Dünyada izlenen Türk dizileri kadınların hayatına dokundu

Gün ortası, küçük bir evin salonunda bir kadın ütü yapıyor. Ütü masasının tam karşısında duran televizyon açık, Yaprak Dökümü gösteriliyor. Böyle bir manzaraya Türkiye'de rastlasanız gayet doğal der, geçersiniz. Ama bu olayın Hırvatistan'nın tatil bölgesi Dubrovnik'te gerçekleştiğini söylesek... Şaşırmamak elde değil. Aslında bu küçük örnek, Türk dizilerinin uluslararası alandaki yaygınlığını anlatan sadece ufak bir gösterge. Malum Türk dizileri dünyanın birçok ülkesinde gösteriliyor. Ortadoğu ve Balkanlar'da gösterildiğini biliyorduk. Ama etki alanı epey genişlemiş. Kültür Bakanlığı'nın yaptığı, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün geçen hafta açıkladığı bir araştırmaya göre, dünyanın 54 ülkesinde dizilerimiz yayınlanıyor. Dizi ithalatımız 150 milyon doları aşmış. Tabii işin bir de sosyo-kütltürel boyutu var. Artık Türk dizilerinin yurtdışındaki etkileri üzerine bilimsel çalışmalar yapılıyor. Mesela Sibel Akın master tezini Türk dizilerinin Arap kadınları üzerindeki sosyal ve kültürel etkileri üzerine hazırladı. Yönetmen Nina Maria Paschalidou'nun çektiği Kısmet belgeselinde (5 Nisan'da başlayacak İstanbul Film Festivali'nin programında yer alıyor) Balkanlar'dan Ortadoğu'ya kadar bu dizileri izleyip dizilerdeki karakterlerin yaşadıklarından güç olarak hayatlarını değiştiren kadınların hikayeleri anlatılıyor. Yani Türk dizileri, hani o ünlü sözü ("Bir film hayatı değiştirmez ama filmi izleyenler hayatlarını değiştirebilir") doğruluyor. Bu kadar insanın hayatı nasıl değişiyor, neden Türk dizileri bu kadar ilgi görüyor, bu dizileri izleyenlerin aklında nasıl bir Türkiye imajı oluşuyor? Bu soruların kiminin cevabı Kısmet belgeselinde var. Bir kısmını da Sibel Akın'a sorduk.
İZLEYENLERİN HAYATI NASIL DEĞİŞTİ?
Fatmagül bana cesaret verdi
Samar Saban (Birleşik Arap Emirlikleri): "13 yaşımda evlendirildim. Cinsel istismar ve şiddet görüyordum. Dışarıya tek başına çıkmamı kocam yasaklamıştı. Kadın arkadaşlarımla görüşemiyordum. Çok zor dönemler geçirdim. Evde oturmak zorunda kalınca da Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisini izlemeye başladım. Fatmagül'ün hukuki olarak hak arama mücadelesini izleyince 'Ben neden bunu yapamıyorum?' dedim. Ayakları üzerinde durmaya çalışan Fatmagül bana cesaret verdi. Boşanma davası açıp kocamdan ayrıldım. Şimdi kadın arkadaşlarımla görüşebiliyor, alışverişe gidebiliyorum."
Gümüş, bize romantizm getirdi
Mısırlı Wedian Ailesi: "Mısır'da en popüler dizi Gümüş. Dizi yayınlandığında ülkemizde şiddet, adaletsizlik ve kaos vardı. Dizi bize romantizmi getirdi. Mısır, dizideki gibi aşk destanlarına susamıştı ve ihtiyacı vardı. Karakterler aşkları uğruna mücadele edebiliyorlardı. Oradaki adam (Kıvanç Tatlıtuğ) çok romantik ve kadın (Songül Öden) da çok güzeldi. Bizim hayatımızda özlem duyduğumuz şeyler bunlar. Gümüş inandırıcı olmasaydı biz de Türk dizilerini izlemezdik."
Kadınlar yaşadıkları hayatı sorguladılar
Hanadi Al Jaber (Sosyal medya uzmanı, Birleşik Arap Emirlikleri): "Gümüş dizini 95 milyon kişi izledi. Kıvanç'ın (Tatlıtuğ) oynadığı karakterden kadınlar çok etkilendi. Bu dizilerle kadınlar, yaşadıkları hayatı sorguladılar ve mutsuz olduklarını anladılar. Romantizm saplantı haline geldi ve kadınlar kocalarından bunu talep etmeye başladı. Talepleri karşılanmayınca da önce hayal kırıklığı sonra da boşanmalar yaşandı."
Binbir Gece ilham kaynağım
Tzvetelina Kamenova (Bulgaristan): "Aynı ofiste benden daha üst makamdaki Robert ile sevgiliydik. Kimseye söyleyemiyorduk. Bu bizi yaralıyordu. Çünkü pozisyon olarak kendinden daha alt düzeydeki birisiyle ilişkisinin olduğunu ailesine söyleyemiyordu. O sıralarda Binbir Gece dizisini izlemeye başladım. Dizi bana ilham verdi. Çünkü benzer bir durum vardı. Üstelik de çok romantiklerdi. Biz de bunu yapabilirdik diye düşündüm. Çünkü aşkın bir sınırı yok ve saklanacak da bir şey değil."