Son Güncelleme: Pazar 15.03.2015
Tarihi anı yaşamak başka bir tarihe kaldı
Bu yazıyı futbolla az alakalı bir adamın aşırı acıklı hikayesi olarak da okuyabilirsiniz, tarihi bir ana tanıklık etmek isterken bir golle hayalleri başka tarihe kalanların hikayesi olarak da... Hıncal Uluç'un o efsanevi evinde iflah olmaz Cimbomlularla Fenerbahçe-Galatasaray derbisini izledik. Bizim gibi Akdeniz ruhlu ülkelerde sakin sakin maç seyretmek pek mümkün değilken siz derbinin nasıl izlendiğini bir düşünün
NE OLACAK BU DOLARIN HALİ?
Elimde defterim ve kalemim hazırım (böyle Türk filmlerindeki kötü hafiyeler gibiyim) salon kapısının arkasına sotelenip o tarihi ana tanıklık etmek için maçın başlama vuruşunu bekliyorum. O an zil çalıyor, Erol Aksoy geliyor (onu tanıyorum). Kitle Erol Bey'i görünce "Ne olacak bu doların hali?" diye soruyor. Aksoy da kendinden emin "Artık düşer" diye cevap veriyor. Bir süre dolar muhabbeti devam ediyor. Yani anlayacağınız ekonomi meselesi hane içinde konuşulmaya başlanmış. Yine zil çalıyor, üzerinde GS formalı bir kadın, Zeynep Uluç'muş... Şaşırıyorum "Allah Allah" diyorum "Hani kadınlara yasaktı maç izlemek!" Zeynep Uluç "Ben aileden torpilliyim" diyor ve Hıncal Abi'nin dizinin dibine oturuyor. Maç başlamadan Ercan Abi son hamlesini yapıp ortalıkta ne kadar bardak varsa topluyor. Nedeni anlamak güç değil! Maç başlıyor. Galatasaray baskılı oynuyor. Herkesin keyfi yerinde. Dördüncü dakikada Selçuk'un vuruşunu, kaleci Volkan'ın kurtarması heyecanı artırıyor. Volkan'a kızanlar var. Ama Hıncal Abi "Ben diyorum Volkan iyi kalecidir" diyerek Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim ettiğini gösteriyor. Hemen önümdeki kır sakallı abinin esprili şık tespitleri sonrasında ona sempati duymaya başlıyorum, meğer Turan Yücel'miş. Spor yazarı, doğal olarak gazeteci, kan kanı çekiyor işte. Bir de Sotiri Konomi var ona da kanım kaynadı ama o işadamı çıktı. Sonradan öğreniyorum ki Gelişim Spor'da kalem oynatmışlığı varmış. Yani yakınlık duymamın tarihsel bir izi var!
O FIRÇA ATILACAK!
Efendim bizim gibi Akdeniz ruhlu ülkelerde sakin sakin maç izlemek pek mümkün değil galiba. Hele hele söz konusu bir derbi maçıysa, akıl kendini geri plana çekiyor ve sahneyi tamamen duygulara bırakıyor. Pozisyonlara göre sevinme ve kızma arasında gidip geliyor duygular. Ama ikisi de hiddetli yaşanıyor. Galatasaray'ın baskılı oynadığı anlar sevinç ve heyecan hakim. Top FB'li oyunculara geçince yüzler düşüyor kızgınlık başlıyor. Bazen havada küfürler uçuşuyor ama hemen uyarı geliyor "Terbiyeli olalım beyler" diye... Ne de olsa ortamda kadın ve çocuklar var! Anladığım kaleci Volkan ile Emre Belözoğlu bu kitle tarafından pek sevilmiyor. Kızgınlıkların odağında ikisi var. Ki objektif olayım, onların kimi hal ve hareketleri hiç de centilmence değil. İnsanın bam teline basıyorlar, kızarsınız yani. Lakin bazen fırçalardan TV yayını yapan yönetmen de nasibini alıyor. Çünkü kimsenin maçın seyrini bozacak detay görüntülere tahammülü yok. Özcan Karamahmutoğlu "Topu göster topu göster" diye kızıyor yönetmene. Bir ara maçı anlatan spiker 15 yıldır GS'nin Kadıköy'de FB'yi yenemediğini söylüyor. Vay sen misin bunu söyleyen, o da yiyor fırçayı. Neyse ki Mahmut Recevik var. "Her şeye karşın pozitif olun" diye sürekli uyarıyor. Ama o an "Eyvah" diyorum "Spiritüel mevzulara girilecek, yine bilmediğim yerden gelecek sorular!" Allahtan kimse bu meseleyi eşelemiyor. Yani enerji biriktirip Kadıköy'e gönderme eğilimi kitleye uzak!
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut