Son Güncelleme: Pazar 30.11.2014
Mağdur dahiler
Üstün zekalı çocuğa sahip olmak her ailenin hayali gibi görünüyor ama işin iç yüzü öyle değil. Böyle bir çocuğa sahip olduğunuzda eğitim hayatından sosyal hayata kadar onu doyuracak ortamı yaratmak neredeyse imkansız hâle geliyor
HER KUZU KENDİ BACAĞINDAN ASILIR!
Eylül, hep farklı bir çocuktu. 2.5 yaşındayken dört işlemi hatasız bir şekilde yapabiliyordu. Şu anda Özel SEV İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencisi. İstanbul Çocuk Üniversitesi'nde Moleküler Genetik bölümünü birincilikle tamamladığı halde, sistem gereği yaşıtlarıyla aynı sınıfta olmak zorunda. Derslerinin çoğunu kitap okuyarak geçiriyor, bugüne kadar 4 bin kitap okumuş, şu aralar İngilizce kaleme alınmış felsefi bir kitap okuyor. Uzaya ve astronomiye meraklı. Bitmek bilmeyen sorularına cevap bulabilmek hayatının en önemli amacı. Okulunun yanı sıra Üstün Zekalılar Enstitüsü'nün programlarına devam ediyor. Annesi Kader Galimidi durumu şöyle anlatıyor;
- Çocuğunuzun durumunu ne zaman fark ettiniz?
- 4 yaşındaydı. Bana küstü odasına gitti. Ona bir resim çizip altına 'Dağ dağa küsmüş, dağın haberi olmamış' yazdım. Bir süre sonra aynı kağıdı bana geri verdi. Üzerine 'Her kuzu kendi bacağından asılır' yazmıştı! Şoke oldum. Okuma yazmayı biliyordu! Ve ne zamandır okuduğunu bilmiyordu. Üstün zekalı olduğunu öğrendikten sonra zorluklar başladı. Üstün zeka geliştirilmediği sürece korunabilir bir şey değil. Eylül bilgiye aç, doyuramıyoruz, sürekli kitap okuyor.
- Nasıl sorunlar yaşadınız?
- Yaşıtlarından zeka olarak farklı ama duygusal olarak aynı. Eylül de çocuk. Sosyal olarak sıkıntı yaşıyor. Eylül anaokulunda Mars'tan bahsederken, öteki çocuk bakıyordu. Paylaşımda bulunamadığı için kendini geri çekmeye ve yetişkinlerin dünyasına girmeye çalışıyordu, kitaplara verdi kendini. "Sen tuhafsın, acayipsin" gibi laflara maruz kaldı. Sorularına öğretmenlerin cevap veremediği bir çocuktu. Anaokulunda okumaya teşvik etmek için 'kaç kitap okudun?' tarzı yarışmalar düzenlenir. Veliler toplanıp Eylül'ün bu yarışmadan muaf tutulmasını istediler çünkü okumayı biliyordu ve çok kitap okuyordu. Bu onun ilk güven kayıplarından biriydi.
- Siz nasıl adapte oldunuz bu duruma?
- Eğitimler sayesinde. Türkiye'de yapılmış tüm konferanslara katıldım. Dünyada bir çok eğitime katıldım. Bu çocuklar üzerinde baskı kuramazsınız. Her şeyin açıklamasını isterler. Böyle çocukların durumunda en büyük görev ailenin. Eylül'ü NASA'ya götürdük ve orada bir çalıştaya katıldı. Londra'ya da benzer bir eğitim için götürdüm.
- Çocuğunuzun üstün zekalı olması sizi mutlu ediyor mu?
- Farklı duyguları bir arada yaşadığınız bir durum bu. Her zaman çok mutluluk veren bir şey değil. Okuldan zaman zaman üzülerek geliyor, "Benimle alay ettiler" diye... Çok gelgit yaşıyoruz. Endişelerim çok yüksek.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde