Son Güncelleme: Cumartesi 21.12.2013
Kanser felsefi bir hastalıktır
Genç bir doktorken kanser olan, iki kardeşini bu hastalıktan kaybeden Prof. Dr. Ahmet Erözenci kanser hastalarına yönelik bir kitap yazdı. Erözenci kanser koçu olarak danışmanlık da yapacak
- Kanser hastalarına, hasta yakınlarına psikolojik destek veriliyor mu ülkemizde?
- Sistemli psikolojik destek veriliyor mu? Hayır. Ama kanser psikiyatrisiyle, psikolojisiyle ilgilenen kimseler var. Ben psikiyatr değilim, onların işi ayrı. Hele kanser alanında psikiyatri ve psikoloji ayrı bir eğitim gerektirir. Üroloji kanseri uzmanıyım. Ama masanın her tarafında oturdum, kanser doldum, iki kardeşimi kanserden kaybettim. Damdan düşenin halini damdan düşen anlar. Yolun bir yerinde durup geriye baktığımda, hekim olarak mekanik bir şey yaptığımızı gördüm. Başka bir şeye ihtiyaç vardı. Ameliyat tamam ama o hastanın ruhunda neler oluyor? Fakat fark ettim ki psikolojik soruna yardımcı olmak, hasta yakınlarının sorularına yanıt bulmak apayrı bir olay. Yaptığım danışmanlık aslında. Çünkü doğru iletişim çok önemli. Doktor, hasta, hasta yakını aynı gemide bu hastalıkta. Doğru kelimelerin kullanılması, olayın birlikte yaşanması çok önemli.
- Bu hizmeti bir hastanede mi yoksa muayenehanenizde mi veriyorsunuz?
- Hastanede böyle bir servis yok. Şu anda kendi özel yerim de yok. Yılbaşı itibarıyla olacak.
- Bu alanda çalışan başka kimse var mı?
- Benim konseptimde çalışan yok. Ama liyezon psikiyatri dediğimiz bir dal var, kanser hastalarıyla da ilgileniyor. Benim farkım, iletişim üzerinde durmam. Sorun diye tarif edilen her durumun çözümünün, insanın kendi içinde olduğuna inanıyorum. Yani korkuyorsanız, korkunun nasıl aşılacağı; kansere kızıyorsanız, bunun nedenleri sizin içinizde. Size bir ilaç veririm, kahkahalarla yürür gidersiniz ama bu kızgınlığınızı, korkunuzu geçirmez; ilacın etkisi bitince kaldığınız yerden devam edersiniz. Bu durumların doğru iletişimle aşıldığına inanıyorum.
- Sağlam psikoloji ya da dengeli bir ruh durumunun tedaviye etkisi nedir?
- Bu konuda yapılan çok çalışma var. Aynı kanser tipinde moralini yüksek tutan, hastalığı yaşamın getirdiği bir şey olarak gören, kansere kilitlenmeyenlerle, 'Ah kanserim' diyenleri karşılaştırdıklarında ilk grubun tedaviye daha olumlu yanıt verdiğini ve daha uzun süre iyileşmiş halde kaldıkları ortaya çıkıyor. Dolayısıyla moralin sonsuz etkisi var. Moralli olmanın iyileşmeye etkisini bırakın, depresif kişilerde kanser gelişiminin daha fazla olduğunu söyleyenler var.
- Kitapta anlattıklarınız kanser hastalarına ve yakınlarına ne sağlayacak?
- O dönemdeki doğru paylaşım, bu olayı yaşayanların aradan 10 yıl geçtikten sonra farklı hissetmesine neden olacak. Belki de karşılaştıkları yeni bir kanser olayına çok farklı yaklaşacaklar. Kanser çok ironiktir. İnsanoğlu tarih boyunca ölümsüzlüğün peşine düşmüştür. Normal süreçte hücreler belli bir süre sonra ölür; ki yerine yenileri gelsin. Kanser hücresi ise ölmez, sürekli ürer. İroniye bakın ki, ölümsüzlüğü arayan insanoğlu bunu kendi içinde üretiyor ama kendisi de bu yüzden ölebiliyor.
- Kansere yaklaşım değişti mi?
- Son yıllarda değişti. Eskiden tabuydu, şimdi insanlar TV'de anlatıyor, kitap yazıyor. Esas olay, yaşam kalitesini koruyan tedavilerle yaşam süresi uzadı. Günün birinde herkes ölecek. Önemli olan kanser tanısından sona kadar olan zamanı kaliteli bir şekilde yaşamak. Ki doğru adımları atarsak, bu süreç iyi yaşanabilir. Bizim işimiz hastanın kanserden önlemesini engellemek. Prostat kanserini yüzde 100 tedavi ederim ama hasta 70'inde ölecekse bunu 71 yapmıyorum. O yüzden kanseri atlattı, yendi değil, kanser iyileşti demek lazım.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde