ABD'li ressamın atölyesi İstanbul sokakları

İstanbul'un mimarisinden yemek kültürüne uzanan etkileyici yelpazesini görmek için hemen her gün binlerce insan şehre gelip fotoğraflıyor, resmediyor ya da yazıyor. Bu güzelliğe kendini kaptıranlardan biri de ABD'li ressam Trici Venola. Onu özellikle Sultanahmet'te bir köşede oturmuş şehri resmederken görebilirsiniz. Dünyayı dolaşıp önemli bulduğu yerleri hem çizen hem de kendi adına açtığı sitesinde yazan Trici Venola'nın asıl mesleği dijital ressamlık ve öğretmenlik. Animasyon dünyasının en önemli şirketi Disney ve Paramount Stüdyoları'nda çalışmış. Resme çocuk yaşlarda başlayan Venola "Anneme göre konuşmayı öğrenmeden önce bile çiziyormuşum. Ama sonra bilgisayarda çizim yapmaya başladım ve bunu o kadar uzun süre yaptım ki kağıt üzerinde çizim yapamaz oldum. Türkiye'ye geldim, kağıda çizim yapma becerim de bana geri döndü. İstanbul'a dolaşmak için ilk 1999'da geldim. Buraya âşık oldum ve 2004'te de yerleştim" diyor. Venola'nın çizimlerinin ve düşüncelerinin yer aldığı İstanbul İzleri adlı ilk kitabı 2008'de yayımlandı. Yurtdışından ve yurtiçinden gelen talepleri birleştirdiği İstanbul İzleri 2'yi ise geçtiğimiz aylarda çıkardı. Kitapta Kumkapı, Galata Kulesi, Sirkeci, Rüstem Paşa Camii, Topkapı Sarayı gibi tarihi semt ve mimarilerin resimleriyle ressamın çizerken gözlemlediği anlar yer alıyor. Gördüklerini sadece hafızasında tutmak yerine kağıda döken Venola "Çizimleri yapmak iki ile 15 saat arasında sürüyor. Bir mekanda ne kadar kalırsam çizimlerim o kadar kesinlik kazanıyor. En sevdiğim çizimlerim hem bina hem de insanları barındıranlar" diyor. İstanbul'da en çok Sultanahmet semtini seven Venola "Çünkü orada tarihin tüm katmanlarını görebiliyorum: Yunan, Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi... Eski olan şeylerin eski görünmeye devam etmelerini diliyorum. Burası dünyanın merkezi. Sultanahmet'teki müzelere bayılıyorum. Bir süre Sultanahmet'te, bir süre de Kadırga'da yaşadım" diyor.
TÜRKLER SANATÇILARI ÇOK SEVİYOR
Hayal gücünü bir çalışma odasına sığdıramayan Venola, neyi çizecekse içinde bulunarak çizmeyi seviyor. Halka açık yerlerde çizim yaparken Türklerin samimiyetiyle karşılaştığını anlatıyor "Yanıma gelenler büyük ilgi gösteriyor, kitap satın alıyor ve soğuk günlerde bana çay ısmarlıyor. Ayasofya'da çizim yaparken iyi kalpli güvenlik görevlilerinin portrelerini çizip hediye ettim." Venola, çizimlerini kurşun kalem yerine çalışması daha zor olan mürekkeple yapıyor. Üçüncü kitabında da mürekkebine Kapadokya'yı konu edeceğini anlatıyor: "Dünyanın Kapadokya'yı görmesi lazım. İlk gittiğimde hem güldüm hem de ağladım. Bana çok tanıdık geldi ve Kapadokya'ya ne zaman gitsem parmaklarım düşene kadar çiziyorum."