Aşk değil, aş gemisi!
Transatlantik Emerald Princess'te, her biri 500 ve 750 kişi kapasiteli üç restoran, 3 binden fazla yolcuya hizmet veriyor. Yemekler lüks restoranları aratmıyor
YÜZEN LÜKS TATİL KÖYÜ
Limandaki yolcuların işlemlerini tamamlamak için önlemler alınmıştı. Kamara kapısını açmaktan ödemelerde kullanmaya dek her işe yarayan barkodlu kimlik kartı elimizde gemiye bindik. Kimlik bilgilerimiz, bütün giriş ve çıkışlarda karttaki barkoddan bir pos makinesine okutuldu. Böylece gemide hangi yolcuların bulunduğu, kimin gemiye dönmediği saptanabildi. Yeni kurvaziyer gemilerinde klostrofobik yolcuların endişeleri büyük ölçüde giderilmiş. Geminin toplam 16 katından su kesimi üzerinde kalan hemen tüm dış kamaraların balkonu var. Yemek salonları, İstanbul'un beş yıldızlı otellerinin balo salonları büyüklüğünde ve iç mimarlar bu geniş mekanları sıcak ve sevimli kılmayı başarmış. 3 bin küsur gemi yolcusunun aynı anda nasıl karınlarını doyurduklarını merak ediyordum. Sabah ve öğlen servislerini self servis restoranlar, pub'lar, sandviççi, pizzacı, hamburgerci gibi büfeler çözümlemiş. Akşam yemekleri ise her biri 500 ve 750 kişi kapasiteli, üç dev restoranda garson servisiyle yeniyor. Tura yazılırken hep aynı masada ve belli bir saatte mi, yoksa herhangi bir restoranda, canınız istediğinde mi yemek yemeyi arzuladığınızı bildiriyorsunuz. 750 kişilik restoranda saat 18.00 ve 20.15 olmak üzere iki vardiya halinde yemek yeniyor. Diğerlerinde tek vardiya servis var. Menüler zengin. Tabldot uygulaması yok. Amerikan gemisi olduğu için yemeklerin önemli kısmı Amerikan mutfağından ve her gün değişiyor. Dünya mutfağı ise ayrı başlık altında toplanmış, bunlar değişmiyor ve isteyen istediği kadar çeşit ısmarlayabiliyor. Istakoz kuyruğundan jumbo karideslere, en kaliteli steak'lere yemekler lüks restoranları aratmıyor. Gemide dev bir spa, mini golf ve basket sahası, jogging parkuru, gençler ve çocuklar için oyun salonları, büyük bir kumarhanesi, teknik olanakları ve boyutları açısından Cemal Reşit Rey ile boy ölçüşebilen üç kata yayılmış tiyatro salonu, mücevherden tekstil ürünlerine uğranan ülkelerin kaliteli hediyelik eşyalarına dek alışveriş sevenlerin aklını başından alacak butiklere dek her şey düşünülmüş. "Ya uğranan limanlar?" diyeceksiniz. Gemi yedi ülkenin limanlarına uğradı, kimi yolcular turlara katıldı, kimileri kendi olanaklarıyla gezdi. Ama sanırım çoğunluk karadayken gemiye dönmek için can attı. Kıssadan hisse: Gemi yolculukları gerçekten en konforlu ve en keyifli tatil ortamını sunabiliyormuş. Yeter ki benim bindiğim dev transatlantik gibi her türlü ayrıntıya önem verilmiş, servisi mükemmel, konforlu bir gemiye denk düşülsün.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde