Bu derginin adı Bülent
Biri İstanbul'da, diğeri Londra'da doğan ve yolları üniversitede kesişen iki arkadaş, Bülent Ecevit ve Bülent Ersoy'a selamlarını gönderen BÜLENT isimli İngilizce bir dergi yayınlanmaya başladı. Dijital dergi, Türkiye'ye yeni bir perspektifle bakmayı amaçlıyor
'SIFIRINCI SAYI' YAYINDA
Eski bir başbakan ve milyonların sevgilisi bir şarkıcının ismini verdiği BÜLENT'in arkasındaki fikri şöyle açıklıyorlar: "Gelmiş geçmiş en ikonik bu iki Bülent'ten Ersoy olanının herkesin gözü önünde gerçekleşen cinsiyet geçişi, 1980 askeri darbesine tesadüf etmiş, Ecevit olanının ise başbakanlık yaptığı 2001 yılında üzerine Anayasa kitapçığı fırlatılması zorlu bir ekonomik krizi tetiklemişti. Kimlik politikalarının öngörülemez biçimleri ve yazının kaba kuvveti gibi Türkiye'nin halihazırdaki en ilginç gerilimlerine temas eden bu iki figürün hayatları, ülkeye dair yaygın beklentileri hüsrana uğratma potansiyelleriyle de BÜLENT için bir tür çıkış noktası sağlıyor." Şu anda 'sıfırıncı sayı' başlığını koydukları içerikle yayındalar. Bu hazırlık sayısını geçen sene kaybettiğimiz besteci ve yazar İlhan Mimaroğlu'na ithaf etmişler. Mimaroğlu'nun eşinden aldıkları, hiçbir yerde yayımlanmamış fotoğraflarla başlayan dosya, bunun yalnızca uzun denemelere yer veren bir dergi olmayacağının da habercisi. Erdem Helvacıoğlu'nun Robert Kolej'de Mimaroğlu'nun müziğiyle tanışma macerasını anlattığı yazısını okurken Mimaroğlu bestelerini dinleyebiliyorsunuz. Bu anlamda BÜLENT, internetin imkanlarını sonuna kadar kullanan bir dergi. Alper Maral imzalı bir makale ve Robert Gluck'un Mimaroğlu söyleşileriyle tamamlamışlar dosyayı.
İÇERİĞİ ÖZGÜN VE ZENGİN
Roueche, önümüzdeki sayılarda mercek altına almayı istedikleri isimler arasında Sevim Burak'ı sayıyor. Tamamı İngilizce olan derginin amacı; Türkiye'ye alışılmadık, yeni bir perspektifle bakan İngilizce denemeler yayımlayarak zaman içinde kalıplaşmış Türkiye imgesine de yeni bir bakış getirmek. Dergide yayınlanan bir 'fotoğraflı deneme', Türkiye Köşkleri Projesi başlığını taşıyor ve gazete satıcılarından bekçilere, taksi şöförlerine içinden pek çok farklı kişinin çıkabileceği bir mimari buluş hakkında düşünmeye itiyor bizi. Bir başka ilginç konu ise Ömer Kavur'un ölümünden beş sene önce New York'ta Anthology Film Archives'ta Robert Haller'la yaptığı söyleşinin dökümü. Şu sıralarda Türkiye ve komşuları arasındaki ilişkilere odaklanan ve haziranda yayımlanacak 'birinci sayı'larına hazırlanan Finkel ve Roueche, bu sene Eurovision'a katılmayışımızdan yola çıkarak Türkiye ve komşuları meselesine bakan bir yazıyı siteye yüklemişler. Türkiye'nin Eurovision karnesini tartışan yazı, grafikler ve YouTube video'larıyla desteklenmiş. İtiraf etmeliyim ki sitede gezdikten sonra baştaki "Bülent diye dergi mi olur?" sorusunun yerini "Niye daha önce kimse Bülent diye bir dergi çıkarmamış?" alıyor ki, bu da ufak bir başarı değil.
'Kültürler arası köprü' demek yasak!
Derginin editörlerinden Izzy Finkel "Ufak bir dergiyiz ama projeyi büyütmeyi amaçlıyoruz, böylece BÜLENT'i hem Türkçe hem İngilizce yayımlayabileceğiz. Genel olarak amacımız siyasetteki 'kitsch' şeyler hakkında ve 'kitsch' şeylerin siyasi yönleri hakkında konuşabileceğimiz bir alan yaratmak. Yazılarda 'kültürler', 'arasında', 'köprü' kelimelerinin aynı cümlede yer almalarına izin vermeyeceğiz!" diyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde