Son Güncelleme: Cumartesi 23.11.2013
İstanbul gecelerinde Ankara mahcubiyeti
Mert Fırat'ın Erkek Tarafı'da canlandırdığı magazin gazetecisi rolü bize ilham verdi! Dedik ki "Al fotoğraf makinesini gazeteci gibi İstanbul gecelerinde dolaş." Dolaştı ama bir haber yakalayamadı, gecenin sonunda kibarca istifasını verdi: Ben oyunculuğa döneyim!
"SİZİN MESAİ NASIL İŞLİYOR?"
Yüksel arabada ikinci derse başlıyor: "Genel olarak insanlar, Arnavutköy-Bebek hattında saat 20.00-23.00 arası yemek yer. Sonra Nişantaşı'ndaki mekanlara gidilir, gecenin ilerleyen saatlerinde de Beyoğlu'na akılır." Anlıyoruz gece çıkması demek bir anlamda mekan mekan dolaşmak anlamına geliyor. Boğaz hattında Bebek Luca, Ortaköy Zuma, Reina, Nişantaşı'nda Kav Butik, Sess, Beymen, Beyoğlu'nda Hayal Kahvesi, Roxy, X Restoran, Nu Pera ve Cihangir'de birkaç önemli durak her gün gazetecilerin uğradığı yerlermiş... Mert soruyor: "Sizin mesai nasıl işliyor?" Yüksel cevaplıyor: "Önce rutin işleri (açılış, film galası, defile...) takip ediyoruz 22.00 gibi de mekanları dolaşmaya başlıyoruz. İstihbarat gelirse nokta atışı yapıyoruz. Sabah 06.00'ya kadar mesai devam ediyor." Nişantaşı Atiye Sokak'ta insanlar mekanlarda oturmuş kahvesini yudumluyor ve sohbet ediyor. Bize göre bir anormallik yok. Bakıyoruz yüzüne aşina olduğumuz insanlar da yok... Ama Yüksel'e göre şimdiden iki haber atlamışız. Çünkü oturanlar arasında mühim şahsiyetler varmış... Ama aslında gözler bizim üzerimizde. Çünkü Mert'in elinde fotoğraf makinesiyle dolaşması dikkat çekiyor ve akabinde "Ne ayak?" bakışlarıyla muhatap oluyoruz.
HERKES MESLEĞİN ZORLUĞUNU ANLATIYOR
Sess'in önünde birkaç mesleği bırakmış kurt magazinciyle tanışıyoruz. Mert'e birkaç tavsiye veriyorlar. Tabii ünlülerle magazinciler arasındaki ezeli gerginlik önemli bir konu... Bir tanesi "Abi üç aşağı beş yukarı mekanlar belli, buralarda olursan görüntülenirsin, haber yapılırsın" diyor. O esnada bir ünlü görüyoruz, çok eskilerden. Yüksel heyecanımızı görüyor "Abi olmaz" diyor. Bakışlarımızdan açıklama beklediğimizi anlıyor: "Eski şöhretlilerin haber değeri pek yoktur." Sırada Beyoğlu var... Yollanıyoruz, birkaç mekan dolaşıyoruz. Ama Hayal Kahvesi'nin önündeki kalabalığı görünce heyecanlanıyoruz. Bir ara şarkıcı Ege'yi görüyorum (vay be yaşıyormuş). Beyoğlu'nda bir haber yakalarız diye düşünüyorum. Uzaktan Onur Ünlü'yü görünce, heyecanlanıyorum Mert'e sesleniyorum: 'Ünlü'yü bulduk hem de tastikli. O da heyecanlanıyor. Hoş sohbet, durumu anlatıyoruz Onur Ünlü'ye ama yüzünde bir bakış beliriyor, efendim tercümesi şöyle: Arkadaşlar yanlış adrese geldiniz! Sizin aradığınız ünlü ben değilim. "Tamam" diyoruz Yüksel'e "Bu işi kıvıramıyoruz." O sırada Yüksel gibi geceleri görev yapan başka gazeteciler geliyor yanımıza... Mert "İşiniz zor arkadaşlar" diyor. Bir dokun bin ah işit misali herkes mesleğin zorluklarını anlatıyor. Kimi soğuktan dem vuruyor, kimi mekan çıkışlarında yaşanan hır gürden bahsediyor. Özeleştiri yapanlar da var... Gece devam ediyor ama bize ayrılan sürenin sonundayız... İstiklal Caddesi'nde yol alırken Mert önce Yüksel'e makinesini iade ediyor, Şuheda'ya teşekkür ediyor, sonra da bana dönüp "Bir kağıt verirsen istifamı yazayım" diyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde