Pazar 01.06.2014
Son Güncelleme: Cumartesi 31.05.2014

Antalya'da lay lay lom dönemi bitti

Kendi deyimiyle 'Beş yıllık reklam arasından sonra' milletvekilliğini bırakıp tekrar büyükşehir belediye başkanı seçilen Menderes Türel, CHP'nin bu süre içinde 'lay lay lom belediyeciliği' yaptığını söylüyor

Türkiye'de ilk kez bir büyükşehir belediye başkanı, kaybettiği bir şehirden ikinci kez aday olarak yeniden başkan seçildi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'den söz ediyorum. Kendi tabiriyle 'Beş yıllık bir reklam arası'nın ardından Antalya için tekrar kolları sıvayan Türel, Ankara siyasetinin çok önemli görevlerini bırakarak içindeki Antalya aşkıyla hizmeti seçtiğini vurgularken, enkaz edebiyatından ziyade vizyon projelere odaklandığının altını çiziyor. "Kendi siyasi geleceğimizi tasarlayacağız diye milleti unutamayız" diyen Türel, siyasi kamplaşmaların kendi işlerine yarasa da bundan memnun olmadığını ifade ediyor. Türkiye'deki seçkincilerin ve elitistlerin kendilerini beğenmelerine karşılık 'Allah ıslah etsin' duasını yapan Menderes Türel ile toplantıları nedeniyle üç farklı yerde tamamladığımız sohbetimizde ailesini ve özel yaşamını konuştuk, yerel ve genel siyaseti muhabbetimize katık yaptık.
- Antalya'da belediye başkanı seçildiğiniz 2004 yılına dönelim öncelikle... Nasıl tepkiler almıştınız?
- Tepkiler olumluydu. Antalya'nın alacağı hizmet noktasında halkın beklentisi oldukça yüksekti. Hükümetimiz ve başbakanımızın Antalya'ya olan destekleri, bizim de gayretlerimizle burada ciddi projeleri hayata geçirme ideallerimiz ve vaatlerimiz vardı. Beş yılı hizmetle dolu dolu yaşadık.
- Yetişmeyen projeleriniz kaldı mı?
- Elbette, beş seneye her şeyi sığdırabilmek kolay değil. Ama yapacağımız projeleri bir dahaki döneme seçim vaadimiz olarak ifade etmiştik. Seçimleri kaybedince beş senelik bir reklam arasından sonra (gülüyor) burayı vizyon şehir yapabilme imkanımız olacak.
- Asıl film şimdi başlıyor yani! Başbakan Erdoğan'ın bizzat 28 kez geldiği, birçok projenin açılışını yaptığı bir şehirde kaybettiğiniz gece ne hissetmiştiniz?
- Antalya ve Antalyalılar için üzüldüm. Siyaset yaşantım boyunca kendi siyasi ikbalimi hiçbir zaman öncelik olarak değerlendirmedim. Hep 'Antalya kazanacaksa, ben kaybetmeye razıyım' dedim. Biz siyaseti halkımıza hizmet için yapıyoruz. Kendi siyasi geleceğimizi tasarlayacağız diye milleti unutamayız.
- Belediyeyi CHP'ye devrettiğinizde, siz kaybettiniz diye Antalya kazandı mı?
- Seçimleri kaybedince emindim ama 'İnşallah yanılırım' diye de düşünmüyor değildim. Antalya bizden sonra ciddi bir fetret devri yaşayacaktı. Belediye başkanlığını kaybettim diye üzülmedim, bu projeler kalacak diye üzüldüm. Sonra iki yıl sonra milletvekilli, ardından genel başkan yardımcısı oldum, MKYK'da çalıştım. Belediye başkanlığını kaybettim ama siyasi anlamda ciddi tecrübelere sahip oldum. Ama bu arada Antalya'daki fetret dönemi beni feci şekilde üzdü. Sokakta yürürken vatandaşlar 'Başkanım biz CHP'ye oy verdik ama ellerimiz kırılsın, bir daha oy vermeyeceğiz' dediklerinde siyaseten memnun olmam lazımdı ama bu şehre âşık biri olarak hep üzüldüm. Çünkü Antalya'da yaprak kımıldamadı.

İFTİRA, SİYASETİN MALZEMESİ OLMAMALI

- Beş yıl boyunca CHP'li Mustafa Akaydın hiç mi bir şey yapmadı?
- Hayır. Beş yılı Akaydın'ın kendisi 'lay lay lom belediyeciliği' diye tarif etti. Birkaç uyduruk festival dışında hizmet göremedim. Antalya'nın lay lay lom'a değil hizmete, vizyon projelere ve marka şehri olmasına ihtiyaç var. Dünya akıllı şehirleri nasıl başarmışsa, iddia ediyorum biz onları geçeceğiz. Dünyada bilgi teknolojilerinin kullanıldığı akıllı şehirler, çevreye duyarlı yeşil şehirler, slowcity dedikleri huzurlu ve sakin şehirleri vizyon olarak ortaya koyduk. Beş yılda bunu yapmaya çalışacağız.
- Son seçim dönemi sizin açınızdan çok sert geçti. Eski ilişkileriniz gündeme getirildi, yurtdışında villanız olduğu iddia edildi. Siz bunları büyük bir sakinlikle karşıladınız. Bunun alıştığımız siyaset mücadele biçiminde pek yeri yok gibi...
- Valencia'daki evi bulsalardı, o iddiayı ortaya atanlara hediye edecektim (gülüyor). Ben 2011 Mart'ında milletvekilliği aday adaylığımı açıklarken 'Siyasetin nezaket olduğunu göstermek için Ankara'ya gitmek istiyorum' dedim. Siyasette bu nezaketi uygulamaya hayatım boyunca çalıştım. Zararını görmedim mi? Gördüm.
- Ne zararını gördünüz?
- Bana acımasızca iftiralar atılıyorken ben onlara bunun hesabını hukuken soracağımı ifade ettim. Aynı silahla yanıt vermedim ve bu iftiracıları önce hukuka sonra Allah'a havale ettim. İftira, siyasetin malzemesi olmamalı.
- Antalyalılar 'Bu dönemde daha olgun bir Menderes Türel var karşımızda' yorumunu yapıyor. Olgunlaştınız mı?
- Seneler insanı olgunlaştırıyor (gülüşmeler). İlk belediye başkanı olduğumda 39 yaşındaydım, şimdi 50 yaşındayım. Partimizin en üst düzeyinde siyaset yapma imkanı bulduğumda bunun siyasi kariyerime çok ciddi katkısı oldu. Gezi olayları ortaya çıktığında Kuzey Afrika ziyaretinde sayın başbakanın en yakınındaki altı kişiden biriydim. 17 Aralık, 25 Aralık operasyonlarında da yoğun mesai trafiği içinde o anları birlikte yaşadık. Türkiye'nin bugün karşı karşıya kaldığı antidemokratik girişimlerle boğuştuğu dönemde başbakanımızın büyük bir ülke sevdasıyla verdiği demokrasi mücadelesini görmek, siyaset düşkünü bir insan olarak bunları yaşamak çok ciddi tecrübe şansı oldu benim için.
- Gezi olayları için 'Bu sivil darbedir' dediniz. Peki 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları nedir?
- Evet bunların hepsi ssivil darbe girişimidir. Birçok kişinin konuşmaktan çekindiği bir ortamda ben 18 Aralık'ta 'Bu bir sivil darbe girişimidir' dedim. Bana zarar verecek de olsa doğruyu söylemekten hiçbir zaman çekinmem.
- Birçok kişi 'Kasedim var' endişesiyle sessiz kaldı. Sizde o korku yok mu?
- Olsaydı çoktan ortaya çıkarırlardı. Allah'a şükür abdestimizden şüphemiz yok.

- Politikacıların abdestine şüpheyle bakanların haddi hesabı yok ama.... Özellikle 'Başbakan otoriterleşiyor, bütün kararları tek başına alıyor' eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bunu kabul edebilmem mümkün değil. Sayın başbakanımız kadar istişare kanallarını açık tutan, büyük bir sabırla dinleyen bir lider bence dünyada başka yok. Biz her ay il başkanları, belediye başkanları, gençlik ve kadın kolları başkanlarıyla bir araya geliyoruz ve başbakanımız bıkmadan usanmadan sabahtan akşama kadar herkesi dinliyor. Bunu Türkiye'de hangi siyasi parti yapıyor? Avrupa'da, ABD'de yoktur. Seçim şarkılarıyla ilgili karar vermek için 2 saat 50 dakika MKYK'da sadece şarkı dinledik. Dombra oradan çıktı. Bir şarkının kararına dahi saatlerce bir değerlendirme toplantısında veren bir başbakan hakkında 'Tek başına karar veriyor' denmesini anlamak mümkün değil.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.