Pazar 15.09.2013

Aşk değil, aş gemisi!

Transatlantik Emerald Princess'te, her biri 500 ve 750 kişi kapasiteli üç restoran, 3 binden fazla yolcuya hizmet veriyor. Yemekler lüks restoranları aratmıyor

Turla yolculuk çok yeni. Kitle turizmini, içki düşmanı Thomas Cook adlı İngiliz matbaacı ve Baptist vaizin başlattığı bile biliniyor. 1841'de alkol bağımlılığına dikkat çekmek amacıyla cemaatinin 570 üyesinden birer şilin toplayarak, onlara Leicester ile Loughborough arasında bir tren gezisi düzenlemiş Cook. 1851'e gelindiğinde Cook, Londra'daki Dünya Fuarı'na 165 bin kişi götürerek rekor bile kırmış. Günümüzde tatil yapacakları misyonerler yönlendirmiyor. Gazetelerin turizm ilanları veya internet incelenerek yapılıyor. Bir de hayatı çalışmaktan ibaret, dünyayı ancak iş gezilerinde tanımaya çalışanlar var. Ben de o kategoridenim ve ancak geçenlerde gemi yolculuğu yapma fırsatını bulabildim. Uzun süre kapalı ortamlarda bulunmayı pek sevmem. Ama sonunda küçük bir kasaba nüfusunu barındıran, yedirip içiren, eğlendiren böyle bir ortama duyduğum merak ağır bastı. Transatlantiklerden biriyle, geçende hurdaya çıkarılan, Aşk Gemisi dizisinden hatırladığımız Pacific Princess'in kardeşi Emerald Princess ile Baltık Denizi'nde 4 bin 634 kilometre kat ettim. Yolculuk Kopenhag limanında başlayıp bitiyordu. Uçaktan iner inmez görevliler tura katılacakları otobüslere yönlendirdi. O sabah birkaç saat içinde dünyanın dört bir yanından Kopenhag'a gelecek 3 binden fazla yolcu limandaki tek bir gemide toplanacaktı. Aynı gün birkaç dev geminin buradan denize açılacağı hesaplandığında, bu küçük başkentin transit yolcular ve gemilerin ihtiyaçları olan yakıt, yiyecek ve içeceklerden esaslı bir gelir elde ettiği anlaşılıyordu.
YÜZEN LÜKS TATİL KÖYÜ
Limandaki yolcuların işlemlerini tamamlamak için önlemler alınmıştı. Kamara kapısını açmaktan ödemelerde kullanmaya dek her işe yarayan barkodlu kimlik kartı elimizde gemiye bindik. Kimlik bilgilerimiz, bütün giriş ve çıkışlarda karttaki barkoddan bir pos makinesine okutuldu. Böylece gemide hangi yolcuların bulunduğu, kimin gemiye dönmediği saptanabildi. Yeni kurvaziyer gemilerinde klostrofobik yolcuların endişeleri büyük ölçüde giderilmiş. Geminin toplam 16 katından su kesimi üzerinde kalan hemen tüm dış kamaraların balkonu var. Yemek salonları, İstanbul'un beş yıldızlı otellerinin balo salonları büyüklüğünde ve iç mimarlar bu geniş mekanları sıcak ve sevimli kılmayı başarmış. 3 bin küsur gemi yolcusunun aynı anda nasıl karınlarını doyurduklarını merak ediyordum. Sabah ve öğlen servislerini self servis restoranlar, pub'lar, sandviççi, pizzacı, hamburgerci gibi büfeler çözümlemiş. Akşam yemekleri ise her biri 500 ve 750 kişi kapasiteli, üç dev restoranda garson servisiyle yeniyor. Tura yazılırken hep aynı masada ve belli bir saatte mi, yoksa herhangi bir restoranda, canınız istediğinde mi yemek yemeyi arzuladığınızı bildiriyorsunuz. 750 kişilik restoranda saat 18.00 ve 20.15 olmak üzere iki vardiya halinde yemek yeniyor. Diğerlerinde tek vardiya servis var. Menüler zengin. Tabldot uygulaması yok. Amerikan gemisi olduğu için yemeklerin önemli kısmı Amerikan mutfağından ve her gün değişiyor. Dünya mutfağı ise ayrı başlık altında toplanmış, bunlar değişmiyor ve isteyen istediği kadar çeşit ısmarlayabiliyor. Istakoz kuyruğundan jumbo karideslere, en kaliteli steak'lere yemekler lüks restoranları aratmıyor. Gemide dev bir spa, mini golf ve basket sahası, jogging parkuru, gençler ve çocuklar için oyun salonları, büyük bir kumarhanesi, teknik olanakları ve boyutları açısından Cemal Reşit Rey ile boy ölçüşebilen üç kata yayılmış tiyatro salonu, mücevherden tekstil ürünlerine uğranan ülkelerin kaliteli hediyelik eşyalarına dek alışveriş sevenlerin aklını başından alacak butiklere dek her şey düşünülmüş. "Ya uğranan limanlar?" diyeceksiniz. Gemi yedi ülkenin limanlarına uğradı, kimi yolcular turlara katıldı, kimileri kendi olanaklarıyla gezdi. Ama sanırım çoğunluk karadayken gemiye dönmek için can attı. Kıssadan hisse: Gemi yolculukları gerçekten en konforlu ve en keyifli tatil ortamını sunabiliyormuş. Yeter ki benim bindiğim dev transatlantik gibi her türlü ayrıntıya önem verilmiş, servisi mükemmel, konforlu bir gemiye denk düşülsün.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.