Pazar 27.07.2014

Nükleer enerji santrali gibiyim

41 yaşında, tam formunda. Yıllara yogayla savaş açan Hande Yener enerji meselesine takmış durumda. "70 milyona enerji vermeliyim" diyor. Her yaptığı olay olan şarkıcı son olarak Başbakan'ın Vizyon Toplantısı'na katılmasıyla konuşuldu

Sarı saçları, çingene pembesi ruju, sırtı yırtık bir tişört ve mini eteğiyle karşılıyor Hande Yener beni. Cihangir'deki Boğaz manzaralı evde kulakları sağır edecek kadar yüksek sesle müzik çalıyor. Yener, ev ahalisi ve arkadaşlarına yeni şarkısını dinletiyor. İnsanlar şarkıya eşlik etmeye başlayınca iyice keyfi yerine geliyor, dans etmeye başlıyor. Şarkı bitince bana dönüp "Nasıl?" diyor. "Bence süper" dediğimde bir kahkaha patlatıyor ve "O zaman bir de süper röportaj yapalım" diyor. Sohbete başlıyoruz. Karşımda hayatı seven, sınırları olmayan bir kadın var. Yaşlanmayacağından emin. Yogayla enerjisini artırıyor. İşine tutkun ama aşkı küçümsemiyor. Hep kıskanılan kadın olduğunu biliyor. Ona göre sanatçı kendini kapatarak yaşamamalı. Fikriyle, duruşuyla kendini göstermeli. "Herkesin aynı fikirde olduğu bir yerde yaşamak cehennem" diyen Hande Yener anlaşmazlıkların iletişim ve empatiyle çözüleceğini düşünüyor.
- Müzikteki 15. yılınız. Her albümde başka bir Hande Yener olarak çıktınız karşımıza. Zor değil mi bu?
- Dinleyiciyi olarak hayran olduğum sanatçılardan beklentim yenilenmeleri. Ben kendi neslimle yaşlanmayı reddediyorum. Yapılabilecek her şeyi yaptım, ki yaşsız olduğumu görsün, absürd bir şey yaptığımda yakışmadı demesinler.
- Trendleri nasıl takip ediyorsunuz?
- Hissediyorum. Hayatın içindeyim. Kendimi eve kapamam. Duygusal hayatıyla müzik yapan biri değilim. Asi bir tarafım var ama protest bir tarzım yok. Sorsan herkes değişimi seviyor ama lafta. Hiçbir zaman herhangi bir popçu olmadım. Konsere çıktığımda sadece şarkı söylemiyorum. Karşımdaki kitleyi tamamen tatmin edip enerjiye boğduktan sonra evime rahat dönüyorum. Kendimi nükleer enerji santrali gibi görüyorum. 70 milyonu doyurmalı, onlara enerji vermeliyim.
- Oğlunuzun etkisi oluyor mu gençleri yakalamada? Eleştirir mi sizi?
- Oluyor. Bugüne kadar tek bir olumsuz eleştiride bulunmadı ki yeni nesil acımasız. Kıyafetlerime alıştı. Küçükken kıskanıyordu, artık işimi yaptığımı biliyor.
- Siz onu eleştirir misiniz?
- Hem de çok sert! Bir gece taksiye bindik. Bir baktım radyoda DJ Çağın Kulaçoğlu yazıyor. "Oğlum, oğlum çalıyor!" diye ortalığı inlettim. Önce ben ona öğrettim, şimdi durum kafa kafaya. Son albümde bir remix yaptı. Onun başarılı olmasına seviniyorum çünkü sanatçıların çocukları hem şanslı hem de şanssızdır. Hande Yener'in oğlu olarak kalabilirdi. Oysa ne kötü alışkanlığı, ne de basında yer alan kötü bir fotoğrafı var. Serseri de olabilirdi. Hayatta bir şeye tutunması gerektiğini yoksa sadece eleştiren kişi olarak kalacağını söyledim hep.
- Eleştirilince kötü hisseder misiniz?
- Eleştirileceğim elbette. Hiç anılmamanız takip edilmiyorsunuz demek. Eleştirilince moralimi bozmuyorum, bir kenara yazıyorum. Dikkate aldıklarım da oluyor. Konuşuluyor olmak sizin o anda en dikkat çeken kişi olduğunuzu gösteriyor zaten. Herkesi mutlu etmek mümkün değil.
HEP KISKANILAN OLDUM
- Kıskanç biri misiniz?
İşimiz nankör bir iş. O yüzden evlilik ve çocukla zor yürüyor. Enerjiyi aileye kanalize edince 70 milyona ne kalacak? Ama evlensem bile benim işle kurduğum bağ kopmaz çünkü işkoliğim. Ben hep kıskanılan kadın oldum. İşimle ilişkim ve disiplinim hayatımdaki erkeklerin hep hoşuna gitti. Yoğun tempoma yanımdaki adam da alışıyor zamanla. Zaten eğlenceli bir iş yapıyorum.
- Şu anki sevgiliniz Ozan Öğüt klibinizde oynadı. Ondan önce de sevgililerinizle çalıştınız. İşle aşkı karıştırmama kuralı sizin için geçerli değil galiba.
- Karıştırmayı bileceksin. Zevkli yanlarını paylaşıp zorluklarını dışarıda tutacaksın. Biz zaten klipteki gibi bir çiftiz. Bir anda tatile çıkarız. İşimiz çıkarsa döneriz. Havaalanında uyuyakalırız. Gece 3'te evde sıkılıp kendimizi sokaklara atarız. Ne yapacağımız belli değildir. Programsız bir programımız var. Bu klipteki çift biziz. Bir anda orda bir anda buradayız.
HAMİLE KERTENKELE PHOTOSHOP'TU
- Kostümlerinizle de dikkat çekmeyi başarıyorsunuz. Bayılanlar var, nefret edenler, yabancıları taklit ediyor diyenler de...
- Cesur olmayı seviyorum. Teknik olarak ne kadar çıldırabileceğimizi görmeye çalışıyorum aslında. Yapılmamış ne kaldı ki? Özellikle de yurtdışında. Beğendiğimiz fikirleri kullanıyoruz. Birebir almıyoruz ama bana uyarlıyoruz. Renk kullanmayı, dikkat çekici olmayı seviyorum. Geçenlerde bir kostümümle çok dalda geçildi. Hamile kertenkele kostümü dediler. Oysa photoshop harikası bir fotoğraftı o. Öyle bir göbeğim olsa iki gün sonra nasıl dümdüz bir karnım olabilirdi ki. Dokuz ayda ancak verilir o kilo. Güldüm geçtim. Her dakika kusursuz görünebilir mi insan? Kilo da alabilir. O an anladım ki demek kilo alsam affetmeyecekler beni.
HERKESİN AYNI FİKİRDE OLDUĞU YER CEHENNEM
- Başbakan'ın Vizyon Toplantısı'ndan sonra da tepkiler geldi. Ne diyorsunuz?
- Özgürlük isteyenlerin özgürlük vermediğini görüyorum ben. Özgür olalım diyor ama her şeyi eleştiriyorlar. Her konuda protesto ediyorlar. Bölünmeyelim deyip bölücü davranıyorlar. Burada bir ironi var. Empati kurma yeteneğimizi geliştirmeliyiz. Her şey iletişimden geçiyor. Birebir iletişim çok önemli. İnsanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır. Gruplaşmaktan, ayrımcılıktan, ırkçılıktan yana değilim. Herkesin aynı fikirde olduğu bir yerde yaşamak cehennem zaten. Tek bir doğru yok, bir sorunun bir sürü çözümü olabilir. Ben bir sanatçıyım, işim iletişim. Şu taraftanım, bu taraftanım diyebileceğim bir grup ya da taraf yok. Tarafsız da değilim. Hepimiz insanız. Yanyana durduğun insanla bir fikirde uyuşup, diğer fikirde ayrı düşebilirsin. Sen o kişinin yanındaysan her konuda aynı fikirde olman gerektiğini düşünüyorlar. Bir sanatçıyı zaten öyle bir kalıba sokman mümkün değil. Ben hep diyalog kurmayı tercih ettim. Kibir, nefret, besleyene zarar veren duygular. Ben çalışarak kazanılması gerektiğini düşünüyorum. Siz siyasetten memnun değilseniz siyasete soyunursunuz, politika okursunuz.
- Sizin politikaya atılma isteğiniz var mı?
- Yok. Tamamen duygusalım. Müzik ve sanat seviyorum. Enerjim yüksek yani enerji bakanı olabilirim ya da gezmeyi sevdiğim için turizm bakanı. (Kahkaha atıyor) Üç günlük dünya, birlikte keyifle yaşamalıyız. Ben 15 yaşındayken "Bir şeyler değişecek" diyorduk, değişmedi. Şikayet ettiğimiz şeyler değişmediğine göre bizim değişmemiz gerekiyor bence. Eğer bakış açınız genişse, insanlarla empati kurabilirsiniz. Hayat kaliteniz artar. Bir sanatçı olarak her yaştan, her kitleden insanla göz gözeyim, onlara şarkı söylüyorum. Kimsenin tarafında değilim. Yıllardır 70 milyona hitap ediyorum.
- Gezi'de de var olduğunuz için gelmiş olabilir mi tepkiler?
- Cihangir'de oturuyorum. O gün sokağa çıktım ve evime dönerken olaylar oldu.
- Davet edildiğinize şaşırdınız mı?
- Davet edildiğime şaşırmadım. Sanatçılar iftara da davet ediliyor. Özel günlere de... Bir çok sanatçı da gidiyor. Kariyerinde belli bir noktaya gelmiş kişiler davet edilse eminim giderler. Bence iletişim önemli. Sanatçı kendini kapatarak yaşamamalı. Kendini göstermeli. Fikriyle, duruşuyla... Ben öyle bir insan olsaydım protest müzik yapardım. Oysa herkesle iletişim kuran, popüler müzik yapıyorum. Her an, hayatın her alanında varım. Onu görmezden gel, bunu yok say, kapat, saklan, gizlen... Bu da bence sanatçıya yakışmıyor!
SİNİRLERİM BİRAZ HARAP OLDU
- Bu meslek ne kattı size, ne götürdü?
- Çok şey kattı, hiçbir şey de götürmedi. Belki biraz sinirlerim harap oldu ama hayatımda hiç sakinleştirici kullanmadım. Sezen Aksu'yla ilk görüşmemde bir tane içmiştim. Çocuktum zaten. Gerilimleri çalışarak aştım. Yıllar içinde aynı dili konuştuğum insanlardan bir ekip oluşturdum. İnsan biriktirdikçe de daha rahat ifade edebilir hale geldim. Hande'nin içindeki asilik, çılgınlık ortaya çıktı. İnsanlar Türkiye'de farklı olmaktan korktuğu için ben, her şeyiyle dikkat çeken biri oldum. Benim gibi birkaç kişi olsaydı bu kadar göz önünde olmazdım.
- Bir gün her şeyi bırakıp gideyim, emekli olup Ege'ye yerleşeyim diye düşünüyor musunuz?
- Asla demedim. Seviyorum doğayı ama bırakıp gitmeyi hiç düşünmedim. Sakin bir yerde en fazla iki gün geçirebilirim. Sonra tekrar şehir hayatına, stüdyo ve sahnelere dönmem lazım. Ben galiba her şeyi seviyorum. Yemek de seçmem mesela. Mantıyı çok severim. Çok da iştahlı yerim. Birinin karşısına geçip yemek yesem kesin canı ister. Zayıf kalmak için küçük porsiyonlar yiyorum tabii. İnsanın ruhunun mutluluk aradığına inanıyorum. İstediğiniz şeyi yiyemeyince, istediğiniz yere gidemeyince hastalıklara davet çıkartıyorsunuz. O yüzden de kafamdaki her şeyi yapıyorum. Mutluyum. Keşke dediğim bir şey yok. Bu sayede grip bile olmuyorum.
- Güzel yemek yapar mısınız?
- Çok sık mutfağa girmiyorum ama kıvamlıdır elim. Sunumum iyidir. Tost bile yapsam kendimce bir dokunuşum olur. Kendimi kapatıp üç kap yemek yapamam, sıcaktan bunalırım. Son dokunuşlar benden sorulur.
YOGA UĞRUNA CİNSELLİKTEN VAZGEÇEMEM
- Yıllarla yaşlanacağınıza, güzelleşiyorsunuz. Nedir sırrı?
- Korkmuyorum yaşlanmaktan. Enerjimi yönetiyorum. Ben istedikçe daha da fazlası geliyor. Şaşırıyorum. Yurtdışında iyice fark ediyorum genç göründüğümü. Burada herkes beni tanıyor, boyumca oğlum var. Yurtdışında 21 yaşından küçüklerin giremediği bir gece klübünün kapısında kimlik sorduklarında hoşuma gidiyor. Spor yapıyorum, dans ediyorum, yediklerime dikkat ediyorum. Uykumu almaya özen gösteririm.
- Son dönemlerde siz de enerji meselesine mi taktınız?
- Evet. Enerjimi kullanmayı öğrendim. Tibet Yogası yapıyorum. Enerjimi tüm vücuduma ve dışarıya yaymamı sağlıyor.
- Bu beş hareketin ötesi var bildiğim kadarıyla Tibet'in Gençlik Pınarı'na göre. Cinsel hayatınızı tamamen bitirmenizi öğütlüyor...
- Onu yapamam. O kadarı rahibe işi. Belki 80'den sonra. O bilez or. (Gülüyor)
TEK OLMAK İSTEMEK RUH HASTALIĞI
- Hit parça yapılmıyor, yeni yetenek çıkmıyor deniyor. Sizce?
- Yeni yetenek çıkmadığı doğru. 14 yıl oldu ben çıkalı. Bir Hande Yener daha çıkar diyordum. Çıkmadı. Ama çıkmalı. Genç enerjiler de gelmeli aramıza. Ben genç kalıyorum, dolayısıyla da buradayım bekliyorum. (Kahkaha atıyor) Biri geldi diye diğerinin gitmesine gerek yok. İnsanların gönlü o kadar geniş. Tek olmak istemek bence ruh hastalığı. Hit şarkı çıkmadığına katılmıyorum. Albümün çıkış parçası Alt Dudak, Youtube'da 10 milyondan fazla izlendi. Bir konserde üç kez söylüyorum. Al sana hit!
9500 TAŞ İŞLENMİŞ ÖZEL BİR KOSTÜM
- 25 Ağustos'ta Harbiye Açıkhava'da ilk defa senfonik bir konser vereceksiniz. Heyecanlı mısınız?
- Heyecandan ölebilirim. Oturan seyirciye konser vermek benim şarkılarımın ruhuyla tezat aslında. Ne yapsak diye düşünürken senfoni fikri beni çok heyecanlandırdı. 35 kişilik bir enstrüman grubu olacak. Sekiz dansçı kullanacağız. Son parçada Bir şarkıma remix yapan Fransız DJ David Vendetta bize katılacak. Repertuvarı belirlerken bir baktık ki 40 şarkılık bir hit listesi olmuş elimizde. 25'e düşürmekte zorlandık. Hakan Akkaya imzalı beş kostüm giyeceğim. Beni görmeye alışık olmadığınız kadar klasik bir görüntüm de olacak, uçuk hallerim de. Kostümlerimden biri çok özel; üzerine 2 ayda 9 bin 500 taş işlendi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.