Pazar 23.02.2014

10 bin adım atmadan uyumuyorum

16 yıldır diyabetle yaşayan Derya Baykal iki ayda 14 kilo verdi. "Hastalığı öğrendiğimde masaları tekmeledim, çok ağladım" diyen Baykal her gün 10 bin adım atmadan uyumadığını söylüyor

'İki ayda 14 kilo verdi.' Birçoğumuzun ilgisini çeken bir başlık... Hemen "Kim, nasıl verdi, ne yedi?" gibi soruların yanıtlarını duymak istiyoruz. Hele bir de kilo veren kişi diyabet hastasıysa konu iyice merak uyandırıyor. Üstelik ülkemizde diyabetlilerin sayısı her geçen gün artıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verdiği rakamlara göre her 100 kişiden yedisinde diyabet görülüyor. Hasta sayısı her yıl ortalama yüzde 17 artıyor. Ekranlardaki güler yüzü, neşeli tavırlarıyla tanıdığımız, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Derya Baykal da dünyadaki 382 milyon diyabetliden biri. Ve en başta bahsettiğim iki ayda 14 kilo vermeyi başaran kişinin ta kendisi. Aslında ara ara nasıl kilo verdiği hakkında ipuçları veriyor, 'karabuğday mucizesi' diye adlandırıyor yeni halini. Ama diyabetli günleri hakkında çok bir şey bilmiyoruz. Hem milyonlarca kişiyi ilgilendiren hastalığını hem de birçok hemcinsinin merak ettiği zayıflama meselesini konuşmak için yaşadığı semt olan Tarabya'da buluşuyoruz Baykal'la.
SABAHLARA KADAR AĞLADIM
44 bedenden 38'e inmiş. Verdiği kiloların televizyon programındaki reytinglere bile yansıdığını ve artık daha fazla kişinin onu seyrettiğinden bahsediyor. "Çocukları büyüttüm, gelecek kaygılarım azaldı. Artık kendim için iyi bir şey yapmak istedim ve bu yüzden çok mutluyum. Aynada gördüğüm kadın beni mutlu ediyor" diyor. Diyabet hastası olması spor yapmasına engel olmamış ama kilo vermesine mani olmuş yıllarca. "Haftada üç gün spor yapıyordum ama sonrasında şekerim düşüyor diye hemen karbonhidrata saldırıyordum. Ölüm korkusu geliyordu. Açlıktan değil korkudan yiyordum" diyor. 16 yıl önce öğrenmiş diyabet olduğunu. Şeker hastalığının yan etkilerini ve o yıllarda yaşadıklarını anlatmaya başlıyor: "Kalp çarpıntısı, ellerde uyuşma gibi şeyler oluyordu. Kalp doktoruna, jinekoloğa bile gittim ama bir türlü hastalığımın ne olduğunu bulamadılar. Ferhan'la o dönem evliydik ve Ferhan'ın ayağından ameliyat olması gerekiyordu. Hastanede kaldığımız beş gün boyunca kola, gazoz içtim. Normalde hiç içmem ama sabahlara kadar içtim. Ve o beş günde 12 kilo verdim. Hâlâ anlamıyorum ne olduğunu. Duş almak için eve giderken yoldaki tabelaları okuyamadım. Göz doktorum bir sorun olmadığını ve şeker ölçümü yaptırmamı söyledi."
DİYABETİNİ SAKLAYAN SANATÇILAR VAR
Göz doktorunun diyabetten bahsetmesini pek de önemsememiş Baykal. "Konduramadım kendime" diye anlatıyor o anı. Normalde 90 olması gereken şeker 368 çıkınca da neye uğradığını şaşırmış. Üstelik Tip 1 çıkmış, yani insülin iğnesi kullanması gerekiyor. Masaları tekmelemiş, sabahlara kadar ağlamış. "O günler çok kötüydü. Bu hastalığın benim bir parçam olduğunu kabullenmem uzun süre aldı. Psikolojik destek aldım, sonra kabullendim. Bir bebeğim oldu ve ona bakmayı öğrenmeye başladım. Hiç büyümeyen bir bebeğim var" diye özetliyor o süreci. Restoranda yemek öncesi insülin iğnesi yapmak en zor kısmı olmuş: "İzmir'de yemek sofrasında oturuyoruz, herkes yemeğe başladı ama benim iğne yapmam lazım. Tuvalete gidip orada yaptım, tabii ağlamaya başladım. Zor bir süreç. Bunu insanlara söylemek istemiyorsunuz. Şimdi geçtim bu meseleleri. Ama sanat camiasında söylemeyen, tuvalette gizli gizli iğne yapan çok kişi var. Bu onların tercihi, saygı duymak lazım."
KOLUNDA REHBER TAŞIYOR
Derya Baykal yıllardır buzlu akülü iki çantayla dolaşıyor. Birinin içinde insülin kalemleri ve şeker ölçme cihazı, diğerinin içindeyse artık evde hazırladığı sağlıklı besinler var. Hep korktuğu zayıflama meselesine kızlarından özenip başlamış. "Kızlar her gün yürüyor, sağlıklı besleniyor ve baktım evde güzel şeyler oluyor, ben de yapayım dedim" diye anlatıyor. Ardından kızlarının yaşam koçluğunu da yapan Şeyda Coşkun'la yürümeye başlamış. Kar, kış, yağmur, çamur, fırtına demeden her gün yürümüş. Kiloyu iki ay içinde vermiş ama korumak ve sağlıklı kalmak adına her gün yürümeye devam ediyor. Kolunda adım sayar bir bileklik var. Günde 10 bin adımı tamamlamaya çalışıyormuş. "Sabahları 45 dakika yürüyüşe çıkıyorum, işte ve atölyede de çok hareketliyim ama yine de 10 bin adım bazen olmuyor. Akşam gidip tekrar yürümek durumunda kalıyorum" diyor. Kolundaki bilekliğine "Rehberim" diye hitap ediyor. Attığı adım sayısı dışında yaktığı kaloriyi de gösteriyormuş. "Hepimizin bir rehbere ihtiyacı var" diye de tavsiyede bulunuyor.
LİMONU BİLE AZALTTIM
Derya Baykal zayıflamak isteyen diyabet hastalarının sık sık ölçüm yapmaları gerektiğini üstüne basa basa söylüyor. Şekerin düşmesi ya da çıkması haline karşın mutlaka yanlarında bir yiyecek bulundurmaları gerektiğini vurguluyor. Peki ama o artık nasıl besleniyor? Kızlarıyla birlikte ocağı kapadıklarını, alışverişi kesip, buzdolabındaki bir rafı çıkardıklarını anlatıyor. Şimdilerde kinoa, karabuğday, yulaf, badem sütü en çok tükettiği yiyecekler olmuş. "Limon da bile karbonhidrat ve kalori olduğunu biliyor muydunuz?" diye soruyor. Salatalarına sıktığı limonun miktarını da azaltmış.
KARABUĞDAY MUCİZESİ
Karabuğday için "Mucize" yorumunu yapıyor sık sık. "Ama diş buğdayıyla karıştırmayın, çünkü o şişmanlatır" diye de uyarıyor. Karabuğdayın şekeri uzun süre dengede tutma özelliğinden, kalorisinin azlığından bahsediyor. Birazcık haşlayıp salatalarda kullanıyormuş. Sabahları da karabuğdayın içine bir dilim ananas ya da elma dilimleri ve tarçın koyup yiyormuş. Favori kahvaltısıysa yulaf, ananas, keten tohumu karışımı. Üzerini badem sütüyle ıslatıp, tarçın da eklediğini söylüyor.
DERYA BAYKAL'IN DİYETİNDEN...
Tuz kesinlikle kullanmıyor.
Kahveyi sütle karıştırmıyor.
Süt kullanacaksa badem ya da soya sütü kullanıyor. Badem sütüyle meyveli pudingler yapıyor.
Börek, makarna yemiyor, arada ekşi mayalı ekmek yiyor.
Limon tüketimini de azaltmış.
Günde beş öğün yiyor ve karabuğdayı öğünlerine mutlaka katıyor.
Bol bol yeşil çay ve mate çayı tüketiyor.
Alkalik değeri yüksek su içiyor, evde alkali su makinesi bulunuyor.
Günde yaklaşık 900 kalori yakmadan ve 10 bin adım atmadan uyumuyor.
Ananası çok seviyor, ödem attırdığını söylüyor ve her gün yiyor.
SÜPER BABAANNE OLMAK İSTİYORUM
Derya Baykal'ın kızları Derya atv'de Doksanlar dizinde rol alıyor. Ferhan da sonradan bir başka dizi projesine dahil oldu. Oğlu Mert Baykal da yönetmenlik yapıyor. Üçüyle de gurur duyduğunu söylüyor. Kızlarının oyuncu olmasını "Bir yaşında sahnede yürümeyi öğrendiler. Başka bildikleri bir şey yoktu ki! Ama bu çok meşakkatli bir meslek ve önlerinde çok uzun bir yol var. Çok çalışmaları lazım" diyerek değerlendiriyor. Çok yakın bir aile olduklarını her fırsatta vurguluyor. Eski eşinden bahsederken "Ferhan benim en iyi dostum, kıymetlimdir. Kızlarımın babası olması büyük keyif" diyor. Yedi ay önce babaannelik duygusunu da tattı Baykal. "Kızlarımın da çocukları olsun isterim. Benim hayatımın odağında çocuklarım var. Süper babaanne olmak istiyorum, torunlarla yerlerde oynamak..." diye anlatıyor. Sağ elindeki tek taş yüzüğü gözüme çarpıyor "Artık sadece anne ya da büyükanne mi olacaksınız? Aşk olmayacak mı?" diye soruyorum. Yanıtı "Tek taşımı kendim aldım. Galiba ben o işlerden vazgeçtim. Zaten ortamım da olmuyor. İşkolik bir kadınım" oluyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.