Giriş Tarihi: 24.8.2014

Kahkahalarımın arasına gözyaşlarımı sakladım

Tam 39 yıldır sahnede Nükhet Duru. Ustalığına ustalık katan yıllar sanki ona dokunmamış gibi, her daim güzel... Duru şimdilerde Timur Selçuk'la birlikte konserler veriyor, sıradaki konser 27 Ağustos'ta

Nükhet Duru müzik dünyasında 39 yılı ardında bıraktı. Şimdilerde kendi deyimiyle çok mutlu konserler yapıyor. Nasıl mı? Yanında hocası Timur Selçuk var. Orkestrası dostlukları yıllara dayanan müzisyenlerden oluşuyor. Sahnesini anekdotlarla süslüyor. Arada bir Timur Selçuk'la birbirlerine takılıyorlar. En olgun dönemini yaşadığını söylüyor Duru. Ama poptan da uzaklaşmış değil. En çok da gençleri yakalayabildiği için seviniyor. Duru ile 27 Ağustos'taki İstanbul konseri öncesi buluştuk.
- Gençlerin ilgisi sizi şaşırtıyormuş?
- Evet, "Konsere zorla geldik ama şaşkınlık içinde çıktık" diyorlar. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Sahnede her şey canlı. Son derece akustik bir orkestrayla, küçük bir yerde bizi dinliyormuş gibi hissediyorlar. Gerçek bir piyanoyu çalmakla, piyanonun tuşlarındaki o titreşimi duymak hiçbir elektronik cihazda olamaz.
-İnsanlar müzikte arayış içinde olabilir mi? Eski plaklar bile çok ilgi görüyor.
- Evet. Ama bu bize özgü bir şey değil. Dünyada da melodi de tükendi, duygu da. Herkes bu yazın şarkısı çıkmadı diyor. Yabancılarda da çıkmadı oysa. Bir şey çıkmayınca biz de onları taklit ediyoruz. Gençler de "Şu an ne tutuyorsa onu yapalım" diyor. Bu noktada da klasik müzik veya neo klasikler ihmal ediliyor.
BİZİM REKABETİMİZ TATLI VE NAİFTİR
- R&B sanatçısı The Weeknd sizin müziğinizi keşfetmiş ve Ben Sana Vurgunum adlı şarkınızı kullanmış... Nasıl bir duygu yıllar sonra şarkınızın keşfedilmesi?
- Aslında pek garipsemedim. Albümünde de adım yazacak. İleride belki daha yakın bir ilişki kurabiliriz. Onlar adına iyi bir şey diye düşündüm. Neden? Çünkü onlarda da melodi tükendi. Bir şeylerden esinlenmeleri ve yenilikleri birbirine bağlamaya ihtiyaçları var. Şarkı 'O yeah' diye başlıyor, arkada Ben Sana Vurgunum çalıyor. Demek ki onların da bize dönmeye, bizdeki zengin melodileri keşfetmeye ihtiyaçları var.
- Sizin gençlerden başarılı gördüğünüz ve albümünü aldığınız kimler var?
- Burcu Güneş'in hem duruşunu hem şarkılarını hem de sesini çok beğeniyorum. Sertap bizden zaten. Şebnem Ferah muhteşem bir şarkıcı. İşini çok iyi yapanların hepsine açığım. Redd grubuna hayranım. Benim bir albüm alıp dinlemem için işin çok iyi olması gerekiyor.
- Siz kendi döneminizin starlarını dört yapraklı yonca olarak adlandırdınız. Nilüfer, Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve siz... O yıllarda rekabet yok muydu?
- Aslında biz üç yapraklı yoncayız. Ajda bizden bir sezon öncedir. Ajda'ya çok saygımız var. Ajda'dan çok esinlendik. Ama biz üç yapraklı yoncayız. Üçümüz de çok iyi arkadaşız ve çok iyi anlaşırız. Üçümüz de hep üretmekten, hep yenilikten yanaydık. Türk pop müziğinin özgünleşebilmesi için çok gayret gösterdik. Bizde de rekabet yaşanmıştı. Ben öyle şan şöhret derdinde olan biri değildim. Bu bana yaptığım işte yetenekli olmamdan dolayı tepside sunuldu. Böyle şeylere yapı olarak takılmam ama mecburen şöhret oldum, ne yapayım? Sonra da onu korumaya çalıştım. Bizim rekabetimiz şarkıda, sahnede olurdu. Er meydanımız sahneydi. Rekabetimiz her zaman müzikten yanaydı. Mesela Nilüfer Böyle Ayrılık Olmaz şarkısını okumuş. Sezen, beni arayıp "Gel çabuk buraya, napacağız biz şimdi" dediğinde ben de "Çok haklısın, çok fena okumuş hemen bir şarkı yapmamız lazım" derdim. Rekabetimiz bu kadar tatlı ve naifti.
- Her zaman bakımlı, makyajlısınız. Her zaman yüzünüz gülüyor. Sizin hiç dibe vurduğunuz, kendinizi saklayamadığınız anlarınız olmaz mı?
- Birincisi bu bir terbiyedir. İkincisi kendi seçtiğim bir yoldur. Eğer insan içindeysem kendime görev edindiğim bir şey var: Tebessüm. Hem tebessüm etmeli hem de ettirmeliyim. Tabii ki çok dertlerim oldu. Çok ağladığım günler oldu. Üzüntümü, acımı paylaşmaktan çok sevinci paylaşmayı, kahkahaların arasına gözyaşı sıkıştırmayı yeğlemiş biriyim. Ben ne çocukluğumu ne genç kızlığımı yaşayamadım. Çocukluk yaşlarım biterken sahneye çıkmak durumunda kaldım. Babam evi terk edip gidince, birinin eve bakması gerekiyordu. Yaşamadığım çocukluğumu ve genç kızlığımı bir kenarımda tuttum. Onlar arada fışkırıyor. Ölmediler, içimde bir yerde bir çocuk, bir genç kız var. Kendimi öyle yapılandırdım ki; her rüzgardan etkilenmedim. Nazlıyım ama nazenin değilim. Hiç kimseye hastayım demem. Her şeyimi kendim yaparım.

Dünyanın en mutlu annesi benim

- Evlenmeyi düşünüyor musunuz?
- Öyle bir ihtiyaç hissetmiyorum. Mutluluğumu, özgürlüğümü, işimi kısıtlamayacak, hayatı benimle paylaşacak bir insan olursa belki evlenirim. Bu arada oğlum tahsilini bitirdi ve beş yıl sonra eve döndü. Dünyanın en mutlu annesi benim. Allah kimseyi ayırmasın evladından. O yokken, ev tımarhane gibiydi. Çok şuurlu, aklı başında, asla şöhretten faydalanmayı istemeyen bir çocuk.
- Bir gün evlenip yine sizden kopacak ama...
- Sordum evlilikle ilgili bir şeyler. O kadar acı bir cümle etti ki, anlatamam. "Ben evlenince ayrılmak istemiyorum anne, çok iyi karar vermek istiyorum" dedi. "Benim çektiklerimi çocuğum çekmesin" dedi. Orada yığıldım. "Yanlış anlama anneciğim. O sofrada oturup beraber yemek yemek var ya, aile olarak onu istiyorum" dedi.
- Önümüzdeki hafta Nükhet Duru Sahnede albümünüz çıkıyor... Değişik sürprizler olduğunu duyduk, anlatır mısınız?
- 2005 yılında AKM'de Surp Vartanant Korosu ve Feriköy İlkokulu Korosu ile birlikte Cenk Taşkan bestelerinden oluşan ve benim klasiklerimi yorumladığım konser kaydımın basılmasını istiyordum. İyi yapılmış bir konser kaydımın yayınlanması müzik dünyamız açısından önemli bir olay. 0 bir haftaya kadar tüm müzik marketlerde ve digital platformlarda olacak. Yani konserimi evlerinize getirmiş olacağım bu albümümle.
MS hastalığından kurtuldum
- Geçmişte siz de MS hastası olduğunuzu açıklamıştınız. Serdar Ortaç'a ne gibi tavsiyelerde bulundunuz?
- Bana bakarsanız demek ki insan yenebiliyormuş. Bu hayat boyu sürecek bir hastalık. Beslenmesine, duygusal dünyasına ve egzersizine çok dikkat etmeli. 17 yaşımdaydım, altı ay yürüyememiştim, teşhis koyulamamıştı. Hastalıkla baş etmeyi öğrendim. Serdar'la konuştuk. Bütün mesele duygusal dünyanda, çok fazla içine atmayacaksın. Ben çok içime attım herşeyi. Bir sabah bir baktım ki kalkamıyorum. İnsan hastalığı kendi çağırıp davet ediyor. Serdar'a da annenin ve eşinin kucağından, kollarından başka hiç bir şeyi dinleme dedim. Ağlamak istiyorsan bırak ağla, içine atma. Çok yetenekli ama çok dayak yedi. Başarının üzerine konuşulmaz. Bu adam 20 yıldır bu şarkıları sevdiriyor, bu albümleri satıyorsa bunun üzerine konuşulmaz. Beğenirsin beğenmezsin tebrik etmek düşer herkese.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.