Pazar 15.09.2013
Son Güncelleme: Pazar 15.09.2013

Hakkari Çocukların öldüğü yerlerde şimdi çiçekler açıyor

Artık dağlardan silah sesi, gençlerin cansız bedenleri gelmiyor; yıllardır sivil halka kapalı olan köyler, yaylalar açılıyor, havaalanı yapılıyor. Küçük de olsa bir kayak merkezi kurulmuş bile. Hakkari'nin acılardan, şiddetten örülen kabuğu umuda yenik düşüyor, çatlıyor. Haberiniz olsun Hakkari kabuk değiştiriyor

Geçen hafta beş gün boyunca Hakkari'deydim. İlk defa 15 yıl önce gelmiştim bu dünya güzeli memlekete. Sonra dört kez daha ziyaret ettim. Hep faili meçhul cinayet davaları, köylerin boşaltılması, yol kesmeler, mayın infilakları gibi karabasanları takip etmek, söyleşiler yapmak üzere uğradım Hakkari'ye. Fakat o karışık ve karanlık günlerde bu şehrin dağlarının, ovalarının, uçsuz bucaksız vadilerinin, yalçın kayalardan düşen çağlayanlarının, yüce kayalara sırtını yaslamış köylerinin bu kadar güzel olduğunu fark etmemişim. Beş gün boyunca ta 1993 yılında boşaltılmış köyleri, 20 yıldır sivillere kapalı olan yaylaları, ürkek bir şekilde kurulmuş kayak merkezini, her iki taraftan da gençlerin uçup gittiği kuytuları, yapımı hızla devam eden havaalanını ve aksamalarla süren bölünmüş yol şantiyelerini gezdik foto muhabirimiz İlhami Yıldırım'la. Köy evlerine misafir olduk, güler yüzlü, engin gönüllü Hakkarililer'in açtığı Halil İbrahim sofralarına oturduk, valiyi, ticaret odası başkanını, tiyatro topluluğunu, muhtarları, kültür müdürlüğünü ziyaret ettik, uzun uzun sohbetler ettik. İşte size bu beş günün kısa hikayesi...

Hakkari havaalanı henüz bitmediği için Van'a iniş yaptık. Depremin üzerinden henüz iki sene bile geçmeden kentin toparlandığını, her yanından inşaatların yükselmekte olduğunu, beş yıldızlı otellerin ve alışveriş merkezlerinin açıldığını görünce ufak bir şaşkınlık yaşadık. Ama tarif edemediğim, ilk bakışta anlaşılmayan bir farklılık vardı Van'da. Nedir bu acaba diye düşünüp şehrin çarşısında dolaşmaya başladığımızda söz konusu farkın sırrını çözdüm. Kent rahatlamıştı, insanların yüzleri eskisine göre daha fazla gülüyordu. Eskiden her an bir şey olacakmış gibi çocuklarını sıkı sıkı tutan annelerin elleri gevşemiş, çardakların altında dama oynayan ihtiyarlar, hamlelerini yaptıktan sonra sokağa değil bıyık altından gülerek rakiplerinin yüzlerine konsantre olmaya başlamışlar. İşte o dama oynayan ihtiyarlardan birine bu farklılığın nedenini sordum. "Barıştır" dedi, hiç duraksamadan, "Çocuklar ölmüyor dağlarda, onların kaybolduğu yerlerde şimdi çiçekler açıyor. Sadece yüzümüz değil, ellerimiz, gözlerimiz ve kalbimiz de gülüyor gurbanım" dedi. Ertesi sabah Hakkari'ye doğru yola çıktık. Hasat ve neşe zamanı. Karanlık bir saldırıda kaybettiğimiz Üzeyir Garih'in memleketi Başkale'yi geçtik, dev bir kayanın üstüne bir masal kahramanı gibi tünemiş olan yeryüzünün en güzel kalelerinden Hoşap'a vardık. Sonra ver elini Hakkar diyarı. Van'la Hakkari arası 205 kilometre ama yol boyunca 37 büyük virajı ancak 3.5 saatte aşmak mümkün. Van'la Başkale arasındaki bölünmüş yol tamamlanmış vaziyette. Başkale ile Hakkari yolu ise Zap Vadisi'nin kayalarına toslamış gibi. Aslında yolun bir bölümü ve çok önemli viyadüklerin yapımı bitmek üzere. Tünellerde biraz sorun yaşanıyor. Halk arasında sorunun tünellerde değil, müteahhitlerde olduğu, devletin verdiği hakkedişleri cebine indiren taşeronların ortadan kaybolduğuna dair söylentiler dolaşıyor. Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri ise Hakkari'nin önümüzdeki yılın yaz sonuna kadar, memleketin diğer şehirlerine dört şeritli bölünmüş yollarla bağlanacağını ifade ediyor.
YÜKSEKOVA ALMIŞ YÜRÜMÜŞ
Yolumuzun üzerinde Yüksekova'ya uğruyoruz. En son altı sene önce gelmiştim buraya. Büyük virajı dönüp ovaya vardığımızda uzaklardan görünen kasabaya bakıp kendi kendime "Vay vay vay!" diyorum. Hakikaten vay ki ne vay. Görmeyeli almış yürümüş Yüksekova. İlçenin toplam nüfusu 2011 verilerine göre 113 bin civarında, Hakkari merkezin nüfusu ise 82 bin. Son iki yıl içinde ilçeye yönelik göç artmış durumda. Van depreminden sonra tektonik hareketler açısından daha güvenli bir yer olan Yüksekova'ya çok sayıda insan göç etmiş. Çözüm sürecinin başlaması ise bu göçü hızlandırmış. Yüksekova'da 2010'da temeli atılan havaalanının inşaatı da sürüyor. Hakkari Ticaret Odası Başkanı Servet Taş, inşaatın yavaşlamasından şikayetçi. Çünkü bu havaalanı şehre çok büyük bir değer katacak. Bu inşaat bittiğinde, dört bir yanı dağlarla çevrili Hakkari ile İstanbul'un arası iki saate inmiş olacak. Servet Taş "Dört şeritli karayolumuzun tamamlanması ve havaalanının hizmete açılmasından sonra Hakkari'yi kimse tutamaz. Ulaşım altyapısı olmadığı için bugüne kadar kentimize yatırım yapmaktan çekinen hemşerilerimiz için de bahaneler tükenmiş olacak" diyerek bu meselenin kendileri için ne kadar önemli olduğunu ifade etti.


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.