Pazar 29.12.2013

'İçişleri'nin yeni patronu

Efkan Ala, kabine değişikliğine neden olan 17 Aralık operasyonundan sonra kabineye İçişleri Bakanı olarak girdi. Paralel devlet, nedense bu değişiklikten rahatsız

Mart 2006'da Diyarbakır'da PKK jargonuyla bir serhildan (intifada ya da başkaldırı) gösterisinden sonra "Ne yapalım çocukları öldürelim mi? Taş atanlar çocuktu. Panzeri üzerine sür olmaz. Camlar, çerçeveler yerine konur, ama can yerine konulabilir mi?" sözleriyle hafızalara kazındı. Can kayıplarının yaşandığı bu gösterilerden ötürü eleştirilere de maruz kalsa da halkla iyi ilişkilere sahip olan merhum Gaffar Okkan'dan sonra Diyarbakırlılar'ın en sevdiği kamu görevlisi oldu. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) hak ihlalleri raporundaki iddiaları görmezden gelmek yerine cevaplandırmaya çalıştı.

KÜRT SORUNU ÜZERİNE ÇALIŞTI
Efkan Ala, kabine değişikliğine neden olan 17 Aralık operasyonundan sonra kabineye İçişleri Bakanı olarak girdi. Devlet içinde paralel yapılanmaya giden çevreler bu değişiklikten rahatsız oldu. Üç Boyutlu Portre'nin bu haftaki konuğu Efkan Ala, 1965 Erzurum Oltu doğumlu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1987'de mezun oldu. İki yıl Sakarya Valiliği maiyet memurluğu, ikişer yıl kaymakamlık ve vali yardımcılığı yaptı. İçişleri Bakanlığı'nda Eğitim Şube Müdürlüğü, İller İdaresi Daire Başkanlığı, Turizm Bakanlığı'nda Eğitim Genel Müdürlüğü ve müşavirlik görevlerinde bulundu. Türkiye'nin en genç valisi olarak Ocak 2003'te Batman Valiliği'ne atandı. Yaklaşık iki yıl sonra, Eylül 2004'te Diyarbakır Valiliği'ne getirildi. Diyarbakır'a girerken DTP'li belediye başkanlarınca karşılandı. Diyarbakır'da yaptığı ilk işlerden biri askeri alanları turizme açmak oldu. Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasına da öteden beri karşı çıktı. 2007'de Başbakanlık Müsteşarı oldu Şimdinin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı döneminde Başbakanlık Müsteşarı olan Efkan Ala, Fidan'la birlikte Kürt sorunu üzerine çalıştı. İmralı ile görüşmelerin yapıldığı süreçte Fidan gibi Ala da Erdoğan'ın güvendiği bürokratlardan oldu. Dolayısıyla Ala'nın 2006 yılında temelleri atılan ve 2009 yılında başlatılan ilk açılım sürecinin ve bugün yürüyen çözüm sürecinin mimarlarından biri olması boşuna değil. Efkan Ala, geçmişte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı gibi milletvekili olmadığı halde kabineye girmiş bir isim. Ala'nın Davutoğlu gibi bir sonraki seçimde milletvekili adayı olması şaşırtıcı olmaz. Ala, düşük gelirli bir Anadolu ailesinin en büyük çocuğu. Babası Oltu'da köy muhtarı. Annesi, "Üç erkek, beş kız olmak üzere sekiz çocuğum var. Efkan çocuklarımın en büyüğü. Çocukken bir rüya görmüştü. Rüyasında bir kişi kendisini gökyüzünün yedinci tabakasına çıkarmış. Bu rüyayı bana anlattığında devlet görevinde çok üst makamlara geleceğini yorumlamıştım. Efkan'ın bu rüyası bugün gerçekleşti" diyor.
KRİZ 2007'YE DAYANIYOR
Ala'nın rüyası gerçekleşti, ama bu mükafatın, zor bir dönemde görev yapacağı için ona büyük sorumluluk yüklediğini de yeri gelmişken belirtmeli. 2006'da Diyarbakır'daki gösterilerde can kaybının olmaması için duyarlılık gösteren Efkan Ala, halkı sokağa dökmeyi amaçlayan provokasyonların yapılabileceği şu kritik süreçte toplumla devletin karşıya karşıya geleceği türden gösterilerde Diyarbakır tecrübesini kullanarak polisin 'orantısız şiddet' kullanmasının önüne geçebilir. Efkan Ala'nın devlet içindeki çatışmayı şiddetlendiren 17 Aralık operasyonundan sonra Emniyet Teşkilatı'nın yöneten İçişleri Bakanlığı'nın başına verilmesi önemli. Devletin, ülkenin de geleceği açısından içinde bulunduğu krizden çıkması gerekiyor. Ne var ki söz konusu krizin, İtalyan şair/yazar Cesare Pavese'nin "Yanlışlar başlangıçla ilgilidir" sözünden yola çıkarsak, kuruluşu 2007 yılından başlayarak gerçekleştirilen yeni devletin genetik kodlarındaki problemlerle ilgili olduğunu düşünüyorum. Yeni devlet, ancak bu problemleri geriye dönük olarak çözerse sağlıklı olarak yoluna devam edebilecektir.
EDEBİYATA DÜŞKÜN BAKAN
Efkan Ala'yı çok yakından tanıyan bir arkadaşıyla senelerce birlikte çalıştım. Kendisi de iyi bir okur-yazar olan bu arkadaşının anlatımlarından Ala'nın, Cemil Meriç, Kemal Tahir gibi Türkiye'nin sorunlarını derinlemesine incelemiş 'yerli/milli' yazarların yanı sıra Karl Popper gibi geçtiğimiz yüzyıla damgasını vurmuş Batılı düşünürleri de iyi okunduğunu, bu kaynaklardan beslendiğini biliyorum. Türk Sanat Müziği'ne ve edebiyata düşkünlüğüyle tanınan Ala, yakın çevresine edebiyatı şöyle tanımlıyor: "Edebiyat insan için bir limandır. İnsanın gördüğü her kareyi resmin tamamı zannetmesini engeller ayrıca. Resmin tamamını görenin de detayları ihmal etmemesini sağlar. Edebiyatla ilişki, hayatın anlamlı seyrinin bir şartıdır." Sosyal medyayı etkin biçimde kullanan Ala'nın Twitter'da yaklaşık 70 bin takipçisi var. Ala'nın eski bir sigara tiryakisi olduğunu ve sigaradan hoşlanmayan Başbakan'ın telkinleriyle sigarayı bıraktığını da belirtelim.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.