Pazar 08.09.2013

İkinci hayatıma geçişimi ameliyathanede izledim

21 Mart 2006, böbrek nakli olduktan sonra ikinci hayatıma başladığım gün. Prof. Dr. Alper Demirbaş ise bu yeni hayatımın mimarı. Yedi yıl sonra ise yine onun ameliyat masasında, sanki kendi ameliyatımı izledim

Üç yaşımdan beri savaştığım böbrek yetmezliği, 15'ten 21 yaşıma kadar diyalizle sürdü. Evdeki diyaliz makineme 'Sevgilim' adını takmıştım. Üç yıl her gece bu makineye bağlı olarak yaşadım. Okuldan gelir gelmez karnıma bağladığım DVD player büyüklüğündeki makine, benim kurtarıcım oldu. Ben de o böbrek nakli bekleyenlerin listelerine yazılıp çalan her telefonla heyecanlandım. Hatta bir keresinde gece yarısı uçağa binip sonuç alamadıktan sonra Antalya'dan gözü yaşlı şekilde döndüğüm bile oldu. Böbrek başkasına takılmıştı. Benim beklediğim telefon ise Prof. Dr. Alper Demirbaş'tan bir gece saat 22.00'de gelmişti. Kalbim çarparken, saat 23.45'teki uçağa yetişip İstanbul'dan Antalya'ya uçtum. İşte o gecenin sabahında benim yeni hayatım başladı. O hastanede yatarken henüz bir üniversite öğrencisiydim. Mezun olduktan sonra gazeteci oldum. Şimdi ise aynı ameliyat ekibinin yanındaydım. Bu kez hasta olarak değil, sağlık muhabiri olarak bana ikinci hayatımı veren ameliyatı izliyordum. Ameliyat sanki benim yedi yıllık yaşamıma dışarıdan bakmam gibiydi. Böbrek hastası Fatih Köse'nin, ağabeyinin böbreğiyle yeni yaşamına geçişine tanık oluyordum. Sanki orada yatan bendim. Ameliyathanede Zülfü Livaneli çalıyordu. Alper Hoca heyecanlı olduğumu anlamış mıydı bilmiyorum, ama dakikalar geçtikçe heyecanım daha da artıyordu. Bu onlar için çok normaldi. Çünkü Prof. Demirbaş ve ekibi günde dört nakil yapıyordu, ama benim için bir ilkti. Bedeninden çıkan bir ruh gibi, o masadan uzaklaşıp şimdi her şeyi yukarıdan izlemeye hazırdım.
HİÇ GÜNEŞİN DOĞUŞUNU İZLEDİN Mİ?
Alper Hoca içeriye girince herkes bir anda koşturmaya başladı. Alper Hoca'nın sağ kolu (gerçekten de bütün ameliyat boyunca sağ tarafında durdu ve her şeyi birebir koordine etti) başhemşiresi Hülya Kırmızıer, hocanın önlüğünü giydirdi, eldivenlerini taktı. Bu özel bir ritüeldi. Hoca beni yanına çağırınca, sterilize edilmek için dışarı çıkarıldım. Ellerimi iki kez yıkadık. İçeri girince Hülya Kırmızıer bu kez beni giydirdi, eldivenlerimi taktı ve "Ellerini asla aşağıya indirme" diye de uyardı. Alper Hoca ameliyata başlarken birden "Sen hiç güneşin doğuşunu izledin mi?" diye sordu. Ben de "Evet. Uykumdan fedakarlık yaparsam izlerim" dedim. Alper Hoca'nın bu sorusu beni bir anda ameliyathaneden alıp başka bir yere götürdü.
HEYECANDAN NEFESİM KESİLDİ
Aslında o an o ameliyathanede 26 yaşında bir gencin güneşinin doğuşunu, diyalizden kurtuluşunu izliyordum. Benim güneşim de yedi yıl önce Alper adında, daha 19 yaşında hayatını kaybeden bir genç sayesinde doğmuştu. Birden ürperdim. Hayatımızı kurtaranlara ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu düşündüm. Alper Hoca'nın sağında duran Hülya Kırmızıer ile ortasında bu kez ben vardım. Maskemin içinde bir ara nefesimi tuttuğumu fark ettim. Hocanın dikkati dağılır diye soru bile sormuyordum. Arada bir o bana "Didem iyi misin?" diyordu. Sonra hoca şarkı söylemeye başladı. O zaman tamamen işine konsantre olduğunu ve dikkatini dağıtacak en ufak bir şey yapmamam gerektiğini anladım. Ekibin meleği, Alper Hoca'nın en büyük yardımcısı Hülya Kırmızıer gülümseyerek "İyi misin? Az kaldı" dedi. Her şey mükemmel bir düzen içindeydi. Hoca son olarak hastanın idrar yolunu da taktıktan sonra ben iyice sabırsızlanmaya başladım. Ve o an gelmişti. Böbrek önce kanlandı, evet, böbrek çalışıyordu. O mor, kupkuru gibi görünen, minicik böbrek kıpkırmızı oluyordu. Canlanmıştı işte! Alper Hoca'nın avucunun içinde bir kalp gibi çalışmaya başladı. 26 yaşındaki Fatih, yedi yıllık diyaliz macerasından kurtulmuştu. Tıpkı yedi yıl önce benim diyalizden kurtulduğum andı bu! Artık bir daha diyalize girmeyecekti, özgürdü! Benim böbreğim de böyle mi kanlanmıştı? Ben de diyalizden böyle mi kurtulmuştum? İşte o an dakikalardır kendimi ne kadar sıktığımı fark ettim, mutluluktan dizlerim titriyordu, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ama olmazdı, buraya kadar gelmişken ameliyathanede elimi burnuma, gözüme süremezdim.
KURTULUŞUNA AĞLIYORUM
O an gerçek hayata döndüm ve Alper Hoca'nın sesiyle irkildim. Bana "Didem dışarıya çık" dedi. "Neden, bitti mi?" diye sordum. "Hayır, ama sen çok duygusallaştın" dedi. Hayatımda ilk kez çok sevdiğim ve "Manevi babam" dediğim, hiçbir sözünden çıkmadığım kişiye "Hayır, sonuna kadar duracağım, ben iyiyim, çıkmayacağım. Diyalizden kurtulmasına ağlıyorum" dedim. Hoca "Peki" dedi ve o sırada elimin üstüne hastanın idrarı sıçradı. Bu ameliyatın en heyecanlı anlarından biriydi. Böbreğin çalıştğının en önemli işareti... Ben "Aaaaaaaaaa" diye bağırınca bütün ekip "Steril steril merak etme" sözleriyle beni rahatlattı; hepsinin yüzünde gururlu bir ifade ve bir ameliyatı daha başarıyla bitirmenin mutluluğu vardı. Alper Demirbaş "Çok genç bir hasta diyalizden kurtuldu, büyük bir sorun olmadığı sürece de bir daha diyalize girmez inşallah" diyerek kapıdan çıktı ve bir başka hayatı kurtarmak için diğer ameliyathaneye girdi.
ANTALYA'DA ORGAN NAKLİ MAHALLELERİ VAR
2006'da ben de tam dört ay boyunca Antalya'daki hastanenin karşısındaki bir evde yaşadım. Şimdi Amasya'dan ameliyat olmaya gelen Fatih de bu mahallelerden birinde yaşayacak. Hatta o mahallenin konukları arasında yüz nakli olanlar bile var.
ARTIK İSTEDİĞİ KADAR SU İÇEBİLECEK
Ameliyatın ikinci günü Medical Park Antalya Hastanesi'nde Fatih Köse'yi ziyaret ettim. Yeni hayatının bundan sonra çok güzel olacağına inanıyorum. Hayatı boyunca o da benim gibi ilaç kullanacak, düzenli olarak kontrolleri yapılacak. Ancak artık yaşamak için bir makineye bağlı kalması gerekmeyecek. İstediği gibi su içebilecek. Diyaliz hastasıyken günde ancak bir-iki bardak su içme izniniz var. Artık Köse de kana kana su içebilecek. İşinin başına dönecek, evlenip bir yuva kurabilecek, hatta belki de baba olacak. Sağlıklı insanlardan farksız yaşayabilecek. Yeni hayata adım atmak sadece 40 dakika sürüyor ve ikinci hayat başlıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.