Son Güncelleme: Cumartesi 25.01.2014
Ameliyatlarda ayakta kalabilmek için koşuyorum
Kanser cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, önümüzdeki hafta, dünyanın dört bir yanından 400 meslektaşının canlı yayında izleyeceği robotik bir cerrahi gerçekleştirecek. 15-16 saatlik ameliyatlara giren Prof. Dr. Asoğlu "Bu kadar saat ayakta kalabilmek, konsantrasyonumu yükseltmek için düzenli olarak koşuyorum. Koşmak nefsi de terbiye ediyor. Bence tüm cerrahlar koşmalı" diyor
- Canlı yayında tüm dünyadan cerrahların izleyeceği bir operasyona imza atacaksınız. Bu nasıl oldu?
- ABD'deki dünyaca ünlü kanser merkezi Memorial Sloan Kettering ile görevli olduğum hastane kanserle ilgili ortaklaşa bir sempozyum düzenliyor. 31 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında yapılacak 'Kolorektal Kanserli Hastalara Kişiselleştirilmiş Yaklaşımlar' sempozyumunda kolon ve rektal kanserler A'dan Z'ye masaya yatırılacak. Türkiye'den ve 30 ülkeden 400'e yakın cerrahın önünde canlı yayında kanserli bir hastaya robotik cerrahi uygulayacağım. Ameliyathanedeki canlı robotik cerrahi girişimi, özel bir görüntüleme sistemiyle cerrahların olduğu salona aktarılacak ve oradakiler bana soru sorabilecekler. Çok önemli cerrahlar bir araya gelecek.
ÇATIŞMADAN ÇIKANLARA MÜDAHALE EDİYORDUM
- Bu kadar çok sayıda önemli cerrahın bir araya gelmesinde sizin kariyerinizin etkisi büyük sanırım. Sizin hikayenizle başlamak istiyorum, cerrahlıkla ilgili ilk dönüm noktası sizin için neydi?
- Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra mecburi hizmetimi Erzurum Çat, Yav Köyü'nde yaptım. 600 nüfuslu küçük bir yerdi. Suyu ve elektriği olmayan bir köydü. Orada zorluklarla mücadele etmeyi ve sabretmeyi öğrendim. Zaman zaman oradan hiç çıkamayacakmışım duygusuna kapılırdım. Ama gerekli sıçramayı yaptım ve İstanbul'a geldim.
- Çat'tan sonra daha zor bir görev için Van'a gitmişsiniz...
- Cerrahi eğitimimi asistanlıkla tamamladıktan sonra ilk gittiğim görev yerimdi Van. 28 yaşımdaydım. Orada inanılmaz bir tecrübe kazandım. Sene 1996, terörün en yoğun olduğu zamanlar... Çatışmadan, cepheden gelen askerlere müdahale ediyordum. Avcı yelekleri üzerinde olan, daha el bombaları üzerlerinden çıkarılmamış durumdaki askerlerdi ameliyat ettiğim kişiler. Çok sayıda ameliyat yapmak zorunda kaldım.
- Var mı unutamadığınız bir anı?
- Ateşli silah yaralanması sonucunda tüm akciğeri yaralanan genç bir asker getirildi, ölmek üzereydi. Alanım değildi, çünkü genel cerrahlar akciğer ameliyatı yapmaz. Ama hastanedeki tek cerrahtım. Ve yaralı akciğeri çıkararak askerin hayatını kurtardım. Bunun üzerine tugayda askeri bir tören düzenlendi, başarılı bir ameliyat yaptığımın yazdığı bir takdirnameyi tuğgeneralden aldım. Bunu unutmam, hâlâ gurur duyarım.
BUGÜN OLSA, YİNE BÖLGEYE GİDERİM
- Bölgeye gidene kadar zorlu ameliyatlara girmiş miydiniz?
- Bazı ameliyatları elbette yapabiliyordum ama hep koruma altındaydım. Hocalarım vardı, sıkışırsam ağabeylerimden destek alıyordum. Van'da ilk defa tek başıma kaldım. Savaş cerrahisi yaptım. Bu, el melekelerimin gelişmesini sağladı. Ani karar verme süreçlerimi etkiledi ve özgüvenimi çok yükseltti. Her cerrah savaş cerrahisi yapmak ister! En zorlu vaka gruplarıdır çünkü. Görev yaptığım Van Askeri Hastanesi en fazla yaralının geldiği yerdi. Van'da, 500'ün üstünde ateşli silah yaralanmasını ameliyat ettim. Bunlar arasında hayatını kaybeden tek bir kişi bile olmadı! Bu, çok ciddi bir rakam.
- Günde kaç vakayla karşılaşıyordunuz?
- Çatışmalar başladığında anında bize haber geliyordu, ameliyata hazır bekliyorduk ve deyim yerindeyse yaralılar akıyordu. Bir anda 15-20 yaralıyla karşı karşıya kaldığım oluyordu. Orada ameliyat alet edevat ve gereçleri de yok gibiydi. Çok büyük tecrübe oldu.
- Sonradan hayatını kurtardığınız onca asker arasından sizi bulan oldu mu?
- Hastanenin bir kodu vardı; 'derman'. Askerler bizi 'derman' koduyla arardı. Askerlik bitti, İstanbul'a döndüm. İki ay geçmiş üzerinden, telefonum çaldı, 'Derman komutanım, hastaneye gelmeniz lazım' diye. 'Ben terhis oldum' dedim. 'Biliyoruz ama komutanı ikna edemiyoruz' dediler.
- Psikolojiniz bozuldu mu?
- Hayır. Orada çok farklı bir güdüyle çalışıyordum. Benden bir önceki jenerasyon paralı askerlik yaptı ama ben bugün olsa tekrar giderim. Benim için, beni yetiştiren, iklime, toprağa, vatana, devlete borcumu ödeme şansımdı o. Çok mutluyum ve o günleri güzel anarım. Hep şunu derim; iki şey olabilirmişim ya cerrah ya asker.
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut