Son Güncelleme: Cumartesi 04.01.2014
Yazar Elif asosyal biri
Elif Şafak, Ustam ve Ben kitabı yayımlandıktan sonra yine gündemde. Şafak: "Asosyal biriyim. Yazar Elif, tanıtım işlerini sevmiyor. Ama bir yanım da var ki, o da kitabı tanıtmaya çok inanıyor. İki Elif arasında çetin mücadeleler oluyor"
- Kitaplarınız çok sattığı için daha göz önünde bir yazarsınız. Eleştirilerin de hedefi oluyorsunuz. Bu eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?
- Okur sayım arttıkça eleştirenler de arttı. Bu işin doğasında var. Tüm dünyada da böyle. Eleştirinin nasıl bir enerjiyle yapıldığı ve kimden geldiği önemli. Çünkü bazen sadece eleştirmek adına eleştirenler oluyor. Eleştirinin özü, bir başkasının daha iyisini yapmasını istemektir. Bu niyetle yapılan her türlü eleştiriye, sert olsa bile kulak veririm, başımın üstünde yeri var. Ama sırf sizi aşağıya çekmek için, çekememezlikle yapılan şey eleştiri değildir, iftiradır, çamurdur. Bizde bu ikisini çok karıştırıyorlar.
- Çok satan bir yazar olmanın vebalini ödediğinizi düşünüyor musunuz?
- Tabii ki. Ama şunu görmüyorlar ki, bu aşamaya birden geçmedim. Sekiz yaşımdan beri yazıyorum. Mesela ben Pinhan'ı 24 yaşımda yazdım. Bu, benim dokuzuncu romanım. Ancak son senelerde yazarak geçinebileceğim bir noktaya geldim. Gönül ister ki edebiyat ortamındaki bütün yazarlar, çevirmenler daha çok kazansın. Bunu sağlamanın yolu, çok satana diş bilemek değil. Bizde maalesef böyle bir dürtü var.
- Peki yazar Elif Şafak'la kitap sonrası söyleşi veren, kitabını tanıtan Elif Şafak didişir mi?
- Yazarken çok içine kapanık bir insanım. Yazar Elif, bu tanıtım işlerini çok da sevmiyor. Çok da sıkılıyorum. Asosyal bir insanım. Ama bir yanım da var ki, o da okurla buluşmalara, kitabı tanıtmaya çok inanıyor. Bir sorumluluk taşıdığına inanıyor. Bu kitapları yazarlar tek başına çıkarmıyor. Bir ekip çalışması var. Matbaadaki işçi, editör, çevirmenler... Dolayısıyla iki Elif arasında çetin mücadeleler oluyor. Tanıtım bitince de kendi hayatıma geri dönüyorum.
- Kitabınızda Mimar Sinan'ı tekrar hatırlatıyorsunuz. Peki Sinan'ı yeterince anladığımızı düşünüyor musunuz?
- Tanıdığımızı da düşünmüyorum. Bir yabancı gelip sorsa 'Kaç eserini bilirsiniz üstadın?' diye, biz onun birkaç eserini zikredebiliriz ancak. 300'den fazla eseri var; su kemerleri, camiler, medreseler... Muazzam bir emek. Bir de uzun ömür sürmüş. Gerçek anlamda ne şahsiyetine ne hayatına ne de yaşadığı döneme, kimlerle çalıştığına, ne zorluklarla karşılaştığına ve sanatsal açıdan kimlerle iletişim halinde olduğuna bakıyoruz.
- Oysa popüler bir mimar. Saydığınız yönlerini bilmememizin sebebi ne olabilir sizce?
- Mimar Sinan sadece yüzeyde popüler. Keşke hakkını verebilsek de öyle popüler olsa. Bunun genel bir halden kaynaklandığını düşünüyorum. Bence sebebi de Türkiye'de tarihle bağımızın kopuk olması. Şöyle iki eğilim var bizde, bir an evvel modernleşmek adına tarihi unutan ya da başka bir deyişle tarihi iteleyen bir kesim oluşmuş. Bir de bu kesime tepki olarak 'Ecdadımız ne yaptıysa doğru yapmıştır' diye düşünerek tarihi romantikleştiren bir başka kesim var. Halbuki, ikisi de değil. Osmanlı'nın bence eleştirilecek yanları da övülecek yanları da var. Bunların hepsini aynı anda konuşabiliriz, bu bizden bir şey eksiltmez.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde