren sinemacıları bile altı ay gözaltında tutucak kadar sinirleniyor. Zaman içerisinde kültür insanları, aklı selim sinemacılar Cannes'ın önemli bir festival olduğunu anlatsa da devletimizin gözünde Cannes'ın imajı iyi değil. Bu algıyı kıransa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Yıl 2003, Nuri Bilge Ceylan'ın Uzak ile Cannes'da ödül aldığı açıklanmış. Gül, o zamanlar Dışişleri Bakanı. Ödül açıklanalı beş-on dakika olmuş ve telefonla Ceylan'ı arayıp tebrik ediyor. Abdullah Gül'ün Cannes açılımı devlet katında Cannes'ın da imajını değiştiriyor. Artık Kültür Bakanlığı festivalde Türkiye sinemasını tanıtmak için var gücüyle uğraşıyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde